1) Türkiye'de hâla doların devalüasyonla en az 2 katına çıkacağına ve ev fiyatlarının yarıya düşeceğine inanan bir kesim var.
Bu saatten sonra dolar kaç TL olursa olsun ev fiyatları dolar bazında yıllık en az yüzde 20-20 getiri sağlar.
2) Ben de bu kesime takılıyorum. Diyorum ki: Siz hayal kurmaya devam edin. Yakında doları olana bedava ev verecekler. Doları olanlara saygı dönemi başlayacak.
3) Konut piyasası açısından böyle bir dönem görülmedi. Arz yok. Yeni projelere başlanamıyor. Malzeme bulunsa işçi, işçi bulunsa malzeme bulunamıyor. Çimentocular başta olmak üzere inşaat malzemecileri kudurdu. İnşaat malzemelerinde karaborsa kuralları geçerli.
4) Karaborsacılar ne yapar? Önce mala "Yok" çekerler. Yani piyasaya mal vermezler. Piyasada alıcılar panik yapar. Alıcılar bu kez bulduğu fiyattan almaya razı hale gelir. İnşaat malzemelerinde bu düzen aynen işletiliyor. Önce ihracat bahanesi ile "yok" çekiliyor. Sonrası malum.
5) Acı olan şu ki: İlgili bakanlıklar ve kurum ile kurullar oturmuş piyasada olup bitenleri izliyor. Rekabet Kurumu soruşturma açtığını açıkladı. Sembolik bir ceza verilir. Konu kapanır.
6) Türkiye'deki ev sıkıntısı gelecek yıllarda artarak devam edecek. Arzın artmasına yönelik hiçbir uygulama yok. Arz için düğmeye basması gereken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan henüz bir açıklama gelmedi.
7) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta müteahhitlik düzenlemesi olmak üzere son yıllarda yaptığı düzenlemelerde geri adım atmazsa arz bollaşmaz. Düzenleme doğru. Ama dönemi yanlış. Bakanlık bürokratları bunu anlamıyor.
8) Bir kez daha söylüyorum: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bürokratları bilerek ya da bilmeyerek hükümetin altını oyuyor. Kiralık ve satılık ev sıkıntısı sosyal ve polis-adliyelik bir sorun haline dönüşüyor.
9) Yakında 3. sayfa haberlerinde kiracı-ev sahibi kavgaları göreceğiz. Durum bu kadar vahim. Sadece ekonomik değil sosyal bir sorunla karşı karşıyayız. İlgili bakanlıklar farkında değil.
10) Kiralık ve satılık ev sıkıntısı nereye varır? Lütfen bu konudaki görüşlerinizi yazın.