Son derece yoğun ve zor bir dönem yaşandığını söylerken, “İmar Barışı adıyla yürürlüğe giren imar affı uygulamasıyla yurt çapında kent suçları meşrulaştırıldı ve yeni kent suçları teşvik edildi. İnşaat sektörü ekonomik krizden en çok etkilenen sektör oldu” dedi.
Girişken, “Sektör son aylarda toparlanma sinyalleri verse de, geçtiğimiz sonbahar itibariyle bir yıl içerisinde 500 binden fazla inşaat sektörü çalışanı işsiz kalmıştı. Geldiğimiz noktada pek çok mimar ve mühendis işsiz ve meslektaşlarımızın bir bölümü de iş bulmaktan umudunu kesmiş durumda” diye konuştu.
Son on yılda 8 milyon 500 bin konut için ruhsat alındı
Son on yılda 8 milyon 500 bin konut için ruhsat alındığını açıklayan Girişken, “Nüfusumuzun neredeyse yarısının barınabileceği miktarda konut üretilirken, ülkemizdeki konut sorunu devam etmektedir. 2007’de yüzde 61 olan ev sahipliği oranı, 2018 sonu itibariyle yüzde 59’a gerilemiştir. Düşük gelir gruplarında ise durum daha kötü bir seyir izlemiştir. Bu gruplar için 2007’de yüzde 61,7 olan ev sahipliği oranı, 2018’de yüzde 52’ye gerilemiştir.
On yılda toplam 1 milyar 800 milyon metrekare civarında inşaat alanı için ruhsat düzenlenen ülkemizde, böylesine büyük çaplı bir inşai faaliyetin mimar ve mühendislerin de yaşam koşullarını iyileştirmesi beklenirken tam tersi bir durum gerçekleşmiş, inşaata dayalı büyüme modeli meslektaşlarımız arasında işsizliği ve yoksulluğu beraberinde getirmiştir. Konut finansallaştırılmıştır ve karın tek amaç olduğu inşaat sektörü toplumun barınma ihtiyacını karşılamadığı gibi; mimarın, mühendisin, meslek odalarının dışlandığı inşaat süreci, hem meslektaşlarımıza, hem kentlerimize, hem de ülkemize büyük zarar vermiştir.
Bu niteliksizliği geride bırakmak için, ülkemizin acilen Mimarlık ve kentleşme politikaları metnini uygulamaya koymasına ihtiyacımız vardır. İkinci husus olarak da bu politika metni ışığında oluşturulacak bir Mimarlık Meslek Yasası, hem mimarların haklarına kavuşması, hem de toplumun nitelikli mimarlıkla buluşması için elzemdir” dedi.
Bu dönemde 64 imar işlemine itiraz edildi, 18 işlem yargıya taşındı
Mücadelenin ve dayanışmanın, bundan sonraki Oda yöneticilerinin ve meslektaşların birinci önceliği olması gerektiğinin altını çizen Başkan Girişken, “
Yönetimde görev yaptığımız süre içerisinde gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin ana amacı da üyeler arasında dayanışmayı ve işbirliğini güçlendirmekti. Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi’nin tarihinde en çok etkinliği yaptığı dönem, 2018-2020 yılları arasında yer alan 15. çalışma dönemiydi. Yine şubemiz, kısıtlı imkanlarına rağmen Türkiye’de en çok etkinliğin yapıldığı şubelerden bir tanesi haline gelmiştir. Yeni dönemde bu standardın daha ileri taşınacağına ve üyelerin katılımını artırıcı çalışmaların yapılmasına olan inancımız tamdır.
Çalışma dönemimiz, yerel gündem anlamında da oldukça yoğundu. Yerel idareler tarafından yapılan plan tadilatları önceki döneme göre azalmış olsa da, bu dönem şubemiz tarafından 64 imar işlemine itiraz edilmiş, 18 işlem ise yargıya taşınmıştır” diye açıklama yaptı.
TCDD lojmanlarının korunmasından mutluyuz
Gaziantep Mimarlar Odası Başkanı Hasan Özgür Girişken, konuşmasına şöyle devam etti: “Geçmiş dönemden süregelen önemli davalardan Metro AVM çevresindeki, eski TRT arazisindeki düzenlemelerin tamamına yakını lehimize sonuçlansa da, ne yazık ki inşaat faaliyetleri sürdürülmüştür. Çok önemsediğimiz, Gaziantep’in ilk sosyal konutları olan TCDD lojmanlarının tescillenmesine dair davada da, yargı lojmanların tescilli olarak kalması gerektiğine hükmetti. Bu kültür varlığımızın korunmasına sağladığımız katkıdan dolayı son derece mutluyuz. Şubemizin açtığı en önemli davalardan olan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına açmış olduğumuz dava, geçen yıl reddedilmişti. İstinafa taşıdığımız bu kararda, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi, yeni bir bilirkişi raporu hazırlatılmasına hükmetti. Geçtiğimiz günlerde tebliğ edilen rapor, çok önemli bir hususa değiniyordu: Heyet, Gaziantep’in 2040 yılı nüfusunu 3 milyon 200 bin olarak hesaplıyor ve dava konusu planda 4 milyon 450 bin olarak hesaplanan nüfusun imar alanlarında yoğunluğu yüzde 40 oranında arttıracağına hükmederek, bu nüfus hesabı yüzünden planın şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğunu belirtiyordu. Önümüzdeki aylarda sonuçlanacak olan davada kentimiz lehine bir karar çıkacağını ve nüfus hesabının daha gerçekçi bir şekilde revize edileceğini umuyoruz.”
Kamil Ocak Stadyumu’nun yıkılıp yerine millet bahçesi yapılacak olmasına değinen Girişken, “Kamuoyunda tepki yaratan ve özellikle yalnızca 23 yıllık bir bina olan vilayet binasının yıkımının gündeme gelmesi sonrasında yapılan çağrıya yanıt veren 150 civarında kişi, kurum ve kuruluşun itiraz ettiği imar planında gelinen noktadan memnunuz, yurttaşların kenti ve kent değerlerini sahiplenmelerinin bir şeyleri değiştirebileceğini bir kez daha gösterdiğini düşünüyoruz” şeklinde ifadeler kullandı.
Kaynak: gaziantepsabah.com