LYKSOR’u Dünya Markası Haline Getirmeyi Hedefliyoruz
2015 yılında LYKSOR’u kurarak beton ve çimento kimyasalları sektöründe global markalar ile rekabet etmeye başlayan Bimen Kadiroğlu, “Hedefimiz LYKSOR’u bir dünya markası haline getirmek. 5 yıl içerisinde 4 ülkede üretim tesisi kurmayı hedefliyoruz” dedi
Yapı kimyasalları ve beton teknolojileri sektöründe uzun süre uluslararası firmalarda yöneticilik yapan Bimen Kadiroğlu, Türkiye’de yerli bir markanın gelişmesi gerektiği düşüncesiyle 2015 yılında LYKSOR markasını kurmaya karar verdi. 1 yıllık yatırımın ardından 2016 yılında faaliyet göstermeye başladı. İzmir ve Diyarbakır’daki iki ayrı fabrikada üretim yapan LYKSOR, 51 kişi istihdam ediyor. Günlük 200 tona yakın yarı mamul üreten firma 500 tona yakın bitmiş ürün üretebilme kapasitesine sahip. Ana iştirak konusu çimento ve beton kimyasalları olan LYKSOR, hem yurt içinde hem de yurt dışında satışını gerçekleştiriyor. Şirket ayrıca 20’ye yakın ülkeye ihracat yapıyor.
Yabancı markalar pazara hakim
LYKSOR’un kurucusu İnşaat Mühendisi Bimen Kadiroğlu, 1988 yılında beton sektöründe çalışmaya başladı. 2000 yılından beri beton ve çimento kimyasalları alanında global şirketlerde çalıştı. Bu sektörde yabancı markaların ağırlıkta olduğunu belirten Kadiroğlu, “Türkiye ekonomisi inşaat yatırımları ile büyüdüğü için global markaların da iştahını kabarttı. THBB verilerine göre Türkiye’de yılda yaklaşık 100 milyon metreküp beton dökülüyor. Yaklaşık 70-80 milyon ton da çimento üretiliyor. Türkiye’de bütün Avrupa’nın üretimi kadar beton üretiliyor. Pazar çok büyük olduğundan tüm global firmalar Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Beton kimyasallarında 20’ye yakın marka var. Bu markalardan 7 tanesi global. Bütün pazarın yüzde 20’lik kısmını 2 yerel marka alıyor. Bu markalardan biri de biziz. Yaklaşık yüzde 65’lik kısmını global markalar alıyor. Geriye kalan yüzde 15’lik kısmını da yerel 10 firma alıyor. Dolayısıyla global markaların ağırlığı var” dedi.
Teknolojide ve üretimde global markalarla yarışıyoruz
Beton ve çimento kimyasallarının ölçülebilir bir sektör olduğuna dikkat çeken Kadiroğlu, bu yüzden marka algısının kalktığını ve yerel markaların rekabet elde etme şansı yakaladığını belirtti. Global markaların finans gücünden dolayı daha rekabetçi olduğunu ifade eden Kadiroğlu şu şekilde devam etti: “Rasyonel bir iş yapıyoruz. Eskiden tüketiciler marka algısıyla hareket ediyorlardı. 2000 depreminden sonra beton ve çimentoda standartlar yükselince beton ve çimento fabrikaları laboratuvarlara daha çok yatırım yaptılar. Aldıkları ürünü laboratuvarında test edip onay verdiler. Bundan dolayı marka algısı kalktı. Bilinçli tüketiciler global markalara para harcamaktansa test değerleri yüksek olan yerel üreticileri de tercih etmeye başladı. Yerli markalar global markalarla yarışabilmeye başladı. Finans olarak çok güçlü, 100 ülkede üretimi bulunan global markalarla rekabet ediyoruz. Teknoloji ve üretim kapasitesi olarak bizden daha üstün değiller ancak finansal güçleri olduğu için daha rekabetçiler.”
Kimyasallar betonun ömrünü uzatıyor
Betonun ekonomik bir yapı malzemesi olduğu için insanların vazgeçemediğini belirten Kadiroğlu, “Betonda hep daha yüksek mukavemet elde ederek çok katlı ve ekonomik bina inşa etmek hedefi vardır. Çimentoda gelinen nokta belli. Bundan dolayı yüksek katlı binalarda ve deniz yapılarında kullanılan betonu güçlendirmek için kimyasallar devreye giriyor. Kimyasallarla beton güçlendirilip daha geçirimsiz bir beton haline getirilerek ve yüksek mukavemetler elde ediliyor. Betonun ömrü kimyasallarla uzatılabiliyor. Daha kaliteli beton ve çimento elde etmek için kullanılan kimyasallar da evrim geçirdi. 1900’lü yıllarda şeker kullanımı ile başlayan kimyasallar polikarboksilat dediğimiz son teknoloji sistemlere geçti. Bu kimyasallarla çok yüksek dayanımlı betonlar elde edebiliyoruz. Hem betonun kullanım ömrünü hem de depreme karşı dayanıklılığı arttı. Avrupa’da ve Japonya’da ekonomik ömrü 300 yıl olan betonlar tasarlanıyor. Türkiye’de Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün ve 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ekonomik ömrü çok uzun olarak tasarlandı. Hizmet yapıları daha uzun ömürlü tasarlanıyor” ifadelerine yer verdi.
LYKSOR’un anayasası inovasyondur
Beton ve çimento üreticilerinin ihtiyacı olan tüm kimyasalları ürettiklerini söyleyen Kadiroğlu, “LYKSOR’un anayasası inovasyondur. Bizim sektörümüzde bizim ölçeğimizde inovatif ürün tasarlayan ve üreten başka bir firma yok. Öncelikle yarı mamul üretiyoruz. Beton ve çimento kimyasallarında kullanılan polikarboksilat dediğimiz hammaddeyi üretiyoruz. Lignosülfonat dediğimiz ve Türkiye’nin hep dışa bağımlı olduğu bir hammaddenin muadili bir ürün ürettik. Bunu tamamen yerli hammadde ile ürettik. Melaminsülfonat, kalsiyum nitrat ve vinil kopolimer üretiyoruz. Bunların hepsi LYKSOR Ar-Ge’si tarafından geliştirilen ürünler. Türkiye’de ilk kez makro sentetik fiber üreten firmayız. Dünyada 12 firma üretiyordu. Çelik hasır alternatifi bir ürün. Saha betonlarında çelik hasır olmadan, tavsiye ettiğimiz oranda mikser içine atılıp karıştırıldıktan sonra dökülüyor. Çok inovatif, güçlü bir ürün. Dünyanın 3. büyük barajı olan Yusufeli Barajı’nda bizim bu ürünümüz kullanıldı. Bu ürünü yıllarca Amerika’dan getirip kilosunu 6 dolardan sattık. Kendimiz üçte bir fiyatına mâl ediyoruz. Şantiye yardımcı ürünleri ve su geçirimsizlik beton katkısı da üretiyoruz” dedi.
4 ülkede tesis kuracak
Son olarak orta ve uzun vadeli hedeflerinden de bahseden Kadiroğlu konuşmasını şu ifadelerle noktaladı: “Hedefimiz LYKSOR’u bir dünya markası haline getirmek. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde 4 ülkede üretim tesisi kurmak istiyoruz. Afrika’da 2 ülkede temsilciliğimiz var. Yurt dışında da üretim gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Üretim yapmayı planladığımız ülkeler belli. Altyapısını şimdiden kuruyoruz. Kur riskinin az olduğu, gelişmeye açık olan ülkelerde yatırım yapacağız.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.