Borsaya, dövize, altına konuta olan yatırımlar her geçen gün arıyor. Dünya'dan Barış Erkaya'nın haberine göre; TL birikimleri en azından yıllık yüzde 21’ geçti. Hal böyle olunca yatırımcılar da konuta yatırım yaparken çekimser davranıyor. Günlük zorunlu harcamalar konu dışı fakat yüklü harcamaları yapmak için şu an doğru zaman mı, yoksa beklemek mi gerekli sorusu kafalarda dönüp duruyor. Örneğin bir otomobil ya da yeni bir konut almak için bir sene sonrayı beklemek mi gerekir?

Kur düşer mi?

Bu sorunun cevabı aslında döviz kurlarının düşüp düşmeyeceği sorusunun cevabında yatıyor. Öncelikle veriler gösteriyor ki dolar, TL karşısında yükseliş trendine başladığı seviyenin altına hiç inmedi. Birkaç aylık düşüşlerin sonrasında daima düşüşe geçtiği seviyelerin üzerine geldi. Ekonomideki aktörlerin, yani ister beyaz eşya satıcısı olsun, ister gayrimenkul üreticisi, isterse otomobil distribütörü, kurda yıllara varan istikrarlı düşüşler veya yatay istikrarlı seyir görmeden bu maliyet düşüşlerini fiyatlarına yansıttığı da görülmedi. 

Nasıl ki bir otomobil sahibi aracını satmaya karar verirken yerine daha yüksek bir modeli belki biraz daha üzerine para ekleyerek koyup koyamayacağı konusunda tereddütteyse, otomobil satıcısı da size bu fiyattan sattığı aracı daha düşük bir fiyattan yerine koyabileceğine inanmadıkça otomobil fiyatları yükselecek. Gayrimenkul üreticisi, birkaç senede üreteceği konutların yine birkaç yılda satışından elde edeceği gelirle, yeni konut üretemeyeceği düşünüldükçe konutların satış fiyatına zam yapmaya devam edecek. Bu sebeple yükselen kur ve enflasyon dönemi, hiçbir harcamayı ertelememeyi gerektiren bir dönem. Elbette harcamayı erteleyip parayı finansal enstrümanlara yapılan yatırımlarla 'gerçek' enflasyonun ve kurun üzerinde artırma imkanı varsa, tüm bu yazılanları unutun.