Yıllık 2.8 milyar dolarlık ekonomik katma değer yaratan Türk çimento sektörü, Avrupa’nın en büyük dünyanın ise 5. büyük çimento üreticisi pozisyonunda bulunuyor. Çimento sektöründeki oyuncuların yüzde 94’ünü temsil eden Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, sektördeki gelişmeleri ve merak edilenleri samimiyetle İnşaat Deryası’na anlattı...
Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?
Çimento sektörünün yüzde 94’ünü temsil eden çatı örgütü TÜRKÇİMENTO, daha kaliteli ürün, daha verimli hizmet anlayışı ile sektörel sorunlara toplumsal, çevresel, yasal ve etik değerlere bağlı çalışma anlayışı ile çözüm bulmak amacıyla 1957 yılında kurulan sivil toplum kuruluşudur. TÜRKÇİMENTO’nun bugün itibarıyla üye sayısı 27’dir. Bu üyeler 50 entegre, 15 öğütme tesisini temsil etmektedir. Üyelerimize; araştırma geliştirme, analiz, kalite kontrol, hammadde, enerji, çevre yönetim sistemleri, insan kaynakları ve eğitim hizmetleri için çözümler üretiyoruz, yasal ve idari düzenlemeler için girişimlerde bulunuyoruz.
Çimento sektörünün ekonomideki katmadeğeri nedir? Sektörde kaç kişi istihdam ediliyor?
Çimento sektörü olarak, 2020 yılı sonu itibariyle 55’i entegre 76 tesis ile 17 bin 200 kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz. İç piyasa ciromuz yaklaşık 1,7 milyar dolar, ihracat gelirimiz ise 1,1 milyar dolar.
Türkiye çimento üretiminde dünyada kaçıncı sırada? Üretilen çimentoların ne kadarı ihraç ediliyor?
Türk çimento sektörü yaklaşık 115 milyon ton toplam kapasiteyle Avrupa’nın en büyük ve dünyanın ise 5. büyük üreticisi olarak faaliyet gösteriyor. Dünyanın en büyük 2. ihracatçısı konumundayız. Son yıllarda üretilen çimentonun yaklaşık yüzde 20-23’ü ihraç edilmektedir.
YÜZDE 26'LIK ARTIŞ
Son 1 yılda ihracat ne kadar arttı? En çok ihracat yapılan ülkeler hangileri?
2020 yılı çimento üretimi, 2019 yılına göre yaklaşık yüzde 27 gibi büyük oranda artışla 76,5 milyon ton olurken, bir önceki yıla göre iç satışlarda yüzde 23, çimento ihracatında ise yüzde 37’lik artış gerçekleşti. Bu artışla iç satışlarımız 59,2 milyon ton, toplam ihracatımız ise 31,4 milyon ton oldu. 2020’de toplam ihracat değeri yüzde 27 artışla 1 milyar 116 milyon dolar olarak gerçekleşti. 100’ün üzerinde ülkeye gerçekleştirilen ihracatta en önemli pazarlarımız; ABD, İsrail, Gana ve Fildişi Sahili’dir. TÜRKÇİMENTO üyelerinin 2021 yılı 6 aylık dönemde çimento üretimi ise geçen yıla oranla yüzde 26’lık artışla 37 milyon tona çıkarken, iç satışlar yüzde 29 artışla 28,3 milyon tonu buldu. Yılın ilk 6 ayında üretilen çimentonun yaklaşık yüzde 21,8’i ihracata konu oldu. Üretimin yüzde 80’e yakını iç piyasaya verildi. İhracatçı Birliklerinin geçici verilerine göre, 2021 yılı Ocak-Ağustos döneminde çimento sektörünün toplam ihracatı ise değer bazında yüzde 12,3 oranında artarak 836 milyon dolara çıktı. Ancak toplam ihracat miktarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 gerileyerek 20,8 milyon tona indi. Söz konusu ihracatın 12,3 milyon tonu çimento; 8,5 milyon tonu ise klinkerden oluştu.
MALİYET KALEMLERİNİN YÜZDE 80'İ İTHAL GİRDİ
Müteahhitler ile çimentocular sık sık karşı karşıya geliyor. Müteahhitler çimento sektöründe bir kartelleşme olduğunu iddia ediyor. Çimentoda bir kartelleşme var mı? Çimento fiyatları nasıl belirleniyor?
Biz çimento sektörü olarak pandemide de inşaat sektörünün devamlılığına her zamanki gibi katkı sunmak adına büyük çaba gösterdik. Sektörümüz, 2017 yılında 72 milyon ton olan iç piyasa çimento tüketiminin, 2019 yılında 45 milyon tona düşmesi ile maalesef büyük bir yara alarak pandemi dönemine girmişti. Çimento sektörü olarak, yıllara dayanan azim ve fedakarlıklarla, yüksek maliyet artışlarından kaynaklı büyük fiyat baskılamasına maruz kaldığımız dönemlerde dahi ülkemize katma değer yaratacak çalışmalara imza atmaktan geri durmadık. Çimento sektörünün toplam maliyet kalemlerinin yaklaşık yüzde 80’ini ithal girdiler oluşturmaktadır. Çimento sektörü birincil yakıt ihtiyacının yüzde 90’dan fazlasını petrokok ve ithal kömürden karşılanmaktadır. Üretimde yoğun olarak kullanılan fosil yakıtların nerdeyse tamamı (yüzde 92) ithal edilmekte olup, dövize endekslidir. 2021 yılı Ağustos ayında petrokok fiyatları geçen senenin ağustos ayına göre yüzde 270 artış gösterirken, elektrik ve ithal kömür fiyatları sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 197 artış göstermiştir. 2021 yılı Temmuz ayında yerli linyit ise yüzde 43 oranında artış göstermiştir. 2020 Ağustos ayında 7,27 TL olan dolar kuru ise Ağustos 2021’de 8,49 TL’ye yükselmiştir. Bu artışlar, sektörümüzdeki üretim maliyetlerini yüzde 100’e yakın artırmıştır. Tüm bu gelişmelere rağmen sektör, çimento fiyatlarını maliyet artışının çok daha altında bir noktada tutma fedakarlığını göstermiştir. Çimento fiyatlarındaki artış, maliyet artışlarının çok daha altında kalmıştır. Tedarik zincirinde dünyadaki gelişmelere bağlı olduğumuzu göz önüne aldığımızda, hükümetimizden KDV indirimi gibi ilave bir destek olmaması halinde maliyetlerimizde aynı trendin devam etmesini bekliyoruz. İnşaat sektöründe yaşanan sıkıntıların nedeni olarak sektörümüzün hedef gösterilmeye çalışılması, makul görünmemektedir.
FİYAT ARTIŞLARININ SORUMLUSUYMUŞUZ GİBİ YANSITILDIK
Müteahhitler çimentodaki yüzde 200 fiyat artışını gerekçe gösterip greve gitti. Grev çimento sektörünü nasıl etkiledi? Çimento fiyatları orta veya uzun vadede düşecek mi?
Çimento fiyatlarındaki artış, maliyet artışlarının çok daha altında kalmıştır. Bu da sektörümüzün fedakarlığıyla olmuştur. Ancak bu gelişmeler yaşanırken, sektörümüz maalesef inşaat sektöründe yaşanan fiyat artışlarının sorumlusu gibi yansıtılmaktadır. Son dönemlerde tartışmalara konu olan bir konuya daha değinmek isteriz: Konut maliyeti ve çimento ilişkisi… 2019 yılında ODTÜ tarafından hazırlanan “Çimento ve Hazır Beton Fiyat Artışlarının Bina Maliyetine Etkisi” raporunda da görüldüğü üzere, çimentonun birinci sınıf bir yapının tüm malzeme maliyeti içerisindeki payı yüzde 1,7 ile yüzde 3,2 arasında değişmektedir. 2020 yılında ise çimento fiyatlarında enflasyon kadar dahi artış gözlemlenmemiş olması sebebi ile bu payın daha da düşük olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla gereksiz bir gündemle kamuoyunun meşgul edildiğini düşünüyoruz. Türkiye çimentonun dünyada en ucuz satıldığı ülkelerden biridir. Piyasa dinamikleri içinde emtia ve enerji fiyatlarına müdahale edemeyeceğimize dayanarak ülkemizde de dünyadaki gelişmeye paralel bir gelişme bekliyoruz.
İhracat kısıtlaması ülkemizin menfaatine değil
Tüm bu gelişmelerin ardından çimentoya ihracat kısıtlaması getirildi. İhracat kısıtlaması çimento sektörünü nasıl etkileyecek?
Türk çimento sektörü, dünyada ikinci büyük çimento ihracatçısı konumundaki yerini korumaktadır. Buna karşın ülkeye ithal çimento girişi olmamaktadır. Dolayısıyla çimentoda ihracat kısıtlaması ülkemizin menfaatine değildir. İhracatımızın her geçen yıl ülkemize katkısının arttığını göz önüne alırsak, çimentoyu burada oyun dışı bırakmanın doğru olmayacağı görüşündeyiz. Zira sektörümüz 115 milyon ton kapasiteye sahip. Kapasitemizin yüzde 54’ü iç satışlara, yüzde 15’i ihracata kullanılırken, fazla kapasite oranımız yüzde 31 seviyesindedir. Aslında çimento ürünü, pahada ucuz yükte ağır olması sebebiyle iç piyasada tüketilmeye uygundur ve ihracatı tercih edilen bir ürün değil. Ancak sektörümüzün son yıllarda talepte yaşadığı daralma nedeniyle yurt içinde yüksek miktarda arz fazlası oluştu. Sektörümüz bu arz fazlasını ihracat ile azaltmaya çalışarak kendisine gelir yaratmaya çalışmaktadır. İhracat vesilesiyle maliyetlerimizi düşürmekteyiz. İhracatın sekteye uğraması maliyetleri önemli oranda artıracak ve kapasite kullanım oranlarımızı düşürecektir. Buna ek olarak 2021 yılı sonunda yaklaşık 1,3 milyar dolarlık toplam ihracat girdisi sağlayacağımızı tahmin ediyoruz. Dolayısıyla sektörümüzün cari açığı kapatıcı özelliğini de göz önünden tutmamız gerekmekte. İhracatın engellenmesi durumu ülkemizin dış ticaretine zarar vermekle birlikte bin bir emekle ve yıllar içinde yarattığımız yurt dışı pazarlarımızın uzun yıllar boyunca geri alınamamasına yol açacaktır.
Özetle, iç pazarda talep düşünce bizler ihracata yöneldik. Geçtiğimiz yıllarda 10-12 milyon ton olan ihracatımızın 2020’de 30 milyon tona yakın artışını gözlemledik. Kota gündeme geldi ama uygulamanın nasıl olacağı belli değil. Genel olarak kota uygulanması ihracatımızı olumsuz etkileyecektir ancak henüz bir yorum yapmak için çok erken.
Yılsonu hedefimiz değişmedi çünkü yılın ikinci yarısında baz etkisi bizi olumsuz etkileyecek ve satışlardaki artış yavaşlayacaktır.