1988 yılında hayatlarını birleştiren inşaat mühendisi İbrahim Kayhan ve Mimar Füsun Kayhan kendi proje ofislerini kurdu. Pazar günleri dahil geceli gündüzlü çalışmaya başladılar. İlerleyen yıllarda uygulama, denetim, kontrol, küçük tadilatlar ile faaliyet alanlarını genişleten Kayhan çifti 1994 yılında ise Fiyap İnşaat’ı kurdular.
Bugün İzmir’in çeşitli lokasyonlarında projeler üreten Fiyap bünyesinde 3 ayrı şirketi barındıran bir aile şirketi.
Kızları Pınar Kayhan ve Işıl Kayhan’ın üniversite eğitimlerini tamamlayıp şirkette çalışmaya başlaması ile gençlerin çizgisi ön plana çıkıyor. İbrahim ve Füsun Kayhan artık yeni neslin çizgisine ayak uyduruyor.
Ailenin büyük bir kısmı mimar olduğu için 1994 yılından bu yana üretilen bütün projelerin tasarımları ailenin elinden çıkıyor.
2011 yılında mimarlık eğitimini tamamlayan ve yüksek lisans yaptıktan sonra 2014 yılında Fiyap’a dönen Pınar Kayhan ödüllü projelere imza atarken 2019 yılında mezun olan Işıl Kayhan belediye ve şantiye işlerini takip ediyor.
Şirketi eski dönem ve yeni dönem olarak ayıran İbrahim Kayhan kendi dönemlerinin tasarımıyla şirketi bir noktaya taşıdıklarını, artık yeni nesli çizgisinde ilerlediklerini ifade ederek şunları dile getiriyor:
Tasarım ve özgün çalışma
Bizim dönemin tasarımlarıyla bir yere geldik. Yeni neslin yeni proje uygulamaları daha farklı. Gençlerin yeni çizgisinde ilerliyoruz. Günümün yarısı arsa organizasyonu ile geçiyor. Arsa bizim için çok önemli. Öncelikle arsanın konumundan bizim keyif almamız ve ‘burada biz yaşamalıyız’ diyebilmeliyiz. Ana fikir buradan çıkıyor. Bunu diyebildikten sonra üretmeye başlıyoruz. Ürettiğimiz evlerde yaşam keyifli. Salon, odalar, banyo dahil evin her köşesinde tasarımın izleri var. İnşaatın hemen her noktasında tasarım ve özgün çalışma mevcut. Peyzaja çok önem veriyoruz. Ortak alanlarımız çok zengin. Ortak alanlarımız en az konutlar kadar değerli ve keyifli. Müşterilerimizin eve yatmak için değil keyif almak ve huzur bulmak için gelmelerini istiyoruz. Bu yüzde ‘eve dönmek güzel’ sloganını kullanıyoruz.
Doğa ve deniz ön planda
Her projede bizi yoran ve bize maliyet getiren farklı tasarımlar getiriyoruz. Aynı parsel içerisinde bile birbirini takip etmeyen farklı binalar üretiyoruz. Deprem ve Pandemi ile yeni bir yaklaşım oluştu. Kalabalık konutlardan çıkarak daha az katlı, gezilebilen, çevre ile bütünleşebilen ama şehir merkezinden kopmayan, kolay ulaşılabilen projelere yöneldik. Yeni projelerimizde doğa ve deniz ön plana çıkacak.
Farklı Ofislerde Farklı Bakış Açıları
Yüksek Mimar Pınar Kayhan henüz öğrenciyken yaptığı tasarımlarla 3 adet mansiyon ödülü aldı. Bir süre farklı mimarlık şirketlerinde çalıştıktan sonra 2014 yılında aile şirketine döndü.
Pınar Kayhan kendi hikayesini şu şekilde anlatıyor;
Mimarlık mesleğini seçmemde ailemin çok etkisi oldu. Ailemin ofisinde büyüdüm. Önümde çok güzel örnekler vardı. Bu işi seven, bu işe önem gösteren bir aileye sahip olduğum olduğu için çok şanslıyım. 2011 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde mimarlık eğitimimi tamamladım. Mansiyon ödülü aldığımız bir proje vesilesiyle Türkiye’nin çelik mimarı Ahmet Alataş ‘yanımızda staj yapın’ teklifinde bulundu. Ailemin bana çok katkısı oldu ama başka bir kulvarda çelik üzerine çalışan bir mimarın bakış açısını görmek, titizliğini görmek bana da farklı bir bakış açısı kazandırdı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimari tasarımda yüksek lisans yaptım. Adnan Kazmaoğlu mimarlık ofisinde 3 yıl çalıştım. Toplu konut projeleri üreten, daha çok çözüm odaklı yaklaşan bir mimarlık ofisiydi. Burada çalışmak da bana çok şey kattı.
2 Projesine Almanya’dan Ödül
2014 yılında ailemin yanına döndüm. Kendi şirketimizin projelerini ben tasarlamaya başladım. Hane Life Narlıdere projem Almanya’da düzenlenen Iconic Awards 2020 German Design Awards 2021 yarışmalarından Mynar Life Karabağlar projem de Iconic Awards 2020 yarışmasında ödül aldı. Yenilikçi ve sıradışı projeler üretmeyi seviyoruz.
Tozu başından yuttuk
Ailenin en küçük üyesi Işıl Kayhan. Üniversiteden yeni mezun. Heyecanlı, öğrenmeye hevesli, sürekli bir koşturmaca içerisinde.
Işıl Kayhan da kendi hikayesini şu şekilde anlatıyor;
Küçükken ya ofiste baretle fotoğrafım vardır ya da şantiyede babam kepçeye bindiğinde arkasında ben varım. Hep tozun içerisindeydik. Tozu başından beri yuttuk. Ablam daha çok ofiste proje tasarlamayı seviyordu ben şantiyede dolaşmayı seviyordum. Ailemin de yol göstermesi ile mimarlık mesleğini seçtim. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden 2019 yılında mezun oldum. Şu anda pişme kısmındayım. İstediğim koşturmacanın içerisinde buldum kendimi. Yaz tatillerinde hep ofis ve şantiyedeydim. İş hayatında bunun faydalarını gördüm.