Şehirler karmaşık ve dinamik yapılara sahip yerleşim alanları. Bu dinamik yapıları sebebiyle de kuruldukları zamandan bu yana sürekli değişiklik gösterir. Özellikle de İzmir bu değişimden en çok etkilenen şehirlerin başında yer alıyor.
İzmir’de kent içinde ve yakın çevresinde yerleşime açılabilecek alanların giderek küçülmesi ve yeni kentsel alanlar yaratılmasıyla ilgili yaşanan sorunlar önemli bir yer tutuyor.
Bu arada uzun senelerden beri yerel yönetimler ve şehir plancıları İzmir içindeki gecekondu alanlarının planlı müdahalelerle yeniden şehre kazandırılmasına ilişkin çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmaların genel ismi kentsel dönüşüm olarak biliniyor.
Kentsel dönüşüme İzmir'in Gültepe ve Beştepeler ilçelerinde projeleriyle adım atan İzmir yerel yönetimi bu konuda kendini yalnız hissediyor. 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de meydana gelen deprem sonrasında sağlıklı ve güvenilir yaşam alanları inşa etmek konusunda devletten İzmir’e yeterli destek gelmedi.
Bu sebeple İzmir Büyükşehir Belediyesi Dünya Bankası’ndan 30 sene vadeli ve çok düşük faiz oranlı bir krediyi İzmir’e aktarmak amacıyla çalışmalara başladı. 250 milyon dolardan fazla olan bu kredinin İzmir’e aktarılması ve bu parayla binlerce hane için kentsel dönüşüm çalışması başlatılacak olması bütün İzmir'e ve İzmirlilere umut oldu.
Hele ki 30 Ekim'de meydana gelen 6,9 şiddetindeki depremde 117 kişi yaşamını yitirmiş, binlerce insan evsiz kalmışken bu kredi gelecek için büyük bir yatırım olma özelliğine sahip.
Kredi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasının ardından kaynak aktarılacak ve çalışmalara start verilecek.
Şüphesiz başarılı bir kentsel dönüşüm projesinin hayata geçirilmesi için yerel halkın etkin katılımı ve desteği kadar merkezi ve yerel yönetimlerin işbirliği de önem arz ediyor.
Kentsel dönüşüm projelerinin başarılı olabilmesi devletin ayrım yapmadan bütün şehirlere eşit mesafede durmasıyla mümkün olur.
Kentsel dönüşüm yalnızca bir mekânsal dönüşüm olarak görülmemeli. Yalnızca para işi de değildir. Beraberinde birçok sosyo-ekonomik ve kültürel değişime neden olur. Bu sebeple, süreçte meydana gelebilecek sosyal sorunlarla ilgili çözümlerde merkezi hükümetin desteğinin olması şart. Ülkemizde her şehirde aynı kentsel dönüşüm sorunları bulunmuyor.