Konut Kredisi Kullananların Sigorta Yaptırması Zorunlu Mu?
İnşaat sektörü ülkemizin en dinamik ve emek yoğun sektörlerindendir. Sektörün ülke ekonomisine sağladığı katkı ve katma değer yadsınamaz. Yaklaşık 200 sektöre iş ve istihdam sağladığı bilinmektedir. Sektörün dinamizmi geniş ölçüde yapı talebinin yüksekliğinden kaynaklanmaktadır. Gerek ihtiyaç, gerekse yatırım amaçlı konut talebi ülkemiz ekonomisi için olumlu katkı sağlamaktadır. Son dönemde yabancıların da ülkemize yönelik konut talebinde önemli artışın olduğu görülmektedir. Ancak bu talebi doğrudan etkileyen faktörlerde de destekleyici gelişmeler şarttır. Örneğin konut kredisi faiz oranları, bu kredilerin toplam maliyeti, vergi ve harçlar gibi unsurlar talebi olumlu veya olumsuz doğrudan etkilemektedir.
Barınmak insanın en temel ihtiyaçlarındandır. Bu nedenle ev almak toplumumuzda her zaman için önemsenen bir yatırım olmuştur. Eskilerin deyimi ile “Dünyada mekan, ahirette iman” deyimi her zaman geçerliliğini korumuştur. Eskiden başımı sokacak bir evim olsun anlayışı, günümüzde yerini, nitelikli, donanımlı, ankastralı, klimalı, site içinde, özel otoparkı olan, peyzaj düzenlemesi yapılmış konforlu dairelere bırakmıştır.
Belirtilen özellikteki nitelikli daireler inşaat maliyetini doğrudan etkilemiş ve bu nedenle konut fiyatları da ciddi anlamda yükselmiştir. Bu durum daire almak isteyen kişileri konut kredisi kullanmak zorunda bırakmıştır. Satılan konutların yarısından fazlasının konut kredisiyle finanse edildiği görülmektedir.
Bankalar çoğu kez konut kredisi kullanmak isteyen müşterilere zorunlu olarak sigorta yaptırmayı dayatmaktadır. Oysa bu uygulamanın haklı ve hukuki bir dayanağı yoktur. Aksine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 39 ve 84 üncü maddeleri uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca 28 / 05 / 2015 gün ve 29369 sayılı resmi gazetede yayımlanan “Konut Finansmanı Sözleşmeleri Yönetmeliği”nin 10. Maddesinde aynen; “(1)Tüketicinin yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamaz. Tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi hâlinde, istediği sigorta şirketinden sağladığı teminat, konut finansmanı kuruluşu tarafından kabul edilmek zorundadır. Bu sigortanın; kredi konusuyla, meblağ sigortalarında kalan borç tutarıyla ve vadesiyle uyumlu olması gerekir. Meblağ sigortalarında, poliçedeki teminat tutarı kalan kredi tutarından yüksek olamaz. Sigorta vadesi kredi vadesinden uzun olamaz. Zorunlu deprem sigortası ile ilgili hükümler saklıdır.
(2) Kredi bağlantılı yapılan meblağ sigortalarında kredi borcunun belirlenen vadeden önce geri ödenmesi veya kredi borç yapısında değişiklik olması durumlarında sigorta sözleşmesi sonlandırılır. Ancak bu işlemin gerçekleştiği anda tüketicinin konut finansmanı kuruluşu tarafından ayrıca bilgilendirilmesi ve açık onayının alınması koşuluyla; poliçe mevcut koşullarıyla devam ettirilebilir veya kredi borç yapısında gerçekleştirilen değişikliğe göre mevcut sigorta poliçesi teminat tutarları ve sigorta süresi yeniden düzenlenebilir.” İfadesi yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, dayatma ve zorunluluk bir yana yasal olarak müşteri istemediği taktirde sigorta yaptırılması yasal ve hukuki bir uygulama değildir. Bu nedenle kurumsal olduklarını iddia eden Bankalarımızın mevcut yaygın uygulamadan geri dönmeleri ve hukuka saygılı olmaları beklenmektedir. Ancak müşteri durumundaki tüketicilerin de bilinçli davranarak yasal haklarını kullanmaları lehlerine olacaktır. Dileğimiz herkesin hakkına razı ve yasalara saygılı olduğu bir toplumda yaşamaktır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.