Son senelerde 1.5 milyon adedi bulan konut satışlarına karşın Türkiye genelinde konut sahipliği yükselmiyor tam tersine düşüyor.
Abdurrahman Yıldırım, konut sahipliğinin düşmesiyle ilgili olarak "Satılan konutları ya konutu olanlar ya da yabancılar alıyor ki, konut sahipli düşüyor" değerlendirmesinde bulundu ve konut sahipliğinin düşüşünde kırsaldan kente göçün belli bir etkisinin olabileceğini dile getirdi. TÜİK tarafından açıklanan resmi takamlara göre; konut sahipliği oranı 2021'de biraz daha gerileyerek yüzde 57.5 seviyesine düştüğünün altını çizerek, 7 senedir gerileyerek 3.5 puan azaldığını ifade etti.
Düşüşe geçen konut sahipliğine paralel olarak kirada oturanların sayısının arttığına vurgu yapan Yıldırım, "Bu da 2021 yılında yüzde 26.8’e çıktı. Konut sahipliği uzun vadeli yüzde 60 düzeyindeki ortalamalarından 2.5 puan azalırken, kirada oturanların payı yaklaşık 4 puan arttı" şeklinde konuştu.
GAYRİMENKUL PARANIN SIĞINAĞI OLDU
Enflasyon aynı zamanda inşa maliyetinin de yukarı yönlü hareket etmesini sağlıyor. "Mart ayı itibariyle inşaat maliyetleri yıllık yüzde 102 düzeyine çıktı. İlk defa böyle bir durum yaşanıyor. Arsa her zaman en yüksek maliyet kalemi. Türkiye şartlarında ucuz arsa diye bir şey yok" değerlendirmesinde bulunan Yıldırım, bunlara ek olarak mevduata parasını koyanların enflasyon karşısındaki gerçek zararının son 1 senede yüzde 30'a ulaştığına dikkat çekti.
Negatif faizden kaçışın en büyük adresinin gayrimenkul olduğunu dile getiren Yıldırım, "Nitekim hem konut hem de konut dışı arsa, arazi ve işyeri gibi gayrimenkul satışları tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı. Bu durum negatif faizlerin konut ve gayrimenkul piyasasına etkisinin bir yüzü" dedi.
FİYAT YÜKSELİŞİNDE MADALYONUN DİĞER YÜZÜ
Abdurrahman Yıldırım, "negatif faizin konut fiyatlarını sıçratmasında madalyonun bir yüzü daha var. Konut fiyatları her ay yüzde 10 ve üzerinde artarken, benzer bir değerlenme veya kazanç başka nerede var?" şeklinde konuştu ve satıcıların evi sattıktan sonra paralarını enflasyon karşısında erimeden, güvenli şekilde koruyacağı bir alan olmadığının altını çizdi.
"Konut alıcılarının alma nedenlerinden biri oturma amaçlıysa diğeri değer artışından kazanç sağlama yani yatırım amaçlıdır. Yatırım veya kazanç amacı pekala satıcıda da var. Konutu satıp negatif faize mahkûm olmayı kimse istemez" açıklamasında bulunan Yıldırım, yüksek negatif faizlerin konutta ikinci el satış iştahını kestiğini vurguladı.
YABANCIYA SATIŞ FİYATLARI ARTIRIYOR MU?
Abdurrahman Yıldırım, yazısını şu sözlerle tamamladı:
" Eğer fiyat artışları önlenmek isteniyorsa kısa vadede çözüm yabancıya konut satışının durdurulmasıdır. Aynen gıda ürünlerinde veya bazı emtiada yapıldığı gibi, ‘bana gerekli olanı başkasına satmam’ ilkesinden hareket edilebilir.
➔ Kaldı ki konut dış ticarete konu edilen bir mal değildir, ithal edilemez. İthal edilemeyen bir malı niye ihracata konu ediyoruz ki? Kendi insanımızın barınması için gerekli olan konutları niye yabancılara satıyoruz?
➔ Sonuçta nüfus artışı, iç ve dış göçlerle zaten talebi yükselen, buna karşılık arzı sınırlı bir üründen bahsediyoruz."