Deprem Odaklı Kentleşme Gündemi Kalıcı Olsun

Deprem Odaklı Kentleşme Gündemi Kalıcı Olsun

TMB, Elazığ merkezli yaşanan depremin müteahhitlik kriterlerini doğru belirleyecek yasal altyapının tamamlanması ve kentsel dönüşüm sürecinin vakit kaybetmeden depreme karşı gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.

A+A-

 “Resesyon Endişelerinden Kırılgan Toparlanmaya” başlıklı analizde, küresel ve ulusal ekonominin yanı sıra inşaat sektörüne ilişkin veriler kapsamlı biçimde değerlendirildi.

 

Elazığ merkezli deprem öncesinde hazırlanan rapora ilişkin yapılan TMB açıklamasında, yaşanan afetin bir kez daha deprem odaklı ve çevreye duyarlı sürdürülebilir kentleşme ihtiyacını acı bir şekilde ortaya koyduğu vurgulandı. TMB açıklamasında, “Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu elim hadise müteahhitlik kriterlerini doğru belirleyecek yasal altyapının tamamlanması ve etkin biçimde uygulanması, yapı denetimlerinin hassasiyetle yapılması, kentsel dönüşüm sürecinin vakit kaybetmeden depreme karşı sıfır toleransla gerçekleştirilmesinin büyük önemini yeniden ortaya koymuştur. Deprem değil, ihmal ve kusurlu yapılar öldürür. Bu afetleri gündeme geldikçe konuşulan olaylar olmaktan çıkarmalı, deprem odaklı ve çevreye duyarlı kentleşme vizyonunu sürdürülebilir kılmalıyız” değerlendirmesinde bulunuldu.

 

Resesyon endişelerinden kırılgan toparlanmaya geçildi

TMB Ocak 2020 İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nda, dünya ekonomisinin 2020 yılına, resesyon korkularının tırmandığı 2019’dan daha olumlu bir havada ancak tedirgin bir başlangıç yaptığına değinilirken, gelişmiş ya da gelişmekte olan ekonomilerde çeşitli iyimser senaryolara karşın kırılganlıkların sürdüğü belirtildi. Raporda, geçtiğimiz yıl bir çok bölgede, ekonomilerdeki olumsuz ayrışmalar ve çıkar çatışmalarıyla derinleşen jeopolitik riskler ile sosyal huzursuzlukların, küresel konjonktür üzerinde belirleyici olmayı sürdürmesinin beklendiği kaydedilirken, “Küresel ısınma ve sonuçları halen gerçek anlamda kestirilemeyen dijital devrimin yol açabileceği sorunlar da önümüzdeki dönemin öne çıkan riskleri olmaktadır” denildi.

 

Türkiye ekonomisinin ise zorlu geçen 2019 yılını dipten dönüşe dair sinyaller arasında ve “en kötünün” geride kalıp kalmadığı tartışmalarıyla tamamladığının belirtildiği raporda, “Jeopolitik riskler ve belirsizliklerle dolu bir gündemde büyüme hızını 2020 - 2022 döneminde %5 düzeyinde sürdürmek gibi zorlu bir hedef ile karşı karşıya bulunulmaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

 

Yarım kalan projeler ekonomiye kazandırılmalı

Türkiye ekonomisinde başlayan canlanmanın devam ettirilmesi ile kısa ve orta vadeli hedeflerin yakalanabilmesi için inşaat sektörünün katkısının önemli olduğu vurgulanan TMB İnşaat Sektörü Analizi’nde, şu ifadelere yer verildi: “Mevcut tabloda inşaat sektörü için önümüzdeki dönemde kentsel dönüşüm sürecinin yeniden canlandırılması, kamu – özel işbirliği (KÖİ) projelerinin önceliklendirilerek verimlilik kriterleri çerçevesinde uygulanması ile büyük altyapı projeleri için uygun maliyetli dış finansman temin edilmesinin önemine işaret edilmektedir. Bununla birlikte, geçtiğimiz aylarda KÖİ ile tamamlanan şehir hastanelerine ilişkin olarak yeni projelerin finansal model değişikliği ile genel bütçe dahilinde sürdürüleceği açıklanmıştır.”

 

Raporda, yatırım ve ödenek programı yapılarak öngörülebilirliğin sağlanması, projelerin önceliklendirilmesi, ödeneklerin netleştirilmesi ve belli bir tamamlanma yüzdesine sahip projelerin bitirilerek bir an önce ekonomiye kazandırılması ihtiyacının öne çıktığı vurgulandı. Bu çerçevede inşaat ve yatırım faaliyetlerine özel bir nevi Orta Vadeli Ekonomik Program talep edildi.

 

Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2019 yılını değerlendirdiği raporda genel ekonomi ve sektöre ilişkin özetle şu tespitlere yer verildi:

EKONOMİDEKİ DARALMA, SEKTÖRÜN İSTİHDAMINI ETKİLEDİ: 2019 yılının ilk 9 ayında ekonomi yüzde 1, inşaat sektörü ise yüzde 9,8 oranında küçülmüştür. Yaşadığı daralma sonucunda sektörün istihdamdan aldığı pay, yüzde 7 seviyesinden yüzde 5,8’e gerilemiş durumdadır. TÜİK’in işgücü istatistiklerine göre; sektörde istihdam edilen kişi sayısı Ekim ayı itibariyle geçen yıl 1,9 milyon seviyesinden bu yıl 1,6 milyon seviyesine inmiştir.

 

10 BİN PROJE HEDEFİ AŞILDI: Türk müteahhitlik firmaları, yurtdışına açıldıkları 1972 yılından 2019 yılı sonuna kadar 126 ülkede toplam 400,4 milyar ABD Doları tutarında 10 bin 108 proje üstlenmiştir. Sektör, 2019 yılında ise yurtdışında toplam tutarı 18 milyar ABD Doları olan 438 proje üstlenmiştir. Böylelikle dünya ekonomisindeki dalgalanmalar ve Türkiye’nin bölgesinde yaşanan siyasi sıkıntıların etkisiyle yaşanan kayıplarla yıllık 20 milyar ABD Doları seviyesi aşılamamış, ancak toplam proje sayısında 10 bin hedefi geçilmiştir. Geçen yıl özellikle Ortadoğu’da Türkiye aleyhine oluşturulan algı neticesinde 3 milyar ABD Doları kadar iş kaybı yaşandığı değerlendirilmektedir. Türk müteahhitlerinin süren teminat mektubu temini ve kontr-garanti kabulü sorunları da iş kaybı yaratmaktadır.

 

SEKTÖRDEKİ KATMADEĞER YÜKSELİYOR: Yurtdışında bugüne kadar en çok proje üstlenilen sektörlerin dağılımında kümülatif olarak ilk 5 sırada konut, karayolu/tünel/köprü, ticaret merkezleri, enerji santralleri ve havalimanları bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl sektörel dağılımda karayolu/tünel/köprü projelerinin yüzde 15,9’luk pay ile konut projelerini (yüzde 13) geçmesi ise projelerdeki katma değerin yükselmesi açısından dikkat çekmiştir.

 

LİDER PAZAR YİNE RUSYA: Geçtiğimiz yıl proje büyüklüklerine göre en fazla iş alınan ülkeler Rusya Federasyonu, Katar, Kuveyt, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Suudi Arabistan, Irak, Macaristan ve Sırbistan olarak sıralanmaktadır. Lider pazar Rusya’da 6,1 milyar ABD Doları büyüklüğünde toplam 56 proje üstlenilirken, ülkeyi toplam 1,2 milyar ABD Doları tutarında 7 proje ile Katar ve 1 milyar ABD Doları tutarında 8 proje ile Kuveyt izlemektedir.

 

FİNANSMAN VE TEMİNAT MEKTUBU SORUNLARI BÜYÜYOR: Sektörün son yıllarda pazar çeşitliliğini artırması memnuniyet verici olmakla birlikte, ağırlıklı olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde proje üstlenmesi nedeniyle finansman sorunu da artarak sürmektedir. Türkiye’de yerleşik bankalar tarafından verilen teminat mektupları ve kontr-garantilerin bazı istisnalar dışında iş yapılan ülkelerde doğrudan kabul edilmemesi büyük sıkıntılara neden olmaktadır. Türkiye’nin son aylarda düşüş kaydeden risk primi bu süreçte kamu ve özel sektörümüzün elini güçlendiren sevindirici bir gelişme olmuşsa da sorunun devletlerarası görüşmelerle aşılması ihtiyacı devam etmektedir.

 

KONUT SATIŞLARINDA KIPIRDANMA BAŞLADI: Sektörde finansman sıkıntısı ve talep daralması ile oluşan arz - talep dengesizliğinin etkisi geçtiğimiz dönemde de devam etmiştir. Faiz indirimleri ve ekonomik göstergelerde toparlanmanın başladığına yönelik işaretlerle sektörün özellikle konut segmentinde ikinci el satışlar tarafında bir kıpırdanma dikkat çekmektedir. Gelinen noktada, krediye talep ile yatırımların ve istihdamın artırılması konusunda sektörün desteklenmesi olumlu olarak değerlendirilmiştir. Bu adımların, ekonomide belirsizliklerin giderilmesini ve öngörülebilirliğin artmasını sağlayacak politikalarla beslenmesine yönelik ihtiyaç ise sürmektedir.

 

GÜVEN ENDEKSİ ARTTI: Ekonomik Güven Endeksi, yılın son ayında Tüketici Güven Endeksi’ndeki düşüşün sınırlandırmasına rağmen %2,6 oranında artarak 93,8 olmuştur. Böylece endeks, Temmuz 2018'den bu yana en yüksek düzeye ulaşmıştır. Endeksin oluşturulmasında kullanılan tüketici güven endeksi dışındaki diğer güven endeksleri artmış ve sırasıyla reel kesim 108,7, hizmet sektörü 93,2, perakende ticaret 102,6 ve inşaat sektörü 68,9 değerlerini almıştır.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.