Ülkemizin yatırım olarak en sağlam limanıdır inşaat. Sermayenin en fazla sevdiği, ekonomi çarkının en hızlı döndüğü iş alanı...
İnşaat hem üretim hem de tüketim aracıdır. 20-30 yıl boyunca çalışan bir vatandaşımız gelip bütün sermayesiyle, hatta borçlanarak biriktirdiği yüzbinlerce lirayı iş kurup üretim ve istihdam sağlamak yerine bir ev sahibi olmak için müteahhitte veriyor. Müteahhit aldığı bu parayla doğrudan veya dolaylı olarak 300’ün üzerinde sektörü besliyor. Yani her ne kadar konut bir tüketim aracı olsa da konuta harcanan para dolaylı yollardan kısmi olarak piyasaya dağıtılıyor.
Ben her zaman ülkede sadece inşaat üretilmesine karşı olmuşumdur. Elbette inşaat her zaman ekonomimizin direği olacaktır ama üretilen konutları alabilecek maddi açıdan güçlü insanlarımızla beraber inşaat güç kazanır. Ekonomi bir bütündür ve bütün olarak büyümesi gerekir. Sadece bir sektörün büyümesi tehlikelidir. Hele ki konut fiyatlarının tavan yaptığı ve alım gücünü azalttığı bu dönemde…
İzmir, dünyada konut fiyatlarının en fazla arttığı 8 ilden biri. 2017 yılının ilk 9 ayında konut fiyatları İzmir’de yüzde 19 arttı. Bu oran İstanbul’da yüzde 5.1, Ankara’da ise yüzde 7.5
Türkiye’nin metropol şehirlerinde konut fiyatlarını artık milyonlarla ifade etmeye başladık. İyi bir lokasyonda, markalı bir konut projesinden ev almak istiyorsanız 1 milyon lirayı gözden çıkarmanız gerek. Hatta iyi lokasyonlarda en bayağı evler bile 1 milyon ve üstü fiyatlara satılıyor.
Fiyatlar artınca müteahhitler suçlanmaya başladı. Halkın çoğunda, müteahhitin para kazanma hırsı, kar marjını yüksek tutması vs. nedenlerden dolayı fiyatların bu kadar arttığı yönünde bir algı var. Evet müteahhit kazanıyor ancak kar marjı yüksek olduğu için değil, büyük bir sermaye ile işe girdiği için kazanıyor. Kar oranı ticaret ortalamasının üzerine çıkmaz. Ben 25 yıldır bu sektörün içerisindeyim. 25 yıllık tecrübeme dayanarak size ev fiyatlarının artmasının nedenlerini ve fiyatların artmasının kime yaradığını anlatayım.
Konut fiyatlarının artmasının nedeni ne inşaat malzemelerindeki zamlar, ne müteahhitin kar payı. Fiyatların bu kadar artmasının yegane temeli arsa oranlarındaki yüksek artış. Bugün İzmir’in neresine giderseniz kat karşılığı arsa payında yüzde 50’nin aşağısı konuşulmuyor. Hele Bostanlı gibi semtlerde yüzde 80 oranlarla inşaat yapılıyor. Basit bir hesap yapın; 10 dairenin 8’ini arsa sahibine veren bir müteahhit elinde kalan 2 daireyi kaç paradan satarsa zarar etmeden çıkabilir. Müteahhitin kar payını hiç hesaplamasanız bile sadece arsa ve inşaat maliyeti neredeyse 1 milyon lirayı buluyor. Hal böyle iken müteahitin yüksek kar oranları yüzünden konut fiyatları bu kadar yüksek demek biraz insafsızca olur.
Müteahhitler fiyat artışında masum da değiller. Ülkemizde bir gelenek haline geldi, biraz para biriktiren herkes müteahhitliğe soyunuyor. Sadece İzmir’de 5 binin üzerinde Müteahhit var. Müteahhit çok olunca arsaya olan talep de çok oluyor. Ekonominin de kuralıdır; talep arttıkça fiyat da artar. Müteahhitler de bilinçsiz bir şekilde yüksek oranlarla arsa almaya başlayınca bu sefer bütün arsa sahipleri rakamları yukarı çekti. Müteahhit de kar edebilmek için fiyatları yukarı çekti. Bu kısırdöngü böyle devam etti. Birde şehir merkezinde arsa kıtlığını hesaba katarsak oranlar ve buna paralel ev fiyatları yükseldikçe yükseldi.
Sonuç: Fiyatları düşürmek için önce arsa paylarını düşürmek gerekir. Gelişim bölgelerinde yeni imar alanları açılmadığı sürece şehir merkezindeki arsa oranlarının düşmesi mümkün değil.