Tam 20 sene geçti üzerinden…
Ne acısını unutabildik, ne yüreğimiz soğuyabildi.
Tam 20 yıl oldu,
03:02, 45 saniye ve 7,4 rakamlarını hafızamız hiç silmedi.
17 bin 840 insanımızı kaybettik, 23 bin 781 insanımız yaralandı, 505 insanımız sakat kaldı.
328 bin 113 yapı hasar gördü.
***
Peki ne öğrendik bu depremden?
Her yıl vefat edenlerin mezarlarına çiçek bırakmak, acıklı mesajlar yayınlamak, Türkiye’deki riskli yapı stoğundan bahsetmek, 18 ağustos sabahı ise her şeyi unutmak yeterli mi?
Her yıl depremin kapımızda olduğundan bahsediyoruz ama hala ülkede 7 milyondan fazla riskli yapı var.
Her yıl Marmara depremini anıyoruz ancak İstanbul’da hala 400 binden fazla riskli bina var.
***
17 Ağustos 1999 Marmara depremi bugün olsa ne değişir?
Aradan 20 yıl geçti ama biz depreme karşı hala yeterli önlem alamadık.
Hala dönüşmeyi bekleyen 7 milyon bina var.
Çok şükür bu 20 yıllık süreçte çok büyük bir deprem ile yüzleşmedik.
Ancak yarın deprem olmayacağının garantisini kim verebilir bize?
Depremin garantisini kimse veremez ama aynı şiddette deprem olsa dahi minimum zararla atlatılabileceğinin garantisi verilebilir.
Kentsel dönüşüm ile, güvenli ve depreme dayanıklı binalar ile…
***
Deprem yönetmeliği ve yapı denetim sistemi sayesinde son yıllarda üretilen konutların tamamı depreme dayanıklı inşa ediliyor.
Eski yapı stoklarının da kentsel dönüşüm ile hızlı bir şekilde dönüşmesi elzem bir durum.
2012 yılında çıkarılan 6306 sayılı kentsel dönüşüm yasası ile kentsel dönüşüm çalışmaları biraz hızlansa da istenilen seviyenin çok altında.
Son çıkan imar yönetmelikleri ile emsal kaybının oluşması, ekonomik kriz, iç piyasadaki daralma, inşaat maliyetlerindeki artışlar göz önüne alındığında önümüzdeki süreçte kentsel dönüşümün yavaşlamaya başlayacağını söyleyebiliriz.
Kentsel dönüşümü hızlandırmanın formülü belli. Bu formülü herkes de biliyor.
Riskli yapı stoklarının çok olduğu alanlarda ada bazlı ve bütüncül bir planlama.
Eğer kentsel dönüşümü planlı bir şekilde yürütmezsek sokak aralarındaki 3-5 binayı yıkıp yapmakla ülkedeki riskli yapı stoğunu hiçbir zaman bitiremeyiz.
Bunu yapmadığımız sürece her zaman deprem korkusuyla yaşamaya devam ederiz.