İnşaat malzemelerinde yaşanan yükseliş yönünü aşağıya çevirmedi. Döviz kurunun ters yöne dönmesi fiyatları tekrar düşmesini sağlamadı. İnşaat sektörünün girdiği bu dar boğaz nedeniyle konut fiyatlarının da yükseldiğini belirten MİMDER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, vatandaşın ucuza konut sahibi olma hakkını ellerinden alındığını söyledi. İnşaat Malzemesi Üreticilerinin denetlenmesi gerektiğini vurgulayan Bülbüloğlu,”İki yıldır inşaat malzemeleri artıyor son bir yıldır yaklaşık yüzde 300 artan inşaat temel malzemeleri Cumhurbaşkanımızın açıkladığı ekonomi modeli paketi ile birlikte Döviz’in yaklaşık yüzde 40 düşmesi neticesinde bir indirim bekliyoruz. Bu indirimi demir ve bazı alüminyum ve PVC firmaların haricinde her hangi bir geri dönüş olmadı. Bunun aksine şuanda çimento fiyatlarında yüzde 40 zam yapıldı. Bu kabul edilebilir bir şey değildir bu hükümetimizin gayret ve çabasını baltalamaktan başka bir şey değildir. Bu anlamda biz gerekli yerleri gerekli kurumları rekabet kurumunu göreve davet ediyoruz. Bu artışın önüne geçmesini ve piyasanın indirim sağlamasını hem vatandaşımız adına hem de konut ve kira fiyatlarının düşmesi adına tüm kamuoyuna talebimizdir.” diyerek rekabet kurumunu göreve çağırdı.
İnşaat sektöründe yaşanan krizden en çok kamuya çalışan müteahhitlerin zarar gördüğünü kaydeden MİMDER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, “Yaklaşık iki yıldır dünyayı etkisi altına alan Covid 19 salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ekonomisine de çok ciddi zararlar verdi. Bu olumsuz etkiler ve de son bir yıl içerisinde döviz kurunun aşırı fiyat değişikliği ile birlikte inşaat temel malzemelerine sıra dışı fahiş fiyat artışlarına neden olmuştur. Bu fahiş fiyat artışları ile birlikte tabi ki inşaat sektöründe iş yapan müteahhitlerimiz bu anlamda çok büyük sıkıntılar yaşadılar. En büyük sıkıntıyı yaşayanda kamuya iş yapan müteahhitlerimizin yaşadığını biliyoruz.” dedi.
Kamuya çalışan müteahhitlere fiyat farkı verilmesini ve sözleşmede belirtilen teslim tarihinin uzatılmasını isteyen MİMDER Başkanı, ”Bu anlamda şu anda mecliste de görüşülen kamu müteahhitlerimizin fiyat farkı verilmesi yönünde taleplerimiz var. Bu taleplerimiz, tabi ki birinci aydan itibaren biz bu fiyat farkının kapsam altına alınması talebinde bulunuyoruz. Şu anda görüşülen taslakta altıncı aydan itibaren fiyat farkı verilmesi söz konusu bu müteahhitlerimizin tam anlamıyla müteahhitlerimizin sıkıntısını giderecek bir taslak değildir. Bunun birinci aya çekilmesi yönünde talebimiz var. Bu birinci aya çekilmesiyle birlikte tabi ki inşaat temel malzemelerinde ihracatında biraz artmasından dolayı ülkemizde ve iç piyasada malzeme sıkıntısı tedarik sıkıntısı yaşanıyor. Bu tedarik sıkıntısına bağlı olarak hem kamu müteahhitlerinin hem de özel sektöre iş yapan kat karşılığı inşaat sözleşmeli işlerde müteahhitlerimizin işlerinin geciktiğini biliyoruz. Bu anlamda ek süre verilmesi ve bu kanun taslağına ek süre konulması talebi de müteahhitlerimizin ve kamuoyunun talebidir. Bu fiyat farkı verilmesi sadece müteahhitlerin değil kamuoyu adına çok büyük bir yarar sağlayacaktır. Yaklaşık kırk bin müteahhit eğer bu fiyat farkı verilmez ise veya gerekli fiyat farkı verilmez ise iflasın eşiğindedir. Bunların batması alt tedarikçilerin ve kamunun çok büyük zarar görmesi anlamındadır. Çünkü şuanda tekrar o işi üç beş katı fiyatına vermesi söz konusu bu anlamda bu doneler ciddiye alınarak fiyat farkının kamu müteahhitlerimize ek süre verilmesi talebimizdir.” sözlerini kullandı.
İnşaat sektörünün zarar etmesiyle ve sermaye sıkıntısı yaşamasıyla birlikte yüzlerce alt sektörün de sekteye uğrayacağını kaydeden Bülbüloğlu,”4734 Sayılı Kamu İhale Kanuna göre iş yapan meslektaşlarımızın, yüklenicileri oldukları işlerini; Covid-19 salgının dünya ve ülkemiz ekonomisine olumsuz etkilerine bağlı temel inşaat malzemelerine gelen sıra dışı fahiş fiyat artışları ve tedarik zorluğu nedeniyle işlerini tamamlayarak teslim edebilmeleri için sözleşme hükümlerine bakılmaksızın reel piyasa fiyatlarında ek ilave fiyat farkı verilmelidir. Bu fiyat farkının yeterli olmadığı devam etmesi mümkün olmayan işler için de şartsız tasfiye hakkını içeren kararnamenin biran önce çıkması kamu projelerini üstlenen yüklenici meslektaşlarımız için zorunluluk arz etmektedir. Kamuya iş yapan yüklenicilerin sözleşmelerinde fiyat farkı ile ilgili madde olup olmadığına bakılmaksızın tamamına reel fiyat farkı düzenlemesi firmaları yaşadığı finansal çıkmazdan kurtaracak kamu projelerinin sekteye uğramadan devam etmesini sağlayacaktır. Aksi takdirde firmaların teminatları yanacak ve ihale yasaklısı olmak suretiyle devam eden projeleri yarım kalarak iflas durumuyla yüzleşecektir. Bu durum kendileri ile birlikte onlarca alt tedarikçiyi de batırmaya sebep olacaktır. Daha sonra yarım kalan kamu projeleri çok daha yüksek fiyatlarla tekrar ihale edilmek zorunda kalınacak ve ciddi ölçekte kamu zararı olacaktır. Bu durum, Türkiye ekonomisinin ve istihdamının sekteye uğramaması açısından büyük önem arz etmektedir. Sonuç olarak hükümetimizin bu konuyu ivedilikle çözüme kavuşturmasını talep etmekteyiz.” diye konuştu.
Kaynak: Ebubekir Atilla, Sonsöz.