Geçtiğimiz haftalarda Düzce’de yaşanan ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 5.9 olarak ölçülen deprem ülke genelinde panik yarattı. Düzce’de daha önce yaşanmış depremler neticesinde alınan önlemler bugünkü depremde can veya mal kaybını önlese de, bu tablo Türkiye genelinde geçerliliğini yitiriyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yaptığı açıklamaya göre herhangi bir depremin yol açabileceği kayıpların önüne geçmek üzere ülke genelindeki kentsel dönüşüm projeleri hızlandırılıyor. Buna göre Türkiye genelinde 24 milyon vatandaşın depreme dayanıklı konutlarda oturduğu kaydedilirken, şu ana kadar 81 ilde 3 milyon 200 bin konut yenilendi ve 6.6 milyon ev ve işyerinin de denetimleri tamamlandı. 922 ilçede 250 bin konutun dönüşümü ise devam ediyor.
Kentsel dönüşümün, yapı stokunu yenilerken diğer yandan kentlerimizdeki yaşam kalitesini artırarak ekonomiye olumlu katkılar sunulabilecek bir uygulama olduğunu belirten ARI Şehircilik İnşaat Danışmanlık Kurucusu ve KENTSEV Vakfı Kurucu Üyesi Şehir Plancısı Murat Ayan, konuyu şu sözlerle değerlendiriyor: “Kentsel dönüşüm, sadece binaların yenilenmesi olarak görülmemelidir. Çünkü kentsel dönüşüm, yapıları afetlere karşı daha dayanıklı hale getirirken, aynı zamanda kentsel altyapının düzenlenmesini, kamusal hizmetlerden en iyi şekilde faydalanılmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra mevcut yaşam kalitemizi artırmak için değişime kapı aralıyor.”
Kent nüfusunun dünya nüfusuna oranı 2030’a kadar %60’a çıkacak
Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi’nin raporuna göre, dünyada kırsal kesimden kentlere göç, 2050’ye kadar artarak devam edecek. Bu tarihe kadar kent nüfusuna 2,5 milyar kişi daha eklenecek. Bugün kentlerde yaşayanların dünya nüfusuna oranı %55 iken, bu oran 2030’a kadar %60’a çıkacak. 2050’de ise %68’e ulaşacak. Ülkemizde de oluşmaya başlayan bu tablonun artan kent nüfusuna bağlı olarak, daha fazla altyapı yatırımı yapılması ve konut ihtiyacının giderilmesi anlamına geldiğini söyleyen ARI Şehircilik İnşaat Danışmanlık Kurucusu ve KENTSEV Vakfı Kurucu Üyesi Şehir Plancısı Murat Ayan, “Kentlerimizin artan nüfus karşısında daha yenilikçi altyapı hizmetleriyle akıllı hale getirilmesi gerekiyor. Özellikle afetler gibi beklenmedik durumlarda hazırlıklı olmasını sağlayabilecek bir plana ihtiyaç var” dedi.
“Finansal destek sağlanamayan bölgeler, afetlere karşı halen riskli”
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın ve belediyelerimizin hazırlamış olduğu master planları ve kentsel dönüşüm strateji belgelerinin bu kapsamda büyük bir önem taşıdığının altını çizen Murat Ayan, “İhtiyacın ne olduğunu ve öncelikli alanların hangi bölgeler olduğunu doğru bir şekilde belirleyerek, bu alanlar başta olmak üzere uygulanabilir bir modelle kentlerimizi afetlere karşı dayanıklı kılmak, yaşam kalitesini artırmak mümkün. Finansal sebeplerle yenilenmenin zor olduğu alanlarda riskler henüz ortadan kalkmamış olsa da, özel sektörün kâr beklentisi ile süreç ilerlemiyor veya başlayamıyor. Bu tür bölgelerde devletin belirli teşvik ve finansal destek paketi vermesi kritik bir unsur olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.
“Özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğinin kuvvetlendirilmesi gerekiyor”
Konuyla ilgili önerilerde bulunan Murat Ayan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Ülke genelinde afetlere karşı mücadele kapsamında kentleri yeniden yapılandırma konusunda kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları işbirliğinin kuvvetlendirilmesi ve vatandaşların bu konuda daha da hassas davranmaları gerekiyor. Kamu eliyle yapılan projelerdeki finansal destek ve indirimlerin, özel sektörün proje üretmesi için belirli kriterler karşılığında oluşturulması gerekiyor. Bu sayede hem kamunun üzerinden büyük bir yük kalkmış olacak hem de finansal destek alan özel sektör dönüşümün yürütülmesi konusunda daha etkin yol alacak.”
7 binden fazla konut ve işyerinin dönüşümü için 160 bin uzlaşma görüşmesi yaptılar
ARI Şehircilik İnşaat Danışmanlık Kurucusu ve KENTSEV Vakfı Kurucu Üyesi Şehir Plancısı Murat Ayan, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Biz de firma olarak bu süreçte kamu yararının doğru paylaşılması doğrultusunda hareket ediyoruz. Kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda faaliyet gösteren ilgili kurumlar, sivil toplum örgütleri, yerel aktörler ve orada yaşayan halkla iletişime geçerek mevcut ihtiyaçları belirliyoruz. Bölgesel olarak belirlenen ihtiyaçları göz önünde bulundurarak katma değerin de en adil ve faydalı biçimde dağıtılmasını sağlıyoruz. Kentsel dönüşüm kapsamında bugüne kadar sel ve yangın bölgeleri de dahil olmak üzere toplamda 4 bin 700 hektarlık 20’den fazla alanda 7 bini aşkın konut ve işyeri için 160 bine yakın uzlaşma görüşmesi gerçekleştirdik. 4 bin 200 bağımsız birimin dönüşümü için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”