Kanal İstanbul şehri nasıl etkileyecek?
Ekosistemdeki tahribatın, yangın ve sel gibi afetlerin yaşanma olasılığını artırdığını söyleyebiliriz. Bugünlerde yaşadığımız üzücü olaylardan da bunu anlamak mümkün. Yeni proje hazırlarken iklim politikaları düşünülerek hareket edilmesi gerekiyor. İklim politikaları alanında ekosistem bütünlüğü büyük önem taşıyor.
Kanal İstanbul, su kaynaklarını kurutacak. Devasa bir hafriyata ve hafriyat atıklarıyla 38 kilometrelik bir kıyı alanının doldurulmasına neden olacak. Küçükçekmece Gölü’nü ortadan kaldıracak. Önemli içme suyu kaynaklarından Terkos’u tuzlandıracak. Sazlıdere ve her iki sulak alanın çevresindeki sazlıkları yok edecek. Hayvanların, kuşların yaşama ve konaklama alanlarını tahrip edecek. Çayır ve meraları yapılaştıracak. Denizlerdeki canlı yaşamını bitirecek. Bu proje, ekosistem bütünlüğü ilkesine aykırıdır. Dolayısıyla iklim krizini, beraberinde orman yangınları ve sel felaketlerini tetikleyeceği aşikârdır.
Isı adası nedir? Kanal İstanbul’un şehre bu konuda etkisi ne olacak?
Yapılaşmanın arttığı ve yeşil alanların azaldığı kentsel alanlar, kırsal alanlara göre daha fazla ısınırlar. Binalar, asfalt yollar, çatılar, güneş ışığını yeşil ya da mavi alanlar gibi yansıtamaz ve bünyelerinde depolar. Bu cisimler depoladıkları enerjiyi yaymaya başladığındaysa kentin sıcaklığını etkiler. Ayrıca yüksek katlı yapılar, hâkim rüzgârı da engelleyerek bölgesel ısınma etkisini artırır. Bunlara ek olarak ulaşım, ısınma, soğutma vb. nedenlerle artan kirleticiler de yere yakın seviyelerde bir nevi sera etkisi yaratır. Bütün bunlar birleştiğinde şehir üzerinde yoğun ısı barındıran bir alan oluşur. Buna da ısı adası denir.
Kanal İstanbul özelinde baktığımzda ise yapılaşmanın artması ve beraberinde yeşil alanların azalmasıyla bir “ısı adası” nın ortaya çıkması kaçınılmaz. Isı adası’yla birlikte artan sıcaklıklar da elbette ki yangın risklerini artıran bir diğer faktör olarak karşımıza çıkıyor.