Tüm dünyada artan sanayileşme, bina yoğunluğu, artan nüfus, iklim değişikliği gibi faktörler su kaynaklarının azalmasına neden olurken, 5 Haziran Dünya Çevre Günü binaların ne kadar sürdürülebilir olduğunu da gündeme getirdi. Son dönemlerde artan su ihtiyacına karşılık, su kaynaklarının yeterli miktarda olmaması su tasarrufunu yeniden gündeme getiriyor. Kentsel dönüşüm yasası çıktığından beri 1 milyon 350 bin bina yenilenirken, binaların neredeyse tamamı minimum enerji kullanacak şekilde dizayn edilmiyor. Sürdürülebilir enerji kaynaklarının kentsel dönüşüm çalışmalarında daha etkin kullanılması gerektiğini belirten Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Nihat Şen, “Bugün binalar enerji tüketiminde yüzde 40’lık bir paya sahip ve yapılan araştırmalara göre şehirleşme böyle devam eder ise bu oran yüzde 60’lara varacaktır. Binalar güneş başta olmak üzere, çevresel faktörleri etkin kullanarak kendi enerjilerini kendileri üretebilmelidir. Milyonlarca metrekare çatılarımız atıl bir şekilde duruyor. Güneşi bol olan bir coğrafyada yaşadığımıza göre atıl olan bu çatılardan da enerji elde etmeliyiz. Kentsel dönüşüm çalışmalarında kendi enerjisini kendi üreten yapılar yaparak hem kullanıcı, enerji için daha az para ödeyecek hem de milli ekonomiye katkı sağlanmış olacaktır” diyor.
Yağmur depolama alanları şart olmalı
Bilim insanlarının yapmış olduğu araştırmalara göre 2030 yılında dünyayı su kıtlığı bekliyor. Bu nedenle yeni yapılan binaların da su tasarrufu yapabilmesi çok önemli. Bugün İstanbul’da yaklaşık 1 Milyon 600 bin yapı,12 bin 901 İETT durağı, 74 iskele, 6 bin 942 minibüs durağı, 911 minibüs hattı, 455 taksi durağı, 156 taksi dolmuş durağı bulunuyor. İstanbul’da ortalama kişi başı su kullanımı 200 litre olarak hesaplandı. İstanbul’a yıllık ortalama yağış miktarı ise 827 kg/m2. “İstanbul’da yapılacak olan kentsel dönüşüm projeleri alanlarında ve diğer alanlarda yapılacak olan çalışmalar sayesinde, çatılardan ve çevreden gelen yağmur sularını belirli alanlarda toplayabilirsek, İstanbul’un su ihtiyacının en az yüzde 27’sini karşılamış olacağız. Bu model çalışma tüm Türkiye’de uygulandığında ise su ihtiyacımızın tümünü karşılayabiliriz” açıklamalarında bulunan Mimar Nihat Şen, su ihtiyacının kentsel çalışmalarıyla çözülebileceğini sözlerine ekliyor. Eski evlerin su tasarrufuna yönelik yapıldığını ve yeni binalarda da eski sistemin baz alınması gerektiğini söyleyen Şen, “Eski evlerin girişlerinde taşlık dediğimiz bölümde su sarnıçları bulunurdu. Çatıdan gelen yağmur suları bu sarnıçlarda biriktirilir ve buradan kullanım yapılırdı. Eski tarihi yapıları incelediğimizde yer altı şehir su sarnıçları da aynı mantıkla yapılmıştır. Yerebatan Sarnıcı, Binbirdirek Sarnıcı gibi. Bugün biz ne yapıyoruz? Yağmurla gelen suyu yollardan, derelerden denize akıtıyoruz. Parsel bazlı yapılacak olan binalarda bile belirli metrekarenin üzerinde olan çatı alanına ve çevreye sahip alanlara yağmur depolama alanları ve yenilenebilir enerji sistemleri zorunlu kılınmalıdır” diyor.