Çok İnşaat Mı, Çok Kalite Mi?
İnşaat Sektörü 21. Yüzyılda devasa bir büyüme kaydetti. Türkiye ‘de yılda neredeyse 1 milyon konut üretiliyor. Bu kadar konut ihtiyacımız var mı veya konut üretimi bu kadar artarken fiyatlar ve kiralar neden düşmüyor sorusundan ziyade ben bu kadar konuta mı ihtiyacımız mı var yoksa kaliteli konuta mı ihtiyacımız mı var? Sorusu üzerinde duracağım.
1984 yılında Türkiye’de 7 milyon konut vardı. 2001 yılına geldiğinde konut sayısı 16.2 milyona yükseldi. Yani 16 yılda 9.1 milyon yeni konut yapıldı. TÜİK araştırmasında 2011 yılında konut sayısı 19 milyon 481 olarak açıklanırken 2017 yılında Türkiye genelinde yaklaşık 22 milyon konut olduğunu biliyoruz. Yani 2001’den sonra 6 milyon konut artmış.
2001 yılından önce 16 yılda konut sayısı yüzde 100’den fazla arttı. 2001’den sonraki 16 yıl içerisinde konut sayısı yüzde 50 arttı.
Bunun nedeni inşaat faaliyetlerinin azalması mı? Hayır değil. Tam tersine 2000’li yıllardan sonra inşaat sektöründe çok ciddi bir yükseliş oldu. Peki inşaat sektörü büyümesine rağmen konut sayısı neden bu büyümeyle ölçülü değil?
Bunun nedeni kalitesiz ve kısa vadeli konutlar/binalar. 2001 yılından sonra aslında sadece 6 milyon konut yapılmadı. İnşa edilen konut sayısı bundan çok daha fazla ancak 2000’li yıllardan önce yapılan binalar dayanıksız olduğu için ya yıkıldı ya da yıktırıldı. Milyonlarca konut yapıldı ama milyonlarca konut da yıkıldı. Hal böyle olunca bina sayısı da çok artmamış oldu.
743 milyon nüfuslu Avrupa’da 37 bin müteahhit varken, 80 milyonluk Türkiye’de 500 bin müteahhitin olması yapılarımızın ne kadar kalitesiz yaptığımızın göstergesi. Avrupa’da 50-100 yıl önceki konutlar tercih edilirken bizim ülkemizde 30 yıllık binalara girmeye korkuyoruz. Ülkemizde konut ihtiyacından dolayı değil yeni konut ihtiyacından dolayı bu kadar çok müteahhit var.
Bu verilerden çıkaracağımız sonuç çok fazla konut yapmaya değil kaliteli konut yapmaya ihtiyaç duyuyoruz. 30-40 yıllık konutlar değil 100-200 yıllık konutlar yapmamız gerekiyor.
15. Yüzyılda yaşamış Mimar Sinan’ın eserleri bugün hala sapasağlam duruyorken, 21. Yüzyıl modern teknolojisiyle inşa ettiğimiz binalara 30-40 yıl ömür biçmemiz ne kadar acı bir tablo!
Not: Bugüne kadar köşe yazılarımda sektörümüzün sorunlarını, taleplerini, ihtiyaçlarını dile getirmeye çalıştım. Bu haftadan sonra zaman zaman değil her hafta pazartesi günleri yazı yazma kararı aldım. Her pazartesi günü yeni yazılarımı İnşaat Deryası'ndaki köşemden takip edebilirsiniz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.