Çanakkale'de yaşanan depremlerle tekrar gündeme gelen “Kentsel Dönüşüm” projelerinde hiç “esnaflardan” bahsedilmiyor.
Her gün selamlaştığımız, evimizin anahtarını bile teslim ettiğimiz, paramız olmayınca ihtiyacımızı karşıladığımız o esnaflarımız yok mu olacak ?
Cevabım: EVET
Kim ne derse desin, kim ne edebiyat yaparsa yapsın konuşulmadıkça çözüm bulunmadıkça cevabım EVET, EVET, EVET.
Kentsel projesinde evi yenilecekler mutlu, yeni ev alacaklar mutlu, projeyi yapan şirketler mutlu, belediyeler mutlu ama ESNAFLAR ÇOK MUTSUZ !
Bugünkü şartlarda bir esnaf düzenli olarak minimum 2 bin Lira kira ödüyor.
Her ayın 1'inde ya da 15'inde zamanında tık tık.
Mülk sahibi gelir düzenli olarak kirasını alır, her yıl düzenli olarak minimum yüzde 10 kira zammını yapar arkasına bile bakmadan gider.
Kira sözleşmelerinin çoğu 500 Lira civarındadır, iki taraf da vergiden korkar ancak mülk sahibi VERGİYİ KİRACIYA ÖDETİYOR.
Yani mülk sahibinin 2 bin Lirası temiz cebine kalıyor. Ha bu arada kira vergilerinin verileceği bir aydayız, ben derim ki esnaflara özel bir ziyaret yapılsın üstlerden. Ceza yazmaya değil, çay içmeye bu yazılanlar doğru mu diye sormaya...
Takibi doğru olduğunu herkes biliyor, fark kimse konuşmuyor, konuşulsa da konuşulduğu yerde kalıyor.
Neyse “Kentsel dönüşümünde esnaflar ne yapacak?” bizim merak ettiğimiz o.
Mesela;
-Vazgeçilmez esnafımız bina yıkıldığında esnaflığa ara mı verecek?
- 2 bin Lira kira ödediği yerden ayrılıp, 6 bin Lira ödeyeceği yeni binaların altına mı gitmek zorunda kalacak ?
- Yoksa esnaflığın adı kalıp, kendi YOK mu olacak?
Herşeyimizi kaybettiğimiz gibi bir kültürümüzü daha kaybediyoruz.
Bu sefer bağıra bağıra değil, sessiz sedasız.
Neden, neden ODALAR, VAKIFLAR, DERNEKLER tüm STK'lar sessiz ?
Yani, “küçüğü olmasa, büyüğü var kardeşim o da esnaf “ diye mi düşünüyorlar ?
Eğer öyleyse esnafın tanımını unutmuşlar ki bu daha acı. Bak ne diyeceğim:
“Biz dışarıdan kötülük ve sorun ithal etmiyoruz, sorunu kendimiz üreteterek kendimize kötülük ediyoruz.
Bakın AB dedik ne hale geldik, bu işler bizim örf ve âdetlerimiz yok olmasına neden oluyor.
Amaç çürük binaları yenilemekse bir kültürü yok etmeden yapmalıyız. Kolay olan bina yapmak, zor demeyin bugünün dünyasında o işi robotlar yapıyor hemde 3D ile. Zor olan bir kültürü koruyarak, yok etmeden işi becerebilmek. Amaç sadece lüks konut yapmak ise diyecek sözüm yok.
Sadece şunu bir kez daha düşünmemiz gerekli bu ülkenin yüzde kaçı alt, orta ve üst gelir grubuna bağlı hayat sürüyor ?
200 Liralık evimiz 600 Lira olacak eyvallah...
Ya 2 Liraya satın aldığımız ürün 6 Lira olunca ne yapacağız?
O kiralar ödenmek için 2 Liralık ürünün 3 Liraya satılacağını mı zannediyorsunuz?
Hayır tabiki.”
Esnaflarımız bizim gerçeğimiz, yok edilmemeli...