5-10 Yılda Bir Gelen Krizler Müteahhitlerin Sermaye Birikimini Yok Ediyor
30 yıldır inşaat sektöründe yer alan Ali Engin "Bazen 10 yılda, bazen 5 yılda bir kriz görüyoruz. Krizler en fazla inşaat sektörünü etkiliyor. İnşaat, büyük sermaye birikimi gerektiriyor. 5-10 yılda bir yaşanan krizler sermaye birikimini yok ediyor" dedi.
Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, inşaat sektörünün zorluklarını, bürokraside yaşanan tıkanıklığın nedenlerini, ekonomik krizlerin sektör üzerindeki etkilerini ve daha birçok konuda merak edilenleri İnşaat Deryası ile paylaştı. Engin, inşaat alanında yaşanan en büyük sorunun bürokratik engel olduğunu söyledi. Ayrıca Engin, yol, demiryolu gibi çalışmaların yapıldığı alanlara imarında götürülmesi gerektiğini, aksi takdirde şehir merkezindeki tıkanıklığın ve fiyat yükselmesinin önüne geçilemeyeceğini söyledi.
1990’lı yıllardan beri inşaat sektörünün içerisindesiniz sanırım? Nerede nasıl başladınız?
Evet. 1990’larda Karşıyaka’da başladım. Üniversite öğrencisi iken inşaat, gayrimenkul işleri ile uğraşmaya başladık. Erken başlamanın avantajları oldu. Biz hayata erken başladık. Yani çocukluktan beri çarşı, pazar, sokaktayım.
Öğrenciyken nasıl başladı?
Üniversite eğitimime devam ederken gayrimenkul işi yapan arkadaşlarımız vardı. Onlardan dolayı bulaştık. İyi ki de başlamışız.
İNŞAAT SEKTÖRÜ BÜYÜK SERMAYE BİRİKİMİ GEREKTİRİYOR
30 yıldır bu sektörün içerisindesiniz. Müteahhitlikte yaşadığınız en büyük sorunlar neler?
Türkiye’deki en temel sorunlar finansal krizler. Bazen 10 yılda, bazen 5 yılda bir kriz görüyoruz. Krizler en fazla inşaat sektörünü etkiliyor. İnşaat, diğer sektörler gibi değil. Büyük sermaye birikimi gerektiren bir sektör. 5-10 yılda bir yaşanan bu krizler sektördeki bütün oyuncuların sermaye birikimini yok ediyor. Krizlerle beraber kredi faizleri yükseliyor. Bankacılık sektörü, inşaat sektörüne hep mesafeli davranmıştır. Tekstil veya hizmet alanında faaliyet gösteren bir firmaya kredi verirler ama inşaat sektöründeki birine vermezler. Bunlar yaşadığımız en büyük zorluklar. Düşünün, yaptığınız işleri her on yılda bir yok eden bir finansal kriz geliyor. Ben 30 yıldır uğraşıyorum, dört tane, beş tane kriz gördüm. Her 3-4 senede bir ya devalüasyon olur ya enflasyon. İyi bir sermaye birikimi yaparsınız o kriz gelir hepsini götürür. Bugün de aynısını yaşıyoruz. Faizler yüksek ve talep daralması oluyor. Bir de onun üzerine malzeme fiyatlarına artış geldi. Müthiş bir zorluk bu.
BÜROKRASİDE TIKANIKLIĞIN NEDENİ
Bu sorunlar çok önemli ama en büyük sorunlardan birisi de bürokrasi. İnşaatla uğraşmak kadar bürokrasi ile de uğraşmak zor oluyor. Özellikle ruhsat süreleri… Siz masanın iki tarafında da bulundunuz. Hem ruhsat aldınız, hem ruhsat verdiniz. Bu tıkanıklık neden kaynaklanıyor? Bürokrasi neden aşılamıyor?
Şimdi ben şunu gördüm. Diyelim ki hükümetler değişir, yönetimler değişir ama bürokrasideki bu tıkanıklık hep aynı kalır. Bu geleneklerimizde var. Başkanlık sistemi ile beraber bakanlıklarda hızlı kararlar alınacaktı. Biz umutlanmıştık hızlanır diye ama maalesef hızlanmadı. İmar kararları gibi belediyelerin bir takım imar planı yapma yetkisi bakanlıklara verildi. Ben bunun zararını çok çektim, Mavişehir bölgesinde birçok yatırım yaptım. 20 yıldır imar planı iptalleri, bürokratik engeller ile karşılaştım. Bunu yaşamış biri olarak başkanlığımın ilk zamanlarından beri yatırımcıya yasalar çerçevesinde yardımcı oluyoruz. İşlemleri hızlandırma, kolaylaştırma, nasıl çözüleceğine yönelik müzakere yapma çabası verdim. Yani bizzat benim bulunduğum toplantılarda nasıl destek oluruzu araştırdık.
YETKİ DAĞINIKLIĞI ORTADAN KALKMALI
Bürokrasi sorunu merkezden mi çözülür yoksa yerelden mi bu sorun?
Bazı konular maalesef kanunlardan kaynaklanıyor. Belediyelere inisiyatif tanınmıyor. Merkezden ziyade yetkinin ilçe belediyelerine verilmesi lazım. Ruhsat verme bizim yetkimizde ama geçen 10-15 yılda imar planı verme yetkisini bakanlıkla paylaşıyoruz. Şu an Özelleştirme İdaresi’nin, TOKİ’nin plan yapma yetkisi var. Bu dağınıklığın ortadan kaldırılması gerekir. Belediyelerin, özellikle ilçe belediyelerinin operasyonel davranabilmeleri için devletin belediyelere teknik insan çalıştırmak koşuluyla destek olması lazım. Devlet, sen on tane mimar al, plancı al, bunların maaşını ödüyorum veya katkı veriyorum demesi lazım.İ yi üniversiteleri bitirmiş insanların belediyede çalışması gerekiyor ama çalışmıyor. Belediyede ücret düşük diye özel sektörde çalışıyor.
Teknik olarak yeterli mi kadrolarınız?
Yeterli. Bizim yetenekli ve tecrübeli bir kadromuz var, bunu söyleyebilirim. Deneyimli de var genç de var. Bu konuda titiz davranıyoruz. oraya eleman alırken popülizm yapmıyoruz. Bizden önce de öyle yapmışlar, gayet iyi diyebilirim. Yani liyakat sahibi kişiler. Zaten diğerleri bu çarka ayak uyduramıyor. Belediyenin imar planlarını köstekleyen birisi varsa hemen bu çarkın dışına atılıyor.
Sizin, sektör tarafında yaşayıp daha sonrasında kamu alanına geldiğinizde çözdüğünüz bir sıkıntı var mı?
Ben inandığım konulara doğrudan inisiyatif alıyorum. Temelden geldiğim için, bu işin hem hukuken hem de hak kaybını önlemek için doğrudan inisiyatif aldığım çok konu olmuştur. 43 hektarlık alanı kapsayan bizim bir dönüşüm projemiz var. Bakanlıkla beraber yapıyoruz, birlikte başardık. 430.000 metrekare alanı kapsayan yaklaşık 6 bin konutun yapılacağı büyük bir proje. Narlıdere’de gördüğünüz gecekondu bölgesi değişecek. Bunu bakanlıkla birlikte yürüttük. Yani biz planı yaptık, onlar onayladılar. O planlara 2013’te başlamıştı, biz iki yılda bitirdik.
1 AYDA RUHSAT VERİYORUZ
Ruhsat süreçleri hızlandı mı?
Hızlandı. Bize eksiksiz evrak gelirse biz bir ayda ruhsatı veriyoruz. Ama bazen de yanlış anlaşılıyor. Adam yapı denetim anlaşması yapmıyor, ruhsat için gerekli evraklar var, onları getirmiyor, ya da geciktiriyor. Halbuki biz gerekli evraklar listesini veriyoruz. ‘Kardeşim bunları bunları getir’ diyoruz. Burası kamu ve bir düzen lazım. Hızlandıracağız diye de eksik evrakla işlem yapmıyoruz. Makul öngörülebilir, denetlenecek şekilde dosya sahibinin de bütün evrakları ve teknik belgelerini getirmek koşuluyla bir ayda veriyoruz.
YOL GİDEN YERE İMAR GİTMELİ
İzmir’deki en büyük sıkıntılardan biri de arsa sorunu. İleride bu sıkıntı şehir içindeki dönüşümle mi giderilir yoksa yeni alanlar mı açılır?
İzmir büyük bir coğrafya. İyi yönü ulaşım açısından doğu batı ekseninde çok iyi ilerledi. İZBAN Torbalı’dan Bergama’ya kadar gidiyor. Otoyol Selçuk’tan Bergama’ya gitti. Şimdi siz buraya yol yapmışsınız, demiryolu yapmışsınız; dolayısıyla sizin buraya imarı götürmeniz lazım. Vatandaşı şehir içine tıkarsanız trafik, hava kirliliği, rantın, arazi fiyatlarının yükselmesini önleyemezsiniz. Bunu çözmenin tek yolu ulaşım aksı yönündeki hazineye ait arazilerin imara açılması. Bu arsaların sanayi sitesi sahiplerine, esnafa bedava veya ucuza verilmesi lazım. Yani sadece konut değil sanayi sitelerinin de şehir dışına çıkması lazım. Bornova, Çiğli, Karşıyaka… Her yerde sanayi sitesi var. Ulaşımı götürüyorsun, imarı da götür. Nüfusu oraya yönlendir. Hem de şehir içini rahatlatmış olursun. Ancak bunu yaparken tarım alanları imara açılmasın. Bu çok önemli. Daha yüzyıllarca kullanacağımız tarihi binalarımızı koruyalım. Bunu çok önemsiyorum. Zaten yeşil alanlar imara açılamaz. İkinci sırada da gecekonduları dönüştürelim. Nereyi imara açalım? Gecekonduları açalım ki dönüşsün. Kentsel arsa stoğu olarak gecekonduları görmemiz lazım. Kamu alanlarını, askeri alanları imara açmayın. Askeri alanı dışarıya mı çıkaracaksınız orayı yürüyüş yolları yapın. Şehir merkezindeki kamusal arsaların daha çok sosyal amaçla kullanılması lazım. Millet bahçesi, müze, okul vs. Yani orayı konut ve ticaret için imara açmayalım.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.