.9 Mart 2O22 tarihli 31773 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan karar ile Anayasa Mahkemesi (AYM) kentsel dönüşüm uygulamasında 1/3 azınlığı oluşturan hak sahiplerinin mağdur oldukları gerekçesiyle sözleşme imzalamaması, bağımsız bölüm için değer tespitinin düşük olduğu ve yeni paylaşım şeklinin adil ve hukuki olmadığı yolundaki itirazlarının kamu otoriteleri ve mahkemeler nezdinde yeterince incelenmemesinin hak ihlali olduğu ve tazminat sorumluluğu doğurduğuna karar vermiştir.
Karara konu olaylar şu şekilde gelişmiştir.. Başvurucu olan arsa sahiplerinin dört işyeri ve bir daire olmak üzere beş bağımsız bölümünün bulunduğu İstanbul Kadıköy' Bağdat Caddesindeki bina, riskli yapı olarak tespit edilip yıktırılmıştır. Paydaşlarca yapılan toplantıda, yıktırılan apartmanın yenilenmesini öngören kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kabulüne karar verilmiş ancak kot seviyesinde iki daire verilen başvurucular bu karara iştirak etmemiştir.. Bunun üzerine çoğunluğu oluşturan diğer hak sahiplerince, başvurucuların hisselerinin resen satılması için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne müracaatı edilmiştir. Azınlığı oluşturan başvurucular, satış kararının iptali ve sözleşmenin düzeltilmesi istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmış; Mahkeme ÖNCE SATIŞI DURDURMA YÖNÜNDE İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİP DAHA SONRA KALDIRINCA başvurucuların hisseleri satılmıştır.Satış işleminin iptali ile ihale ve hisseler için belirlenen değer takdirinin düşük olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle ayrı ayrı açtıkları davaların da idare mahkemesince reddedilmesi üzerine başvurucular, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
AYM mülkiyet hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine , ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine, ayrıca başvuruculara 17 bin 500'er lira tazminat ödenmesini kararlaştırmıştır.Gerekcesinde
- başvurucuların paylarının satılması yolunda düzenleme yapılmasının kamu makamlarının takdir yetkisinde olduğu ancak bunun idare tarafından keyfi biçimde kullanabileceği anlamına gelmediği
-Paydaşların müzakere sonucu aldıkları kararın başvurucuların menfaatlerini zedelememesi gerektiği
-Azınlıkta kalan paydaşların, kendi çıkarlarına açıkça aykırı olan, taşınmazın eski durumuna kıyasla açık dengesizlikler içeren bir projeyi kabul etmeye zorlayan karara iştirak etmemiş olmaları, hisselerin satışı gibi ağır bir müdahaleyi haklılaştırmadığı
-Satış kararının hukukiliğinin denetlenmesinin, başvurucuların yeni paylaşım şekline rıza göstermemelerinin haklı bir temele dayanıp dayanmadığının da incelenmesini gerektirği
-Yeni paylaşım şeklinin dengeli ve adil olup olmadığı incelenmeden satış kararının hukukiliği yönünden yapılacak denetimin gerçek manada yargısal bir denetim olduğundan söz edilemeyeceği belirtilmiştir.