İstanbul’un İzinden!

Niyazi Gültekin

İstanbul’da yaşamak taşra veya diğer büyük şehirlerde ikamet eden her insanın hayaliydi. Şimdi bile insanlarımızın çoğunda İstanbul’da yaşama hayali vardır.

Tabi İstanbul’un o görkemli günleri kalmadı artık. Her ne kadar hala İstanbul zirvedeyse de İstanbul’dan kaçışlar da başladı. İstanbul’dan kaçanlar İzmir’e geliyor. Daha önce İzmir’de doğup da İstanbul başta olmak üzere başka şehirlere göç edenler de İzmir’in değerini anlamış olmalılar ki onlar da geri dönüyor. Bir zamanlar İstanbul için kullanılan ‘Türkiye’nin her yerinden göç alıyor’ sözünü İzmir için kullanmaya başlayabiliriz artık.

***

Hem tarihsel, hem kültürel hem de sosyolojik zenginliğiyle dünyanın sayılı şehirlerinden biri olan İstanbul neden bu kadar gözden düştü? Bunun sebebini araştırıp yeni bir İstanbul olmaya aday olan İzmir’in aynı duruma düşmesine engel olmaya çalışılmalı.

İstanbul’u katleden imar planları oldu. Sittir, yeşil alandır, şehrin siluetine terstir denilmeden her yerde yüksek katlı yapılaşmaya izin verildi. Şehrin yapılaşmasını tamamlamış bölgelerinde imar artışı verilerek buradaki nüfus yoğunlukları artırıldı, İstanbul’un her köşesinde gökdelenler yükseldi. Nüfus arttıkça arttı, şehir sıkıştıkça sıkıştı. Nüfus yoğun, yollar dar olunca bu kez İstanbul’un trafik çilesi insanları bezdirecek noktaya geldi. Trafik çilesi insanları İstanbul’dan kaçırttı.

İstanbul’dan sıkılanlar İzmir’e attı kendini. İzmir’e geçtiğimiz yıl 17 bin İstanbullu göç etti. Bu sayı gün geçtikçe daha da artıyor.

İstanbul’un sıkışıklığı, İzmir’in rahatlığı… İkisini kıyaslayınca haliyle insanlar İzmir’i tercih ediyor.

***

İzmir’in göç alması, büyümesi, gelişmesi güzel olmasına güzel ama İzmir ne kadar göç kaldırabilecek. Şimdiden İzmir İstanbullaşmaya başladı bile. Çevreyolu sabah ve akşam saatlerinde tıklım tıklım. Alsancak, Altınyol, Anadolu Caddesi, Buca trafiği zaten İstanbul’u aratmıyor.

İzmir’in dar yolları şu anki nüfusu bile kaldıramıyor. MİA bölgesi olarak bilinen Alsancak-Turan hattında çok katlı yapılaşmanın tamamlanmasıyla burada oluşacak kalabalık nüfusu mevcut altyapı nasıl kaldıracak diye düşünürken üstüne bir de göç.

Bayraklı bölgesinde başlayan gökdelen furyası Çamdibi, Altındağ, Basmane, Alsancak, Yeşildere bölgelerine de sıçradı. İstanbul’da olduğu gibi İzmir’in her tarafında gökdelenler görmeye başlayacağız.

İzmir’de 2017’nin ilk 9 ayında 67 bin daire için yapı ruhsatı alındı. Bunun en az 50 bin tanesi metropol ilçelerdedir. Yapılacak her dairede ortalama 4 kişinin yaşayacağını düşünürsek 200 bin yeni nüfus demek. Peki 200 bin insanımızın ihtiyacı olan, yollar, otoparklar, yeşil alanlar yapılıyor mu? HAYIR. Bina sayısı artıyor yolun genişliği aynı, bina sayısı artıyor otopark sayısı aynı, bina sayısı artıyor yeşil alan aynı, Bina sayısı artıyor altyapı aynı. Ne olacak bunun sonu. Nüfus arttıkça yol, otopark, yeşil alan hakkımız azalacak ve gittikçe sıkışacağız. İstanbul gibi olacağız.

Göç edecek insanlara gelme diyecek halimiz yok? Yeni bina yapmayalım nüfus artmasın da diyemeyeceğimize göre tek çare olarak şehrin ihtiyacı olan geniş yolları ve otoparkları yapmak, yeşil alanları artırmak ve altyapıyı güçlendirmek gerekiyor.

Eğer İzmir’de planlı bir şekilde büyüyemezsek; yol, otopark, yeşil alanlarımızı artıramazsak, bir süre göç alır daha sonra İstanbul gibi göç edilen bir şehir değil, insanların kaçtığı bir şehir haline geliriz.