Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da gerçekleştirilen "Genç Dostu Şehirler Kongre ve Sergisi"nde önemli açıklamalar yaptı.
"İnsan şehri güzelleştirirken, şehir de içindeki insanı inşa etmiş, geliştirmiş ve dönüştürmüştür. Nasıl insan bulunduğu şehre anlam kazandırıyorsa içinde yaşadığı şehir de insanı yoğuruyor, kimliğini, karakterini ve ruh dünyasını şekillendiriyor. Bunun için şehirler, altyapı ve mimari bakımdan ne kadar güçlü olursa olsun şayet insana, insani değerlere, insanın ihtiyaçlarına dair bir eksiklik varsa o şehir bir taş ve beton yığınından ibaret kalmaya mahkumdur. Anadolu'nun manevi mimarlarından Hacı Bayram-ı Veli Ankara'nın kuruluşuna işaret ettiği bir şiirinde bu hakikati şöyle kelimelere döküyor. 'Nagehan ol şara vardım. Ol şarı yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım. Taş-u toprak arasında' Günümüz Türkçesi ile ifade edecek olursak, ansızın bir şehre vardım, o şehri yapılır gördüm, o taş toprak arasında ben de birlikte yapıldım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentlerin serüvenini aynı zamanda orada yaşayanların da serüveni olarak görülmesi gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bunun en güzel örneklerinden biri de şüphesiz İstanbul'dur. Fatih Sultan Mehmet bundan 568 yıl önce İstanbul'u fethettiğinde bu şehir 13. yüzyıldaki Latin istilası sebebiyle büyük bir yıkıma maruz kalmıştı. Harap bir halde Bizans'tan devralınan İstanbul, fetihten itibaren çarşıları, hanları, hamamları, camileri, külliyeleri ve mahalleleriyle bir Türk ve İslam şehrine dönüştü. Sultan II. Mehmet bizzat takip ettiği imar ve iskan faaliyetleriyle İstanbul'u tekrar ayağa kaldırırken şehrin hakim karakterini değiştirdi. İstanbul'u mimari, ticari, ilmi, siyasi ve kültürel bakımdan asıl ihtişamına kavuşturan işte bu kapsamlı değişim sürecidir. Fetihle beraber sadece İstanbul değişmemiş, İstanbul'un ahalisi de değişmiş, Osmanlı gerçek anlamda bir cihan devletine evrildi. Yani şehirdeki değişim insana, insandaki değişim de topluma ve devlete sirayet etmiştir."
Benzer bir durumun modernleşmeyle beraber tersine şekilde yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnsanı merkeze alan şehirler, modern dönemde beraberde yerini üretimin ve sanayinin merkezde olduğu yeni şehircilik modellerine bırakmıştır. Modern şehirler bu bakımdan modern insanın çevreye, evrene, hayata ve topluma dair değişen bakış açısını da yansıtan birer sembol niteliğindedir. Devasa fabrikalar, işçilerin üst üste istiflendiği kamplar, giderek daha da yükselen gökdelenler, kalabalıklaşan şehirler, çarpık kentleşme bu yeni dönemin en belirgin özellikleridir." şeklinde konuştu..
"Dikey mimarinin bedelini yeteri kadar ödedik"
Ülkemizin, İkinci Dünya Savaşı sonra köylerden kentlere yönelen büyük göç döneminde maruz kaldığı şehircilik felaketini tekrar yaşamasına izin vermeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Önce sadece başını sokacak ev niyeti ile başlayan gecekondulaşmanın ardından bitip tükenmek bilmez rant hırsıyla ortaya çıkan dikey mimarinin bedelini yeteri kadar ödedik. Bizim artık bedeller ödemeye değil, planlı, programlı geçmişe sahip çıkan, geleceği kucaklayan şehircilik modellerine ve uygulamalarına ihtiyacımız var. Genç dostu şehirler yaklaşımını bu bakımdan çok önemli görüyorum. Genç dostu, çocuk dostu, yaşlı dostu, kadın dostu, engelli dostu velhasıl insan dostu şehirler kurmalıyız. Gençlik ve Spor Bakanlığımız ile Türkiye Belediyeler Birliğimizin düzenledikleri sergiyi bu doğrultuda ortaya konmuş bir irade beyanı olarak görüyorum. Serginin düzenlenmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Gençlerimizin içinde olduğu her proje gibi bu gayretin de boşa gitmeyeceğini, mutlaka hedefine ulaşacağına yürekten inanıyorum."