Değerli Konut Vergisi (DKV) ilk yasalaştığı günden itibaren çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. Kanunda yapılan değişiklik tartışmaların bir kısmını giderse de tartışmalar devam etti.
Anayasa Mahkemesi, biri bugün* diğeri ise 12 Eylül 2023** tarihinde yayınlanan iki kararı ile konuyu AYM’ye giden hususlar ve bunlara ilişkin uygulama tartışmaları açısından önümüzdeki on yıl için karara bağlamış görünmektedir.
Değerli Konut Vergisi'nin merkezi idareye ödenmesi
Konu, değerli konut vergisi gelirlerinin merkezî idare bütçesine dâhil edilmesinin mahallî idarelerin mali özerkliğine bir müdahale oluşturup oluşturmadığı yönünden tartışılmıştır. AYM, değerli konut vergisinin amacından hareketle lüks servet vergisi olduğunu, mahalli ihtiyaçların karşılanması amacı gütmediğini ve bu nedenle mahallî idarelerin mali özerkliğine bir müdahale teşkil etmediği sonucuna ulaşmıştır.
Değerli konut vergisi, merkezî yönetim geliri olarak belirlenmişken emlak vergisi ilgili belediyece tarh ve tahakkuk olunur. Tahsil edilen değerli konut vergisinin genel bütçe geliri olarak kaydedilmesinin ve 5779 sayılı Kanun ile diğer kanunlara göre mahallî idarelere verilecek payların hesabında dikkate alınmamasının yerel yönetimlerin özerkliği ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Paylı mülkiyette ve elbirliği mülkiyet sorunu
Paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyet yoluyla sahip olunan mesken nitelikli taşınmazın matrahının hesabında hisseye isabet eden değeri yerine toplam değerinin esas alınmasının maliklerin aleyhine olduğu, payın değeri itibarıyla değerli konut vergisinin konusu olmayan taşınmazın tamamının değerinin esas alınması durumunda vergiye tabi olabileceği, bu durumun vergi ödeme yükümlülüğünün mali güce göre belirlenmesi ilkesiyle bağdaşmadığı, ayrıca değerli konut vergisinin mükellefleri arasında eşitsizlik oluşturduğu ileri sürülmüştür.
AYM, özetle; Paylı mülkiyette ve elbirliği mülkiyette, matrahın hesabında mesken nitelikli taşınmazın toplam değerinin esas alınması parasal değerin belirlenmesine ilişkin bir düzenlemedir. Taşınmaza malik olanları hesaplanan verginin tamamından sorumlu değildir.
Bu mükelleflerin Kanun’da öngörülen vergi kolaylıklarından paylı mülkiyetle veya elbirliği mülkiyeti ile taşınmaza malik olanların da yararlanacağı açıktır. Değerli konut vergisine konu taşınmaza paylı ve elbirliğiyle ortak olan mükellefler açısından vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılması ilkesini bozmadığı ve verginin mali güce göre alınması ilkesine aykırılık yoktur sonuçlarına ulaşmıştır.
Pişmanlıkla beyan konusu
DKV’nin VUK m.371 uyarınca Emlak Vergisi Kanunu içinde düzenlenmesi nedeniyle pişmanlık hükümlerine tabi olup olmayacağı tartışma konusu olmuş ancak Gelir İdaresi Başkanlığı hazırladığı rehberde verginin (Kasım, 2022) pişmanlıkla beyan edilebileceğini belirtmişti. AYM’de yapmış olduğu değerlendirmede DKV’yi farklı bir vergi olarak ele aldığından bu tartışmalar sonlanmış görünmektedir.
Sorun çözüldü mü?
Öyle görünmemektedir. Karşı oy yazılarında belirtildiği üzere, vergi, taşınmaza tek başına malik olanlarla paylı olarak ve elbirliğiyle sahip olanlar bakımından farklı sonuçlar doğurmaktadır. Bu farklılık, değerli konut vergisine tabi taşınmaza paylı veya elbirliğiyle sahip olanların tek başına sahip olanlara kıyasla çok daha fazla vergi ödemeleri sonucuna yol açmaktadır. Kanun maddesi bu haliyle elbirliği mülkiyette de -ortakların belirlenmiş payları olmadığından ve ortaklıklar taşınmazın tamamına yaygın olduğundan- orantılı olmayan farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Düzenleme, bu haliyle Anayasa’ya aykırı bir görünüm taşımaktadır.
*RG:12.09.2023, S: 32307
** RG:04.10.2023, S: 32329