Demirin ton fiyatı yüzde 40 artışla 4 bin 250, çimento fiyatı da yüzde 15 artışla 380 liraya yükseldi. İnşaatçılar bu zam dalgasına karşılık piyasadaki canlılığın korunması için demir ve çimentoda yüzde 18 olan KDV’nin yüzde 8’e indirilmesini talep ediyor.
Düşük faizlerle nefes alıp canlanma yaşadıklarını belirten inşaatçılar, demir ve çimento zammıyla yeniden zor bir döneme girdi. Önlem olarak demir ve çimentoda yüzde 18’lik KDV oranının yüzde 8’e indirilmesini bekliyorlar. Sektörün yeniden bir kriz yaşamaması için önerilerinin hayata geçirilmesini istiyorlar. Arkadaşımız Leyla İlhan’ın bugünkü DÜNYA’da yer alan araştırma-haberinden demirin ton fiyatının yüzde 40 artışla 4 bin 250 liraya yükseldiğini, çimento fiyatının da yüzde 15 artışla 380 lira olduğu bilgisini alıyoruz. Örnek olarak, birçok sektörde KDV oranının düşürüldüğünü, inşaat sektöründe de bunun uygulanması gerektiğini belirtiyorlar.
Demir fiyatı 4.250 liraya çıkarken, artışın yüzde 41 oranında olduğunu, aynı dönemde ABD Doları’nın bile bu oranda artmadığını belirten inşaatçılar, “Zamlar zamana yayılabilirdi. Biz de böyle çok zorda bırakılmazdık. Bu zamları yaptığımız konutlara yansıtamayız. Ya kârlarımız sıfırlanacak, ya da zarar edeceğiz” diyorlar.
Ancak Çimento İşveren Sendikası Başkanı Suat Çalbıyık’ın önemli bir karşı savı var, şöyle diyor:
- İthal kömür, petrol ve elektrik fiyatlarında artışlara karşın, 2017-2019’da çimento fiyatları yüzde 8.1 oranında geriledi. Sektörün kârlılığı yüzde 70 düştü. Biz zorunlu olarak zam yaptık. Devlet nasıl kendi ürettiklerine zam yapıyorsa çimentocu olarak biz de artan maliyetlere karşın zam yapmak zorunda kaldık.
Ekonomi yönetimi inşaat sektöründe faiz indirimi yaparak hareketlilik yaratmıştı. Demir ve çimentoya son iki ayda gelen zamlar nedeniyle inşaatçılar yeni bir durgunluğa girmemek için teşvik bekliyor.
İlk beklentileri bir KDV indirimi...
Bakalım bu taleplerine yanıt alabilecekler mi? Aslına bakılırsa, kamu yönetimi sektörlere tek tek yanıt vermeye çalışmak yerine, bütün sektörlerin sorunlarını topluca masaya yatırarak ve “Zor Dönem Programı” hazırlayarak, çok yönlü çözüm yoluna gitmelidir.
Kaynak: Dünya Gazetesi - Osman Arolat