Alaçatı’da Kimse Yokken Biz İnşaat Yapıyorduk

Alaçatı’da Kimse Yokken Biz İnşaat Yapıyorduk

Alaçatı bir köy iken burada inşaat yatırımlarına başlayan ve özgün bir mimari ile uzun süre iz bırakacak eserler bırakan Veryeriler İnşaat, Alaçatı’nın bugünkü noktaya gelmesinde öncülük etti.

A+A-

Temelleri 1949 yılında Mehmet Veryeri tarafından atılan Veryeriler İnşaat, küçük bir kereste atölyesi olarak ticari hayatına başladı. 1965 yılında inşaat sektörüne adım atan firma, 1989 yılında kurumsal kimliğini yenileyerek Veryeriler İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak faaliyetlerini sürdürme kararı aldı. 1990’lı yıllarda Çeşme ve Güzelbahçe’de inşaat projeleri üretmeye başlayan firma, 2002 yılında Alaçatı’da faaliyet göstermeye başladı. Alaçatı bir köy iken burada inşaat yatırımlarına başlayan ve özgün bir mimari ile uzun süre iz bırakacak eserler inşa eden Veryeriler İnşaat, Alaçatı’nın bugünkü noktaya gelmesinde öncülük etti.

alacati-sakizli-ev.jpg

Alaçatı’ya katkımız çok fazla

Alaçatı yıllarını anlatan şirketin üçüncü kuşak yöneticisi Mimar Didem Veryeri Yelkenbiçer şunları söyledi:  “Ailemizin Çeşme ile bağı 1950’lere dayanıyor. Dedem plaj evlerinin alt yüklenicilerinden biriydi.  Alaçatı’da hiç kimse yokken orada inşaat yapmaya başladık. İnsanlar ‘siz deli misiniz? Buraya inşaat yapılır mı?’ şeklinde tepkilerle geliyordu. Veryeriler olarak Alaçatı’ya katkımız çok fazla. Alaçatı’ya ilk gittiğimizde küçük çaplı inşaatlar vardı ancak biz belediye ile konuşarak bu bölgeye özel bir mimari kazandırmak için yönetmelik hazırlanmasını talep ettik. Üniversiteden hocalarla beraber bir çalışma yürütüp taş, kiremit cumba kullanımını öneri olarak belediyeye sunduk. Alaçatı’daki dokunun bozulmaması noktasında firma olarak büyük bir katkımız olduğunu düşünüyorum. Taşı çok seviyoruz. Taş ve ahşap birlikte yaş aldığında çok estetik bir yapıya dönüşüyor. Mimar olarak modern bir binanın yaşlanmasındansa taşın yaşlanmasını tercih ederim.”

Çağdaş mimari ve geleneksel mimari

Urla’ya geçtikten sonra da kendi tarzlarını yansıttıklarını belirten Veryeri Yelkenbiçer, “Urla’da Alaçatı’dan farklı bir taş kullanılıyor. Orada da taşı, ahşabı, kiremiti kullanarak çağdaş mimari ile geleneksel mimariyi bir arada sunan bir yaşam tarzı oluşturmaya çalışıyoruz. Alaçatı’da 500’ün üzerinde villa yaptık. Urla’da inşa ettiğimiz villa sayısı da 50’yi geçti” dedi.

Terzi usulü proje inşaatı

2004 yılında keresteciliği bırakıp tamamen inşaata yöneldiklerini ifade eden Veryeri Yelkenbiçer şunları söyledi: “2016 yılına kadar sadece Çeşme’de projeler ürettik. Ardından Urla’yı keşfettik. Hem Çeşme hem de Urla’da villa projeleri geliştiriyoruz. O zamandan beri Alaçatı, Urla ve Güzelbahçe’de projeler üretiyoruz. Veryeriler’i diğer firmalardan farklılaştıran özellik müşteriye özel çalışıyor olması. İnşaata başlamadan önce satışların büyük kısmını tamamlıyoruz. Müşterilerimizin istediği şekilde villayı tasarlıyoruz. Duvar boyasından zemin kaplamasına kadar tüm detayları müşterilerimizle belirliyoruz. Projelerimizde terzi usulü çalışıyoruz. Tek tip bina yapmıyoruz. Yaptığımız evlerin hiçbiri aynı değil. Bu da rekabette avantaja dönüşüyor. Binalarda aynı dil olsa da hepsinde farklılıklara yer verip mahalleler oluşturuyoruz. Müşterilerimiz bilir ki Veryeriler İnşaat’tan ev aldığında istediği inşa edilir ve hayalindeki yaşam alanını burada gerçeğe dönüştürebilir.”

Yatırıma devam

Çeşme Reisdere’de 22, Urla’da 35 villalık projenin inşaatına devam ettiklerini belirten Veryeri Yelkenbiçer, “Urla’da 2 yeni projeye başlayacağız.  Seferihisar Sığacık ve Yelki’de görüştüğümüz yerler var. Bu bölgelerde de kişiye özel projeler geliştirmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

Masa başında oturan bir mimar değilim

Küçük yaşlarda hafta sonları babasıyla beraber şantiyelere gittiğini, kireç çukuruna düştüğünü, koşuşturup toprakla oynadığını belirten Didem Veryeri Yelkenbiçer şu sözlerle inşaat sektöründeki durumunu anlattı: “Şantiye hiçbir zaman benim için yabancı bir ortam değildi. Üniversite zamanı geldiğinde mimarlık bölümünü tercih ettim. Şirketimizde estetik kaygı her zaman hakim oldu. Mühendislik yerine mimarlığı seçmemdeki en büyük neden buydu. Yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra aile şirketinde çalışmaya başladım. Sadece mimar olup masa başında işi takip etmiyorum. Şirkette projelerin koordinatörlüğünü yapıyorum. Şantiyelerin işleyişini ve saha kontrolünü de ben yapıyorum. Şirketin her aşamasında yer almaya çalışıyorum. 10 yıldır şirketteyim. 10 yıl boyunca çok şey öğrendim. Şantiyede kadın olmak kolay değil. Bilgi ve donanım arttıkça şantiye ekibi sizi kabullenmeye başlıyor. Bilgi sahibi oldukça kadın erkek fark etmeden saygı görmeye başlıyorsunuz.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.