Enflasyonun Vergisi!
İnşaat sektöründe yatırımlar uzun vadelidir. Bugün inşaata yatırdığınız bir parayı 1-2 hatta 3 yıl sonra geri alabiliyorsunuz. Türkiye gibi enflasyonist bir ülkede bu durum vergisel açıdan bazı sıkıntılara neden olabiliyor. Son iki yılda inşaat maliyetleri yüzde 300 civarında arttı.
Maliyetler sürekli artarken inşaat yatırımcısı enflasyona karşı üretim gücünü koruyabilmek için maliyeti düşük bile olsa fiyatını artırmak zorundadır. Örneğin; 2 yıl önce başladığı bir projeyi ortalama 1 milyon liraya mal eden biri bu daireyi normal şartlarda en fazla 1 milyon 500 bin liraya satması gerekir. Ancak 1 milyon 500 bin liraya sattığı daireyi 2 yıl sonra 2 milyon lira maliyetle inşa edebilecek. Nominal olarak kar etmiş gibi gözükse de reel olarak zarar etmiş olacak. 2 sene önce 100 daire üretecek finansman gücüne sahipken 2 sene sonra rakamsal hacmi artmış olsa da 75 daire üretebilecek finansman gücüne sahiptir.
Gelelim bunun vergisel boyutuna. Farz edelim ki yatırımcı enflasyona karşı kendini korumak için 1 milyon lira resmi maliyeti olan daireyi 2 milyon liraya sattı. Devlet, bir sonraki inşaatının maliyetini düşünmeden klasik bir hesaplama yöntemi ile yüzde 25 gelir vergisi talep ediyor. Müteahhit kar gözüktüğü için satıştan elde ettiği paranın 250 bin liralık kısmını devlete vergi olarak ödüyor. Aynı müteahhit bir sonraki projesini 2 milyon liraya mal edeceği için enflasyondan arındırılmamış bir vergi ödediği için zarar etmiş ve küçülmüş oluyor. İnşaat yatırımcısı enflasyonun da vergisini ödemiş oluyor.
Sonuç olarak inşaat sektöründe enflasyondan arındırılmış bir vergi modelinin geliştirilmesi gerekiyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.