Geçen hafta açıklanan gelişmiş ülke merkez bankaları kararları ile küresel anlamda yeni bir parasal genişleme dönemine girildi. Her ne kadar bir faiz indirimi gelmese de bu yönde yapılan güçlü açıklamalar küresel piyasaların yönü konusunda etkili oldu.
ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) geçen hafta politika faizleriyle ilgili kararlarını açıkladı. Fed ve ECB faiz indirimine dair önemli açıklamalarda bulunurken, BoJ uygulamada olan genişleyici para politikasına devam etme kararı aldı.
Analistler, küresel büyümenin yavaşladığı, risk iştahının azaldığı, jeopolitik risklerin arttığı bu dönemde gelişmiş ülke merkez bankalarının aldığı kararların gelişmekte olan ülkeler açısından pozitif olacağını tahmin ediyor.
Faiz indirimleri ve varlık alımlarıyla birlikte fonlama maliyetlerinin aşağı gelmesi beklenirken, bu durum gelişmekte olan ülke ekonomilerine daha düşük faiz ödemesi, fonlara daha hızlı ulaşma fırsatı sunarken, doğrudan yabancı yatırımların artabileceği sinyalini de veriyor.
Analistler, Fed'in son açıklamalarıyla birlikte yıl sonuna kadar üç faiz indirimine gitmesini beklerken, dördüncü faiz indiriminin masada bulunduğunu belirtiyor.
ABD Tahvil Faizleri Yüzde 2’nin Altına Geriledi
Fed ve ECB'nin yaptığı açıklamalar sonrası gelişmiş ülke tahvil getirileri tarihi düşük seviyeleri test ederken, ABD 10 yıllık tahvil faizleri %1,97 ile 9 Kasım 2016'dan bu yana en düşük seviyesine indi.
Haziran başında 25 baz puan olan ABD 10 yıllık tahvil getirisi ile 3 aylık tahvil getirisi arasındaki fark, Fed açıklamaları sonrası 8 baz puana kadar geriledi.
Analistler, tahvil getirilerindeki bu düşüşün ve 10 yıllık ile 3 aylık tahvil getirileri arasındaki makasın daralmasının Fed'in güvercin açıklamalarıyla doğrudan ilgili olduğunu belirtiyor. ECB'nin de gerektiği takdirde varlık alım programına tekrar başlayabileceğini ifade etmesi sonrası Almanya 10 yıllık devlet tahvili faizleri %eksi 0,3 seviyelerini gördü. Negatif getirili borçlanma araçları 12 trilyon doları aştı.
Azalan risk iştahıyla birlikte tahvillere olan talep artarken, negatif getirili borçlanma araçlarında yeni rekorlar da kırılmış oldu.
Analistler, 2016'da tarihi zirvesini gören negatif getirili borçlanma araçları piyasa değerinin haziranda 12 trilyon doların üzerine çıktığını ve rekor tazelediğini dile getiriyor. İlgili varlıkların piyasa değeri 2018'de 6 trilyon dolar seviyesindeydi.
ECB bankaların ellerindeki parayı ekonomiye aktarmalarını istediği için bankalarda tutulan rezervler için yüzde 0,4 vergi alıyor. Dolayısıyla bankalar bu ödeme zorunluluğundan kurtulmak için risk seviyesi düşük diğer enstrümanlara yöneliyor.
Almanya'nın 10 yıllık tahvil faizinin %eksi 0,3 seviyesine gelmesinin sebeplerinden biri finansal kuruluşların bu masraflardan kurtulmak için uzun dönemli tahvillere olan talebinden ileri geliyor.
ECB'nin son toplantıda altına çizdiği varlık alımlarına devam edebileceği vurgusunun, tahvil getirileri ve ekonomi üzerinde önemli etkilere sahip olması bekleniyor. Böylece negatif bölgede olan getiri seviyelerinin daha düşük seviyelere gelmesi halinde, yatırımcıların başka yatırım araçlarına yönlenmesi bekleniyor.
Türkiye Yabancı Yatırımda Önemli Bir Durak
Parasal genişlemenin yaşandığı dönemde Türkiye'ye gelen DYY miktarında da önemli artış görüldü. Türkiye, kendi iç ve dış dinamiklerinin büyüme için oldukça pozitif seyrettiği 2005 - 2007 döneminde rekor seviyede doğrudan yabancı yatırım çekti. 2008 krizi sonrası bu rakam yarı yarıya düşse de kriz sonrasında gözle görülür bir artış yaşandı.
Türkiye ekonomisinin 2008'de 19 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırım tutarı, 2009'da 8,5 milyar dolara inerken, 2011 yılında 16 milyar dolar seviyesine çıktı. Doğrudan yabancı yatırımların menşei incelendiğinde Türkiye'nin çektiği DYY'nin ortalama %60'ından fazlası Avrupa Birliği ülkelerinden geldi.
Analistler, Avrupa'da yaşanacak bir parasal genişleme durumunda Türkiye'nin yatırımcıların önemli duraklarından biri olacağını belirtiyor.
Kredi Muslukları Açılacak
Yurtiçi piyasada kriz ve piyasalardaki belirsizlik ile birlikte bankaların kredi kullandırım iştahı düşmüştü. Merkez Bankalarının faiz indirimi ile piyasanın tekrar hareketlenmesi ve TCMB’nin de olası faiz indirimi ile bankaların likiditeye ulaşım maliyetlerinin azalmaya başlaması tahmin ediliyor.
2018 yaz aylarından itibaren kura bağlı olarak hızla yükselen konut kredisi faiz oranlarının gelişmeler ışığında düşmesi bekleniyor. Yaklaşık üç haftadır konut kredisi faiz oranlarında yaşanan düşüşün enflasyonun azalması ile hızlanması bekleniyor.
Kaynak: KrediPazarı