1980 ekonomik krizini bir kısmınız hatırlarsınız, bir kısmınız da tarih kaynaklarından okumuşsunuzdur. Ben o dönemde daha 9 yaşındayım. Hayal meyal hatırlıyorum bir şeyler. Şekeri, yağı, unu karaborsadan aldığımız o kara günleri. Allah’a şükürler olsun ki o günleri atlattık. Bugün istediğimiz her şeye kolayca ulaşabiliyoruz.
Bir şey hariç... İnşaat Demiri
Aslında inşaat demiri de kolayca ulaşabiliyoruz. Ama tüccarın istediği fiyatı verince…
İnşaat Demiri 1980’lerdeki karaborsa algısından bir türlü kurtulamadı. Kimse inşaat demiri sektöründeki karaborsa oyununa ses de çıkarmadı. Herkes göz yumdu. Tüccarlar da dilediği gibi fiyat spekülasyonu yapabildi, halen de yapıyorlar.
1992 yılından beri yani tam 25 yıldır aktif olarak inşaat sektörünün içerisindeyim. Bu 25 yıllık süre boyunca inşaat demirinin hep spekülatif fiyat artışlarıyla karşı karşıya kaldığını söyleyebilirim. Son 10 yılda bu durum daha da kontrolsüz bir hal aldı.
Bundan tam 10 yıl önce (2007 yılının başlarında) inşaat demiri fiyatı 900 lirayken 2008 yılının ilk çeyreğinde bu fiyat 1.350 TL’ye kadar çıktı. 2009 yılında fiyat 800 TL’ye kadar geriledi. 2010 yılının aralık ayını 1.220 lira ile kapatan inşaat demiri 2011 yılının ilk ayını zamla açarak 1340 TL oldu. Aralık 2011 itibariyle fiyatlar 1555 liraya kadar çıktı. 2012 yılında fiyatlarda yine bir düşüş yaşandı. Mayıs 2012 itibariyle 1.290 TL olan fiyatlar 2013’te de normal seyretti ve mart ayı itibariyle 1.270 TL’de kaldı. 2015’e gelindiğinde demir fiyatı ortalaması 1.420 TL olarak karşımıza çıkıyor. 2016 yılının başlarında 2015 yılına göre gerileyip 1.330 TL olan inşaat demirinde fiyat ibresi bundan sonra hızlı bir şekilde yükselişe geçiyor. Mayısa kadar 1.650 liraya çıkan fiyatlar 2017 yılında 2.000 TL’yi geçti.
İstatistiklerden de anladığınız üzere demir fiyatlarının artışı ne enflasyonla, ne dövizle ne de başka bir etkenle bağlantılı değil. Bu tamamen tüccarı tatmin edecek kar marjı ile ilgili bir durum.
Peki tüccar fiyat politikasını nasıl belirliyor? Fiyat artışında üreticinin ve ithal edilen hurda demirin etkisi var mı?
İnşaat demiri üreticileri bir kısmını ithal ettikleri, bir kısmını yurt içinde temin ettikleri hurdalarla üretim yapıyor. Üretilen inşaat demiri buradan tüccarların eline geçiyor ve bu tüccarlar aracılığıyla piyasaya dağıtılıyor.
Hurda maliyeti, döviz artışından kaynaklı fiyat artışı (Ki bu artış gösterildiği kadar abartılı değil), enflasyon, demir üreticisinin karı, vb. unsurları da eklediğinizde inşaat demirindeki zam oranın yılda yüzde 15-20’yi geçmemesi gerekiyor.
Ancak 2016’dan 2017 yılına kadar geçen sürede yüzde 80-90’lara ulaşan zam miktarlarını görüyoruz. Demir fiyatlarındaki istikrarsızlık hiçbir ekonomik gerekçeye dayanmamaktadır. Artış demir tüccarlarının fırsatçılığından kaynaklanıyor. İthalat sınırlaması olduğu için tüccarlar gayet kolay bir şekilde tekelleşebiliyorlar da. Bu durum piyasa istikrarını olumsuz etkiliyor.
Devletin bu duruma bir an önce müdahale etmesi gerekiyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın inşaat demirinde ithalat sınırlamasını kaldırıp, demir tüccarlarına ve spekülatif fiyat artışlarına karşı koz bulundurması gerekiyor. Eğer inşaat yapan müteahhittin ithal demir kullanma avantajı bulunursa tüccar stok yapamayacak, 1 yıl içerisinde yüzde 80-90’a varan zamlar tarih olacak.
Elbette inşaatta yerli malzemenin kullanılmasından tarafız. Hep yerli malzeme kullanmanın önemini, sermayenin ülkede kalması gerektiğini savundum. Ancak inşaat demirinde yerli üretici değil tüccar kazanıyor. Tüccarın zam olarak yansıttığı fiyatı müteahhit konut fiyatlarına yansıtıyor. Vatandaşın cebindeki parayı, tüccarın cebine koyuyoruz. Bu yüzden burada ithal edilen malzemenin yerli üreticiye ya da ülke ekonomisine bir zararı da dokunmayacak, tüccarın dilediği gibi karaborsa satışı yapmasını engelleyecektir.