Depremlerden Sonra Konut Sektöründe Hareketlilik Arttı
GABORAS’ın verileri ışığında depremden beri konut sektöründe yaşanan hareketlilik incelendi. Konut ilanlarında “boğaz manzaralı”, “toplu taşımaya yakın” gibi özelliklere eylül ayı sonrasında “depreme dayanıklı ev”, “yeni bina” gibi ifadeler eklendi.
İstanbul’u bekleyen büyük deprem gündemi meşgül etmeye yetiyor. Farkındalık sorunu tartışılırken depremin vurduğu bir diğer alan olan konut fiyatlarındaki dalgalanma ise sürüyor. Uzmanların uyarıda bulundukları “büyük İstanbul depremine” karşı tüketicinin içinde bulunduğu “deprem psikolojisi” konut sektöründe beklenmedik bir dalgalanmaya neden oldu.
Faizler, konut fiyatları, çevre, altyapı gibi özelliklerin hızla değiştirği sektörde artık yalnızca arz-talep dengesini yakalamak yeterli olmuyor. Öyle ki ev ilanlarına; “boğaz manzaralı”, “toplu taşımaya yakın” gibi özelliklere eylül ayı sonrasında “depreme dayanıklı ev”, “yeni bina” gibi ifadeler eklenmeye başladı.
Tüketicinin konut alma/kiralama hakkında değişen tutumları güçlü bir değişime gebeyken konut fiyatlarında nasıl bir hareketlilik yaşanıyor, dahası nasıl bir önlem planı hazırlığı içerisindeyiz? GABORAS’ın verileri ışığında depremden beri konut sektöründe yaşanan hareketlilik incelendi.
Rakamlar ne diyor?
26 Eylül 2019'da İstanbul Silivri açıklarında yaşanan 5,7’lik depremin ardından konut fiyatları yüzde 25 arttı. GABORAS Gayrimenkul Borsası’nın, İstanbul depremi sonrasında zemin yapısı ve binaların yaşını inceleyip çıkardığı risk haritası da belirlenen bölgelerde 429 bin konutun hem zemin hem de yapı açısından oldukça riskli olduğunu ve İstanbul’da zemin deprem puanı düşük ve bina yaşı yüksek bölgeler olarak tanımladığı Öncelikli Müdahale Alanlarında 1 milyon 287 bin kişinin yaşadığı gerçeğini ortaya çıkarıyor.
Öncelikli Müdahale Alanları olarak tanımladıkları bölgelerde bulunan yeni ve eski bina değer farklarının yüzde 25’in altında olan yerlerde devlet desteği gerekebileceğinden bahseden GABORAS Gayrimenkul Borsası Kurum Sözcüsü Hakan Gümüş, “Bazı bölgelerde bina yaşına bağlı değer farklarının yüzde 80’in üzerine çıktığını” söylüyor ve ekliyor: “Bu alanlar müteahhit eliyle dönüştürülebilir. Bu alanlarda bir master planı dâhilinde seferberlik ilan edilmeli. Ancak bu sayede kentsel dönüşüm çalışmaları yoluna girebilir” diye konuştu.
İstanbul’da şuan da 250 binin üzerinde tamamlanmış birinci el boş konut stoku, yaklaşık 250 bin seviyelerinde iskân aşamasına gelmemiş, tamamlanmak üzere olan konut stoku bulunuyor ve belirlenen bölgelerde, risk alanında 110 kilometrekarelik alanda 4 milyondan fazla vatandaş yaşamaya devam ediyor.
GABORAS Gayrimenkul Borsası Kurum Sözcüsü Hakan Gümüş
“Türkiye radikal kararlar almalı”
''İstanbul’un kalbine etki eden depremlerin ardından yaşanan Elazığ depremi, 17 Ağustos’tan bugüne kadar yapılan hazırlıkları ve alınan/alınmayan önlemlerle ilgili tartışmaları bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye’nin başta İstanbul olmak üzere radikal kararlar alması gerekiyor. 1999’da deprem gerçeği daha iyi anlaşılmıştı. Pek çok kamu binası güçlendirildi. Ancak kamu binalarında yapılan güçlendirme çalışmalarına, vatandaşların yaşadıkları binalarda yeterli oranda rastlanmıyor.
Konunun çözümü için yapımı tamamlanmış veya tamamlanmak üzere olan boş konut stoklarının, riskli binalarda bulunan vatandaşların konutlarıyla takası için menkulleşme modelini kurmalıyız. Bu en hızlı alabileceğimiz önlemdir. Sağlam konutlar atıl durumda beklerken, riskli konutlarda insanların yaşamına devam etmesi kabul edilemez bir durum. İvedilikle yapılacak bir çalışmayla inşaat sektörünün dar boğaza girmesiyle oluşan birinci ve ikinci el satılık konutların sağlam olanlarıyla deprem riskli mülklerin menkulleştirilip takas edilmesiyle soruna kalıcı bir çözüm elde edebiliriz.''
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.