Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Anadolu Ajansı muhabirine açıklama yaptı. Sucuoğlu yaptığı açıklamada, 26 Eylül tarihinde Marmara Denizi'nin Silivri açıklarında yaşanan 5,8 büyüklüğündeki deprem sonrasında İstanbul'da olabilecek daha büyük bir sarsıntı öncesinde riskli ve yüksek riskli binalar için hızlıca harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.
Sucuoğlu, İstanbul Deprem Master Planı dahilinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi olarak 2004-2009 arasında Avrupa Yakası'nda deprem riski yüksek Zeytinburnu, Fatih, Küçükçekmece, Bahçelievler, Bayrampaşa ve Güngören ilçelerinde bina inceleme çalışması gerçekleştirdiklerini söyledi. Sucuoğlu, 5 yılda tamamlanan çalışma dahilinde 6 ilçede toplamı 120 bini bulan tüm konut ve iş yeri binalarının tek tek incelendiğini belirtti.
"Asıl sorun yapısal zayıflıkta"
Sucuoğlu, büyüklüğü 7,2 ile 7,5 arasındaki olası İstanbul depremininde ağır hasar görecek veya yıkılacak binaların temel sorununun belirgin yapısal zayıflıklar olduğunun altını çizdi. Sucuoğlu, yıkılma riski çok yüksek betonarme binaların neredeyse tamamının 5-8 katlı olduğunu belirtti
Sucuoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; "Proje kapsamında incelediğimiz 120 bin betonarme binanın yaklaşık 40 bininin 7,2 büyüklüğündeki depremde ağır hasar görebileceği öngörülerimiz arasında. Bu maalesef çok yüksek bir oran. Ortada acil bir durum var.
Depreme dayanıklılığını incelediğimiz 120 bin binadan yüksek riskli olduğunu belirlediklerimizin, bugün inceleme listelerinin en başında yer alması gerekiyor. Çünkü bu yüksek riskli binaların bir kısmının 5,8 büyüklüğündeki depremde zarar görmüş olabileceğini düşünüyorum. Öncelikle bu binaların incelenmesi büyük önem taşıyor. Bu binalarda yeni çatlakların, hasarların olması yüksek riskli olduklarını teyit eder. Bu da bu binaların kırmızı alarm verdiği anlamına gelir. Bu durumda, gözlerin öncelikle İstanbul'da bu binalara çevrilmesi gerekiyor. Bu bilgilerden bugün faydalanılması büyük önem taşıyor."
Yüksek riskli binaların güçlendirilebileceğine de söyleyen Sucuoğlu, "Karbonfiber yöntemiyle kolonlar güçlendirilebilir. Binalar boşaltılıp bölme duvarlar yıkılarak onun yerine betonarme perde duvarlar, yani deprem duvarı yapılabilir. Bunun gibi pek çok yöntemle bina güçlendirilebilir" dedi.
Güçlendirmenin temel amacının depremde can güvenliğini sağlamak olduğunun altını çizen Sucuoğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı; "Ancak güçlendirmeye vatandaşlar genel olarak sıcak bakmıyor. Riskli bir bina güçlendirilse de vatandaş bunu istemeyebiliyor. Çünkü bina zaten eskimiş, yapısal sistemi güçlense de mimari ve tesisat olarak hala eski. Bu durumda önerimiz yüksek risk tespit edilen binaların kentsel dönüşümde öne alınması, öncelikle bu bina sahiplerinin kentsel dönüşüm desteklerinden yararlandırılması. Genellikle 6 ilçede tespit ettiğimiz yüksek riskli binalar arsa değeri olarak katma değer sağlanacak yerlerde değil. Bu binalar orta ve dar gelirli vatandaşların barındığı binalar"