İmar barışının Cumhuriyet tarihinin en köklü reform yasalarından biri olduğunu belirten Necip Nasır, İzmir'in 50 yıl hatta yüz yıllık bir planlamaya ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.
Nasır, “Kentsel dönüşüm yasasından kaynaklanan kimi eksiklikleri gidermek için bakanlık bünyesinde kurulan bir komisyon geçtiğimiz yıl federasyonumuzdan, yerel yönetim, sivil toplum kuruluşları ve odalardan çeşitli görüşler aldı. Önümüzdeki dönemde çıkarılacak yeni bir yasayla bu eksiklikler giderilecek. İzmir gibi deprem riski altında yaşayan bir kentte yerel yönetimlerin en büyük önceliği, kentin alt ve üst ölçekli planlarının uyumunu sağlamak ve bölgesiyle bütüncül planlamalar yapmaktır” diye konuştu.
Kentsel dönüşümün sosyal bir proje olduğunu, il, ilçe ve bölgelere göre farklılık gösterdiğini hatırlatan Nasır, “Bu sosyal özelliğiyle uygulamanın yavaş olmasını anlamak mümkün ancak, bu konuda Türkiye'de en fazla toplantının yapıldığı İzmir'de yerel yönetimler arzu edilen hıza ulaşılamadı” dedi.
Yüzde 65'i dönüşüme muhtaç geriye kalan yüzde 35'in yarısının da deprem riski taşıdığı, kısacası sağlıklı yapı stoğunun yüzde 15 ile sınırlı olduğu İzmir'de, yerel yönetimlerin önceliğinin kenti planlamak olduğunu hatırlatan Necip Nasır, “01 Ekim 2017 yılında çıkan planlı alanlar imar yönetmeliği ile Bakanlık bazı kırmızı çizgileri belirleyerek yetkileri yerel yönetimlere verdi ve hızlandırıcı tedbirler aldı.Yerel yönetimlerin plan yapmasının önündeki en büyük engel mülkiyet sorunuydu ve bu sorun imar barışıyla kökten çözüldü. Belediyelerin 6306 sayılı yasa ile çok hızlı hareket ederek kentsel dönüşüm konusunda yol almaları gerekiyor. Aksi halde İzmir'i bin yılda dönüştüremezsiniz” ifadesini kullandı.
İmar barışından hedeflenen 50 milyar liralık gelirin kentsel dönüşüm projelerinde kullanılacağını vurgulayan Nasır, yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm konusunda elini çok hızlı tutması ve kentin önünü açması gerektiğini sözlerine ekledi.