19 Aralık 2018 tarihinde “Yapıda Arayüz: Cephe” konferansı ile başlayan seride, cephe, mimari tasarım sürecinden uygulama tekniklerine, farklı coğrafyalardaki mimari çözümlerden teknolojik olanaklara kadar tüm yönleri ile uzmanlar tarafından inceleniyor.
Serinin ikinci etkinliği, 27 Mart 2019 tarihinde “AURA Focus: Mimarlar Cephede” başlığı etrafında gerçekleşti. Cem İlhan, Melike Altınışık ve Durmuş Dilekçi’nin konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü AURA-İstanbul’un kurucularından Kurtul Erkmen üstlendi. Mimarlar, cephe üzerine düşüncelerini, yaklaşımlarını; kendi yapıları üzerinden ele aldı.
Cem İlhan, “Cephedeki Mimarlığın Üç Sorusu” ile başlayan konuşmasında:
“- Cephe ne zaman tasarlanır?
En baştan düşünülen bir tasarım problemi midir, yoksa sürecin içinde ortaya çıkan, kendini yavaş yavaş kuran, olgunlaşan bir unsur mudur?
- Cephe neyi vaat eder?
Cephe yapının içinde kurgulanan bir yaşantıya ait bir vaat midir? En baştan düşünülen bir tasarım problemi midir?
- Cephe bir temsiliyet sorunu mudur?
Gücü mü? Adaleti mi? Geçmişe özlemi mi? Çevreye duyarlılığı mı? Özgürlüğü mü? soruları üzerinden bir rota izledi.
Vehbi Koç Gölcük Kültür ve Yaşam Merkezi, FORD Otosan ArGe Merkezi, Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezi ve BASF Teknopark İstanbul İnovasyon Merkezi yapılarını, tanımladığı sorular üzerinden ele aldı.
Melike Altınışık, cepheye “Ara Diyalog Mekanı” olarak yaklaştı ve cephenin gelişiminde tarihsel bağlama değinerek konuşmasına başladı. Modernizm ve öncesinde, mimarlarının imgesel yansımalarının sonuç ürünü olarak ortaya çıkan cephe tasarımları hakim iken, günümüzde çevresel verileri içinde barındıran, kullanıcı odaklı, sürdürülebilir ve mimarların daha çok tasarım verilerini organize edici rol üstlendikleri bir tasarım sisteminin cephe tasarımlarında ön plana çıktığını vurguladı.
Günümüz cephe anlayışı ve teknolojilerine İstanbul’da yapımı devam eden fütüristik yapıdaki 369 metrelik ‘İstanbul TV ve Radyo Kulesi’ projesi üzerinden ele alarak konuşmasını sonlandırdı.
Durmuş Dilekçi ise yapıların yakın çevreyle kurduğu ilişki bağlamında mimarları, iç mekan fonksiyon şemalarında olduğu kadar, derisi üzerinde de çalışmaya yönlendirdiğini belirterek konuşmasına başladı. Bu derinin kendi mekanını oluşturan, bir strüktürü olan, bazen de içteki mekanlara ve oluşumlara hiç dokunmayan sadece kendinden bahseden bir katman olabildiğine değindi. Yapıyı kullananın dışarıya bakan gözüyle, kentten yapıyı gözleyen arasında önemli bir geçiş noktası oluşturduğunu vurguladı.
Buyaka AVM, Hills Hotel & Rezidans, Selenium ve Bahriye Üçok Anaokulu yapıları üzerinden örneklerle konuşmasını sonlandırdı.
Herkesin katılımına açık ve ücretsiz olan etkinliğe, sektör temsilcisi mimarlar, cephe danışmanları, yapı sektörü profesyonelleri, akademisyenler ve öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.