Zor bir yılı geride bıraktık, muhtemelen daha zor bir yıla başladık. Son birkaç yıldır olduğu gibi bu yılda en önemli gündemimiz ekonomi/enflasyon olacak. Ekonomideki daralma ve maliyetlerdeki artıştan yine en çok inşaat sektörü etkilenecek. Asgari ücret artışının etkisiyle maliyet artışları yılın ilk çeyreğinde devam edecek. Kredi faizlerinin yüksek olmasından dolayı hem konut üreticileri, hem de tüketiciler beklemeyi sürdürecek. İlk konuttan sonra kredi kullanımı kısıtlanan konut yatırımcıları yine mevduatta kalacak.

En azından yılın ilk yarısında böyle bir tablo olacağına eminim. Yılın ikinci yarısından itibaren sürdürülebilir olmayan kredi faizlerinin geri gelmeye başlayacağını umut ediyoruz. 

İnşaat sektöründe finansal istikrar ile arz/talep istikrarının sağlanması gerekiyor.  Arz/talep istikrarı sağlandığında fiyat istikrarı da sağlanacaktır. Piyasa normlarına uygun olmayan düşük faizli konut kredisi kampanyaları yerine daha istikrarlı ve uzun vadeli politikalar hayata geçirilmeli.

***

Konut fiyatlarının çok yüksek seviyeye ulaşmasından dolayı bu istikrarın sağlanması pek kolay gözükmüyor. Bugünden doğru politikaları uygulamaya başlasak bile orta gelirlinin, özellikle maaşlı çalışanların konuta erişebilmesi birkaç yılı alacaktır. Bundan birkaç yıl öncesine kadar evli bir memur çifti, belli birikimleri ile kredi kullanıp ev sahibi olabilirken bugün daha fazla maaş alan aynı çiftin ev alabilmesi mümkün değil. Yüksek maaşlı beyaz yakalı çalışanlar dahi istediği evi satın almakta zorluk çekiyor.

***

Hem kira fiyatlarının hem de yaşam maliyetinin yüksek olmasından dolayı birikim yapamayan, kredi faizleri çok yüksek seviyelerde seyrettiği için konut kredisi kullanamayan maaşlı kesim artık ev sahibi olmanın hayalini bile kuramıyor. Bunu ev sahipliği oranındaki düşüşten de görebiliyoruz. Artan fiyatlarla, gerçek ihtiyaç sahipleri sürekli ev alma hayalinden uzaklaşırken talepteki daralmanın etkisiyle sektör küçülüyor.