Babasının inşaat mühendisi olması nedeniyle şantiyelere giderek büyüdüğünü ifade eden Pınar Güngör Özinan, “Oralara giderken aldığım bir ilham ve matematiğe yatkınlığımla İTÜ inşaat mühendisliğini bölümünü kazandım. Bölümümü çok severek okudum. Lisans eğitimimi tamamlayıp ve yüksek lisansımı da bitirdikten sonra yeni başladığımız proje için İzmir'e geri döndüm. 14 senedir de aktif olarak şantiyelerde çalışıyorum. En alt pozisyonlardan buralara kadar geldim. O yüzden şantiyenin tozunu yuttum diyebilirim” dedi.

Patron kızı olmam beni zorladı

İşe ilk başladığında kedisi için iki farklı handikap olduğunu belirten Güngör Özinan, Handikaplardan şu şekilde bahsetti: “Birincisi patron kızı olmamdı. Çünkü o şantiyede çalışan kişiler benim küçüklüğümü biliyordu. Onlara farklı bir pozisyondan seslenmeye çalışmak beni en çok zorlayan şeylerden biri olmuştu. İkincisi deneyimsizliğimdi. Karşımda bu işe yıllarca emek vermiş formenler, düz işçiler var. Biz kadınlar bir konu hakkında tam bilgi sahibi olmadan konuşmuyoruz. Çok gözlemlemek, çok dinlemek ve daha sonra bunları aktarmak gerekiyor. Bu nedenle ilk başlarda zorlandım. Ama ilk işe başladığınızda sıfır olduğunuzu kabul edip tevazu içinde öğrenmeye yatkınlık gösterirseniz kadın olmanın avantajını da yaşayabilirsiniz”

Kadınların detaycı bir gözü var

“İnşaat işi çok hayati bir iş” diyen Güngör Özinan sözlerinin şu şekilde noktaladı: “Şantiyenin projelendirilmesi, zemin analizi kadar üst yapıdaki beton, demir uygulamalarına da dikkat edilmesi gerekiyor. Kadınların detaycı bir gözü var.  Aldıkları işi sonuna kadar aidiyetle, aşkla çok ciddi bir sorumlulukla götürüyor. Kaba inşaatta bir kadın inşaat mühendisinin başında durması, buradaki eksiklikleri bildirmesi, gerçekten fark yaratıyor. Diğer taraftan ince işlerde de kadının zevki çok önemli. Sağlıklı ve güzel bir ortam yaratması açısından da önemli diye düşünüyorum. Bunun yanında eskiden şantiyelerde kadın tuvaleti bile bulunmazdı. Şimdi toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı ve sektörde daha fazla kadın bulunmasından dolayı fiziki şartlar daha çok düzeldi.”