Türkiye’de konut sahipliği oranında gerileme sürüyor. Bu kapsamda, 2014 yılında yüzde 61.1 olan konut sahipliği oranı 6 senede 3.3 oranında azalarak 57.8 oldu. Bu süreçte, yaklaşık olarak 5 milyon 331 adet konut tamamlanarak arza sunulurken, kiracılık oranı da aynı süreçte 4.1 puan arttı ve 26.20'ye yükseldi. Üretimin yüksek olmasına karşın konut sahipliğindeki gerilemenin nedeni olarak düşen alım gücü sebebiyle konuta erişilememesi gösteriliyor.
Konut satışlarında yaşanan artış ise konutu alan kişilerin yeniden konut almasıyla açıklanırken, hanelerin yeniden konuta erişebilmesi için erişilebilir fiyata konut üretiminin gerekli olduğuna dikkat çekildi. Bunun içinde daha küçük metrekareli konutlardan, paylaşımlı ev gibi yeni konseptlerin hayata geçirilmesine ek olarak kredilerde 10 yıl olan ödeme sürelerinin 20-25 seenye yükseltilmesinin gerekli olduğu vurgulandı.
İstanbul Gayrimenkul Değerleme Kurucu ve Yönetici Ortaklarından Ahmet Büyükduman da, Türkiye’de kiracı grubunun yüzde 25-27 oranında olduğuna dikkat çekerek “Toplumda nüfus artış hızıyla birlikte hane sayısı artıyor. Bu arada konut sayısı da artıyor. 2014 yılında bu yana Türkiye’de diyelim ki 2 milyon yeni hane oluştu. Ama 4 milyondan fazla konut yapıldı. Ancak bu haneler neden daha fazla kiracılığa yöneldi diye bakıldığında şöyle nedenleri olabilir. Gelir dağılımındaki bozulmadan dolayı zaten konut sahibi olanlar daha çok konut sahibi olmaya başladı. Buda yeni oluşan ya da mevcutta kiracı olan hanelerin ev sahipliğine geçişlerini zorlaştırıp kiracı havuzuna ilaveler getirdi” açıklamasında buludu.
Bu durumda üst gelir grubunun kouta eriştiğinin altını çizen Büyükduman, “Bu grubun konutları kiraya verdiğini gösteriyor. Ayrıca konuta erişim gücü olsa bile toplumun bazı kesimleri konut sahibi olmak yerine kiracı kalmayı tercih ediyor olabilir. Gençler daha uzun süre bekar kalıyor, bekar kalınca daha uzun süre kirada kalıyor. Bu grubun da toplum içindeki payı genişliyor. Birde böyle bir sosyolojik gerçeklik var” şeklinde konuştu.
KONUT ÜRETİMİ 1 MİLYONUN ALTINDA OLMAMALI
Gelecek süreçte yeterli kadar yeni konut üretilememesi sebebiyle bir barınma riski oluşabileceğine vurgu yapan Büyükduman, "Barınma krizinin oluşmaması Türkiye’de en az 3 yıl boyunca konut üretimi 1 milyonun altına düşmemeli. Ayrıca maliyetler çok yüksek bu nedenle erişilebilir konut içinde küçük konut üretilmeli. Çünkü 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama fiyatı 1 milyon 400 bin TL iken, konutu küçülterek kullanılan arazi ve inşaat maliyetleri düşürülerek çok sayıda insana barınma sunulabilir" önerisini sunarak konuyla ilgili açıklamasını tamamlandı.
EVLERİ YATIRIMCILAR ALDI
Babacan Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Babacan, “Üretim adeti ve hane sayısına baktığımızda üretilen evler ya satılmadı, ya yatırımcı aldı, yada yabancıya gitti yada kentsel dönüşüm oldu” açıklamasında bulunarak, Türkiye ev sahipliği oranlarının yükseltilmesi için alım gücünün yükseltilmesinin gerekli olduğuna dikkat çekti. “Yurtdışında 20-25 yıla varan sürelerle mortgage kredileri veriliyor. Halihazırda Türkiye’de bu süreler 10 yıl. Sürelerin uzaması önemli olacak. Ayrıca KDV harcı ve tapu harçlarında ve yarı mamulde vergi indirimleri sağlanabilir. Böylece üretici uygun imkanlarla ürettiği zaman uygun fiyatlarla satabilir. Diğer türlü yüksek fiyata üretip yüksek fiyata satmak durumunda kalıyor” diye konuşan Babacan, yükselen ev fiyatları sebebiyle bankadan kullandırılan kredi miktarının artırılmasının önemli olduğuna dikkat çekti.
Babacan, “Türkiye’de konutta arz sıkıntısının yaşanmaması için 1.5 milyon adet konut üretilmeli. Bu üretim için alım gücünün yükseltilmesi daha önemli. Bunun içinde enflasyonun böyle yüksek olduğu bir dönemde faizin oranlarının düşürülmesinden ziyade verilen kredi miktarının artırılması ve uzun vadeler daha önemli. Yıl 2028 olduğunda 5.5 milyon konut yerine 1.5 milyon konutun üretildiğini konuşacağız. Buda alıcının konuta erişmesi açısından olumsuz bir süreç. Bu açıdan TOKİ özellikle alt gelir grubuna yönelik daha fazla konut üretebilir. Çünkü bizim gibi üreticilerin yüksek fiyata satmasının en büyük nedeni arsa fiyatları. Oysa kamu arsaya bir bedel ödemediği için alt gelir gurubuna üretim yapma imkanı var. Bu konuda konsantrasyonunu artırabilir" ifadelerini kullandı.
PAHALI ÜRETİM KRİZE NEDEN OLUYOR
Satılık konut krizinin üretimin pahalı olması sebebiyle yaşandığının altını çizen EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Çünkü kimse ürettiği ile yerine koyamıyor. 25 milyon TL ile projeyi bitiririm diye yola çıkan biri 40 milyona bitirebiliyor. Dolayısıyla 15 milyon cebinden vermek zorunda kalanlar oluyor. Önünü göremediği bir ortamda inşaat sektörünün büyümesi hiçte kolay değil. Dolayısıyla sermayesi olan inşaat yapacak buda daha az stoğun piyasaya gireceğini gösteriyor” açıklamasında bulundu.
Orta ve uzun vadeli plan çerçevesinde onut üretimi ve sanayinin Anadolu’ya kaydırılmasıyla sorunun çözülebileceğine vurgu yapan Yazıcı, ancak bu şekilde daha düşük maliyetlerle konut sahibi olunabileceğini dile getirdi. Yazıcı, Çünkü konuttan ziyade erişilebilir seviyede konutun üretilmesi önemli. Erişilebilir fiyata dolayısıyla acil bir şekilde piyasaya 200 bin ila 400 bin konut sunulmalı. Bunun için eskiden olduğu gibi Emlak Bankası gibi bir oluşum bölgeyi alıp ıslah edip, imara açacak şekilde bir yapıya ihtiyaç var" şeklinde konuştu.
HANE HALKI GELİRİ YÜKSELTİLMELİ
Dünya'dan Leyla İlhan'ın haberine göre; yalnızca konut üetimiyle değil konutta finansmana erişim ve hane halkı gelirini yükseltimesi gibi diğer unsurlarla da konut sahipliği oranının artırılmasının önem arz ettiğini aktaran TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, “Üretim tarafında tabii ki erişilebilir konut üretiminin artması önemli. Bu açıdan baktığımızda uygun fiyatlı konut üretiminde ilk olarak arsa üretimi akla geliyor. Bu tarz proje geliştirmeleri için arsa temini önemli bir aşama olacaktır. Diğer taraftan ise konutta finansmana erişim tarafının önemli bir araç olduğu bugüne kadar açıklanan rakamlarla ortaya çıkmakta" diye konuştu ve hane halkı geliri yükselmedikçe konuta ayrılacak bütçenin gün geçtikçe düşeceğini ifade etti. Maya, “Bu nedenle de erişilebilir konut üretemiyor iseniz farklı modeller devreye girebiliyor. Paylaşımlı ofisten sonra paylaşımlı ev gibi yeni konseptler buna örnek gösterilebilir” diye konuştu.