Köy ve mezralar ile birlikte kırsal alanlarının bütününü doğrudan etkileyen yönetmelik değişikliğinin, içeriği itibariyle gelecekte geri dönülemez sorunların oluşmasına neden olacaktır diyen Şehir Plancıları Odası konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı.
KENTLERDEN KÖYLERE YÖNELEN KONUT BASKISI ARTACAK
• Yönetmelik değişikliği öncesinde var olan "köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar"la ilgili tüm ibarelerin yönetmelik genelindeki muhtelif maddelerden kaldırıldığı görülmektedir. Önceki yönetmeliğin genelini düzenleyen ve köy halkı için önemli avantajlar sağlayan; yerleşik alan ve civarı tespitleri, yapı yapma ve izinlendirme gibi önemli düzenlemelerde "köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar" ile ilgili ibarelerin kaldırılması, günümüzde kentlerden köylere yönelen konut baskısını artıracaktır. Bununla birlikte bu düzenleme kırsal yerleşmelerin demografik ve sosyal niteliklerini önemli ölçüde değiştirecek, büyük oranda tarımsal üretimden uzaklaşmış olan kırsal yerleşmeleri büyükşehirlerin ikinci konut alanlarına dönüştürebilecektir.
KIRSAL ARAZİLER TAHRİP EDİLECEK
• Yönetmeliğin 4. maddesinde köy yerleşik alanı civarı sınırları için tespit edilebilecek azami mesafenin 100 metreden 300 metreye çıkarıldığı görülmektedir. 300 metrelik mesafe ile belirlenecek alanın, köy yerleşik (meskun) alanların etrafında çok geniş ilave yerleşme alanları yaratacağı açıktır. Günümüzde kırsal yerleşmelerde nüfus önemli ölçüde azalmıştır ve nüfus gelişimi bulunmamaktadır. Bu bakımdan halen kırsal yerleşmelerde, köy halkının yerleşme alanı ihtiyacı önemli ölçüde bulunmamaktadır. Söz konusu düzenleme ile ilave edilmesi öngörülen yerleşme alanları halen büyük oranda tarımsal üretim amaçlı kullanılmaktadır. Bu düzenleme tarım arazilerinin korunması ve kullanılması bakımından önemli sakıncalar yaratmakla birlikte kentsel alanlardan köylere yönelik ikinci konut baskısını artıracak ve kırsal arazilerin tahrip edilmesine neden olacaktır.
YASA DIŞI YAPILAŞMA ARTAR
• Yönetmeliğin 43. maddesi ile dağınık yerleşimlerin olduğu yerlerde, arası en çok 200 metre olan 2 ve daha fazla binayı içerecek şekilde "Dağınık Yerleşik Alan" belirlenme imkânı sağlandığı, bu alanlarda da köy yerleşik alanı kuralları geçerli hale getirildiği görülmektedir. Bu maddede bahsedilen dağınık yerleşmelerin bir köy niteliği olmadığı, ülkemizdeki coğrafi koşullar dikkate alındığında 2 veya daha fazla binayı içerecek çok fazla yapı ve küçük yapı grubunun bu kapsam altına girebileceği, bu alanlarda yerleşik alan kurallarının geçerli hale getirilmesi ile çoğunlukla tarımsal üretim için kullanılan alanların tahrip olabileceği açıktır. Söz konusu düzenleme, kentlerden kırsal alanlara yönelen ikinci konut baskısı ile yasa dışı yapılaşmayı artıracaktır.
KIRSAL ALANLAR BÜYÜKŞEHİRLERİN İKİNCİ KONUT ALANI OLACAK
• Yönetmeliğin 50. maddesinde köy yerleşik alanları ve kırsal yerleşik alanlarda, bir parsel üzerinde birden fazla bağımsız birim yapılması ve yine bir parsel üzerinde üç adet yapı yapılabilmesine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Ülkemizde bazı kırsal yerleşmelerde aynı parsel üzerinde birden fazla bağımsız birim yapılması ihtiyaç olarak görülmektedir. Ancak bu yönetmelik ile alansal kapsamları çok genişletilen köy yerleşik alanları ve civarı sınırları içinde yer alacak bir parselde 3 adet yapı yapılması, bir parselde aynı yapıda birden fazla bağımsız birimin tesis edilmesi, köylerin kırsal yerleşme karakteristiklerini ortadan kaldıracak ve bu kırsal yerleşmeleri büyükşehirlerin ikinci konut alanlarına dönüştürecektir.
Tüm bu sebeplerle, kırsal yerleşimlerimizi yapılaşmaya açmayı hedefleyen ilgili Yönetmelik değişikliklerinin iptali için yargı yoluna başvuracağımızı, yaşam alanlarımızı koruma mücadelesine kararlılıkla devam edeceğimizi bilgilerinize sunarız.