Milliyet Gazetesi köşe yazarı Cem Kılıç bugünkü 'Ekonominin lokomotifi inşaat ne duurmda' başlıklı yazısında inşaat sektöründe son durumu yazdı.
İşte Kılıç'ın o yazısı;
İnşaat sektörü, ülke ekonomisi için hem katma değer yaratmakta hem de istihdam imkânlarıyla büyük bir öneme sahip olmakta. Ülkenin ulusal sermayesiyle ortaya çıkan bu sektör birçok meslek dalını içerdiği için istihdama doğrudan etki etmekte.
Özellikle son yıllarda istihdam artışındaki lokomotif sektör inşaat sektörü. Sektör yaklaşık 200 farklı sektörle sürekli ilişki içerisinde olduğundan hem doğrudan hem de dolaylı olarak istihdama büyük katkı yapıyor.
124 ülkede proje
Türk İnşaat firmaları küresel ölçekte oldukça başarılılar. İNTES rakamlarına göre, müteahhitlerimiz, 1972’den 2019 Temmuz ayı sonuna kadar 124 ülkede 386.5 milyar dolar değerinde 9.782 proje üstlenmişler.
Dolayısıyla inşaat sektörünün önemi büyük. Ne var ki, sektörün de birçok problemi var. Özellikle nitelikli işgücünü bulamamak ilk sıraya yerleşiyor.
İş güvenliği önemli
Gerçi son yıllarda Mesleki Yeterlilik Sisteminin devreye girmesiyle gelecekte bu sorunun hafifleyeceği düşünülebilir.
Diğer yandan taşeron sisteminin en yaygın olduğu sektör inşaat sektörü. Bir müteahhit orta büyüklükteki bir inşaat için yaklaşık 70 - 80 alt işverenle çalışmak zorunda kalabiliyor. Üst işveren – alt işveren sorunları işleri bazen alt üst edebiliyor.
Taşeron çalışanları hukuki konularda kendi işverenlerine gitmeleri gerekirken doğrudan ana işverene gidiyorlar.
İş mahkemeleri sürekli olarak ana işvereni esas alan olumsuz kararlar veriyorlar.
İnşaat sektörünün belki de değinmemiz gereken en temel sorunu “iş sağlığı ve güvenliği” konusu. Ülkemizde yaşanan iş kazalarının büyük çoğunluğu bu sektörde gerçekleşiyor.
Bu nedenle iş güvenliğinin bütün unsurlarıyla ve karşılıklı bilinçle harekete geçirilmesi sektör için çok önemli.
İnşaat sektörünün ülke ekonomisi için bu denli önemli olmasına, istihdam yaratmasına rağmen kolektif haklar bakımından geri kaldığı görülüyor. Sektördeki sendikalaşma oranı oldukça düşük.
Sendikalaşma nasıl?
2019 Ocak ayı istatistiklerine göre, inşaat işkolundaki toplam işçi sayısı 1 milyon 110 bin işçi iken, yine aynı dönemde sendikalı işçi sayısı 52 bin kişi kadar. Oransal olarak toplam işçilerin sadece yüzde 4,18’i inşaat sektöründe örgütlü durumda.
Bu oran ülkemizdeki sendikalı çalışan ortalaması olan yüzde 13.8’in oldukça altında. Avrupa ülkelerinde inşaat işkolunda sendikalaşma oranı bize göre oldukça yüksek.
Kuzey Avrupa ülkelerinde inşaat işçilerinin sendikalaşma oranı yüzde 50’lere çıkarken, İspanya ve İtalya gibi genel olarak sendikalaşmanın düşük olduğu ülkelerde bile inşaat işkolunda sendikalaşma oranı yüzde 13-15’ler seviyesinde.
İstihdamda önemli bir payı olan bu sektörde sendikalaşma oranının düşük kalmasının önemli sebepleri var. Özellikle kamunun bu sektörden özelleştirmeler sebebiyle çıkması sendikalaşmayı olumsuz etkiledi.
Özel sektörde de inşaat işlerinin belirli bir süreyle sınırlı olması, yani sürekli işler kategorisinde işlerin olmayışı sendikal mücadeleyi sınırlandırıyor. Elbette özel sektör işverenlerinin sendikalaşmaya karşı olumsuz tutumları da yine sendikal mücadeleyi güçleştirmekte.