2018 yılından beri can çekişen bir inşaat sektörü var. Faiz kampanyaları ile pansuman çözümler üretilmeye çalışılsa da kalıcı istikrar sağlanamadı. Pandemi sonrası sektörde kan kaybı daha da arttı. Son birkaç yıldır artan maliyetlerle durumu kötüleşen sektör entübe edildi.
Satışların ve konut üretiminin en düşük seviyelerde olduğu bu dönemde inşaatçıların çok büyük bir kısmı yatırımlarını tamamen durdururken kalan küçük bir kısmı ise sermayesinin çok altında iş hacmiyle yatırımlarını sürdürüyor.
Pandemi döneminde uygulanan yanlış faiz politikası ve zamanında alınmayan önlemler fiyatların fahiş artmasına neden oldu. Yanlış faiz politikasının ardından önlemlerin bu kadar sert olmasını ve politika faizinin bir anda yüzde 50 seviyesine çıkarılarak yüksek doz verilmesini doğru bulmuyorum.
***
2008 mortgage krizinden sonra 10 yıl boyunca düzenli olarak artış gösteren konut satışları, 2017 yılında 1 milyon 409 bin 314 adetle rekor kırmıştı. Konut satışları ekonomik krizin etkisiyle 2018 yılında ilk defa düşüşe geçerken bu düşüş 2024 yılına kadar devam etti.
Nüfus ve konut talebindeki artışa rağmen 2023 yılında konut satışları önceki yıla göre yüzde 17,5 azalarak 1 milyon 225 bin 926 olarak gerçekleşti. Düşüş 2024 yılında da devam etti. 2024’ün ilk çeyreğinde konut satışları 2017 yılının aynı dönemine göre yüzde 14,17 düşüş gösterdi.
***
Konut satışlarındaki düşüşün en önemli nedeni yüksek faiz oranları. Konut yatırımcıları daha yüksek getiri nedeniyle konut yerine mevduata yöneldi. Konut ihtiyacı olanlar aylık yüzde 3-5 arasında olan konut kredisinin maliyetinin çok yüksek olmasından dolayı konut alımını öteledi. Yabancılar, Türkiye’deki konut fiyatlarının dolar bazında iki kat artmasından dolayı alternatif ülkelere yöneldi. Türk yatırımcılar bile başka ülkelerden gayrimenkul yatırımına başladı.
***
Konutu alacak kimse kalmadı. Ev sahipliği oranı yüzde 62’den yüzde 55’lere geriledi. Gayrimenkul ihraç eden bir ülkeyken gayrimenkul ithal eden bir ülke haline geldik. İpotekli konut satışlarının toplam konut satışları içerisindeki payı yüzde 40-50’lerden yüzde 9’lara kadar düştü. Finansman maliyeti kar marjlarının üstüne çıktı.
***
Sonuç: Ülkede ciddi bir nüfus var, talep var ama yatırım yapacak ortam yok. Çözüm için öncelikle pansuman tedavilerinin bırakılıp, istikrarlı, sürdürülebilir politikalarla sektörü entübeden kurtaracak tedavi yöntemlerinin bir an önce uygulanmaya başlanması gerekiyor.