Türkiye-Rusya ilişkilerinde "24 Kasım 2015" tarihini kimse unutmayacak. Zira bu tarihte Suriye'nin kuzeyine hava saldırıları düzenleyen bir Rus uçağı, tüm uyarılara rağmen Türk hava sahasını ihlal ettiği için düşürülünce iki ülke arasında büyük bir kriz çıktı. "Uçak krizi" olarak adlandırılan bu olayla iki ülke ilişkileri siyasi ve ekonomik olarak adeta dondu. Aradan geçen yaklaşık bir yıllık süreçte Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler hala tam olarak düzelebilmiş değil. Ancak iki ülkenin siyasi ve ekonomik aktörleri ilişkilerin normalleşmesi için yoğun çaba sarf ediyor. Nitekim TürkiyeRusya ilişkilerinde geçen hafta önemli adımlar atıldı.
"NORMALLEŞMEYE DEVAM"
Geçen hafta İstanbul'da gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresi'ne bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılması iki ülke ilişkilerinin düzelmesi açısından yeni bir mihenk taşı oldu. Erdoğan ile Putin'in baş başa görüşmesi de iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde dev bir adım oldu. İki lider görüşmede alman kararları bizzat kendileri açıkladılar. İkili görüşmenin ardından ilk sözü alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye ile Rusya arasındaki normalleşme sürecinin aynen devam edeceğine inancım tamdır. Bölgedeki mevcut görüşmeler çok hassas bir konu.
Suriye konusunu etraflıca ele alma imkanımız oldu. Bu konuda ne gibi işbirliği yapabiliriz, bunların değerlendirmesini yaptık. Türk Akımı konusunun da değerlendirmesini yaptık. Sürecin hızlandırılması konusuna atılan imza ile noktayı koyduk" diyerek atılan adımları özetledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise görüşmenin somut çıktılarını şu sözlerle açıkladı: "Bugün Rusya hükümeti bir karar aldı. Türkiye'den ihracatta bazı kalemlerdeki kısıtlamaları kaldırma kararı aldık. Türkiye'den narenciye ve yaş meyve sebze gibi bazı tarım ürünlerinin ihracatındaki kısıtlamaları kaldıracağız. Türkiye'ye verilen doğalgazın fiyatında indirim konusunda mutabık kaldık."
"MUTABAKAT UYGULANSIN"
Bu somut gelişmelerin yanı sıra enerjiden hazır giyime, yaş meyve sebzeden turizme tüm sektör temsilcilerinin gözü, kulağı Erdoğan-Putin görüşmesi ve sonrasında heyetler arası yapılacak görüş melerden gelecek haberlerdeydi. Bunun nedeni ise halen iki ülke siyasi ve ekonomik ilişkilerinin tam olarak normalleşmesi için yapılması beklenen detay çalışmalar.
Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 9 Ağustos 2016 Sah günü St. Petersburg'ta düzenlenen Türkiye-Rusya Zirvesi'nde 12 maddelik mutabakat imzalamışlardı. İki ülke arasındaki sorunların çözümü için önemli yol haritası olarak kabul edilen mutabakatın hayata geçirilmesi tüm iş aleminin beklentisi. Ancak mutabakatta vizesiz uygulamaya geçilmesinden ticaretteki kısıtlamaların tamamen kaldırılmasına kadar hayata geçirilemeyen birçok konu var. Bu nedenle normalleşme başlasa bile ekonomik kayıpların telafi edilmesinin zaman alacağı görünüyor. Para Dergisi olarak Rusya ile ekonomik ilişkilerde son aylarda ne kadar mesafe alınıp alınamadığını araştırdık.
DIŞ TİCARETİMİZ DURDU
Turizmden deriye, enerjiden yaş meyve sebzeye birçok sektörün temsilcisi yaraların sarılmaya başlandığını belirtiyorlar ama kayıpların ancak 2017 ve sonrasında telafi edilebileceğini düşünüyorlar.
Hatırlanacağı üzere Rusya ekonomisinde yaşanan daralma nedeniyle Türkiye'nin Rusya'ya ihracatı 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 39.6 azalarak 3 milyar 591 milyon dolara gerilemişti.
Ancak uçak krizi ile birlikte komşu ülkeye olan ihracatımız adeta çakılmış, geçen yılın Ocak-Eylül döneminde Rusya Federasyonu'na 2 milyar 761 milyon 416 bin dolar ihracat yapan Türkiye bu yılın aynı döneminde yüzde 57.77 kayıpla 1 milyar 166 milyon 253 bin dolar ihracat gerçekleştirebilmişti. Kriz öncesinde Türkiye'nin ikinci büyük ihracat pazarı olan Rusya, 20'inci sıraya gerilemişti. Aynı oranda ithalatta da kayıplar söz konusu... En çok doğalgaz aldığımız ülke olan Rusya, ithalatımızda üçüncü sıradaki konumunu korusa da TÜİK verilerine göre bu yılın Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre ithalat yüzde 71.2 azalarak 10 milyar 259 milyon 628 bin dolara geriledi.
Ömer Cihat VARDAN / DEİK Başkanı
"Vize serbestisi geri gelmeli"
Türkiye ve Rusya'nın Avrasya coğrafyasındaki iki büyük aktör olarak her alanda birlikte rol alacağı ortada. Önümüzdeki dönemde iki ülke arasındaki ilişkilerde birçok gelişme bekliyoruz.
Rusya ile bölgesel işbirliği, enerji, ulaştırma, tarım ve hayvancılık, sanayi, inşaat müteahhitlik, bilim ve eğitim gibi birçok alanda işbirliği konularını ele alıyoruz. Tüm bu çalışmaların hızla yürümesi için Rusya tarafından tek taraflı olarak askıya alınan vize serbestisinin geri gelmesini umuyoruz. Türkiye bu dönemde soğukkanlı bir diplomasi yürüttü. Türk ,"/C Akımı Projesi'nin imzalanmış olması, 15 Temmuz sonrası tüm dünyaya Türkiye'nin rr yatırım ve ticari ortak olarak cazibesini her daim koruduğu mesajını vermesi açısından büyük önem taşıyor. Geçen hafta yapılan Enerji Zirvesi'nde oldukça önemli çıktılar elde edildi. Her zaman söylediğimiz gibi, Türkiye ve Rusya bu bölgede sadece ikili ilişkiler bazında değil, bölge istikrarı ve ilişkiler bazında da çok önemli iki aktör.
"YÜZDE 20 İYİLEŞME VAR"
Ağustos ayında başlayan normalleşmenin etkileri net olarak rakamlara yansımış değil. Rusya ile ticarette eski ivmenin kazanılmasını özellikle Laleli piyasası dört gözle bekliyor. Rusya hazır giyimden ev tekstiline deriden ayakkabıya birçok ürünü Laleli piyasasından resmi ticaret ya da yolcu beraberindeki bavul ticareti yoluyla tedarik G»vasettın ediyor. Laleli işlerin en iyi olduğu dönemlerde Rusya'ya yılda 7 milyar dolarlık resmi ihracat yapıyordu. Bu rakam bavul ticaretiyle birlikte 10 milyar dolara kadar çıkıyordu. Ancak uçak krizi ile birlikte Laleli piyasasındaki kayıp yüzde 60'lara ulaştı.
Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği (LAS1AD) Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, ağustos ayında gerçekleşen liderler zirvesinden sonra Rusya'ya ihracatta yüzde 20 oranında iyileşme olduğunu söylüyor. "Her geçen gün işler düzeli yor" diyen Eyyüpkoca, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: "Rusya ile normalleşme sağlandı, işlerimizde yüzde 20 artış var. Aslında daha yüksek oranlı iyileşme olabilir ancak Rusya ekonomisinde sıkıntılar var. Rusya ekonomisi düzelirse işlerimiz artar.
Laleli piyasası 55 ülkeye ihracat yapıyor. Ancak ihracatımızın yüzde 35'i Rusya'ya. Rusya'daki kayıplara, Ukrayna'daki ve komşu ülkelerdeki kayıplar da eklenince sıkıntı büyüyor."
Ali KAVAK / Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı
"Yasağın yüzde 40'ı kalktı"
Rusya'ya en iyi zamanlarda yıllık 1.1 milyar dolarlık yaş meyve sebze satıyorduk. Uçak krizinden sonra kısıtlamalar ve kotalar nedeniyle ihracatımız yüzde 80'e varan oranda düştü. Bu yılın ilk dokuz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre Rusya'ya yaş meyve ve sebze ihracatımız yüzde 79.83 düşerek 109 milyon 899 bin dolar oldu. Krizde ilk yasaklanan yaş meyve sebze oldu. Ağustos ayında başlayan normalleşme ile birlikte yasaklamaların kaldırılacağı açıklanmıştı ama resmi olarak yasak geçen hafta kalktı. Bu hafta ihracatın resmen başlamasını bekliyoruz. Narenciye ürünleri ile birlikte erik, şeftali, nektarin ve kayısıda ihracat yasağı kaldırıldı. Narenciye ihracatı için zamanlama çok iyi oldu. Ancak şeftali ve nektarinde geç kalındı. Bu işin yüzde 40'ı demek. Şimdi domates, biber, salatalık, kabak gibi sera ürünlerinde ve üzümde yasağın kalkmasını talep ediyoruz. Rusya bizim için çok önemli. Yaş meyve sebzede birinci pazarımız. Zaten Rusya'nın birinci tedarikçisiyiz.
"OLUMLU ETKİLER HENÜZ SINIRLI"
Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi ve ticaretin eski ivmesini kazanması tekstil ve hazır giyim sektörü için son derece önemli. En iyi zamanlarında Rusya'ya 1.1 milyar dolar ihracat yapan sektördeki kısıtlamalar aşıldı ama eski rakamlara ulaşmak zaman alacağa benziyor. Zira uçak krizinden sonra ihracat yüzde 80'ler seviyesinde azalmıştı. Bu yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre hazır giyim ve konfeksiyon ihracatımız Rusya'ya yüzde 47 azalarak 89 milyon 271 milyon dolara geriledi. Tekstil ve hammaddelerindeki ihracat kaybı daha da büyük. Ocak-Eylül arasında 2015 yılının aynı dönemine göre Türkiye'nin nutkav Rusya'ya tekstil ve hammaddeleri ihracatı yüzde 89 düşerek 41 milyon 863 bin dolar olarak gerçekleşti. Sektör temsilcileri iki ülke arasındaki normalleşmenin olumlu etkilerini henüz göremediklerini belirtiyorlar.
Bunun en önemli nedeni ise petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte Rusya'da hane halkı gelirlerinin düşmesi, bunun da tüketicinin alım gücünü olumsuz etkilemesi.
"LÜKSTEN KAÇIŞ BAŞLADI"
Rusya Federasyonu'na uzun yıllardır lüks segmentte hazır giyim ürünleri satan Balizza'nın Yönetim Kurulu Başkanı Rutkay Çakırkaya, yaşanan sıkıntılardan en çok lüks segmentin etkilendiğini söylüyor. "Lüks segmentteki kayıp halen yüzde 60'lar civarında" diyen Çakırkaya, petrol gelirlerinin de artmasıyla gelecek kış sezonundan itibaren daha iyi performans beklediklerini söylüyor. Çakırkaya şu değerlendirmelerde bulunuyor: "Rusya'da büyük bir kriz var. Petrol fiyatlarının düşmesiyle birlikte Rusların gelirleri çok azaldı. Ancak geleceğe yönelik petrol fiyatlarının yükseleceği beklentisi var. Bu da demektir ki piyasaya biraz daha fazla para girecek. Biz de bunun tüketici nezdinde olumlu etkilerini görebileceğiz. Önümüzdeki yaz sezonunda lüks giyim pazarında biraz açılma bekliyoruz ama gelecek kış sezonu beklentilerimiz daha da iyi. Lüks segmentteki müşterinin ucuz segmente yöneldiklerini görüyoruz."
GÜVENLİK GEREKÇESİ
Her sezon olduğu gibi Balizza geçen mayıs ayında da Rusya'daki ağırlıklı müşterilerini Antalya'da lüks bir otelde bir hafta ağırlayıp koleksiyonunu tanıtmış ve sipariş almış. Ancak davet ettiği müşterilerin bir kısmı gelmemiş ve terör nedeniyle oluşan güvenlik sorununu gerekçe göstermişler. Çakırkaya, "Suriye konusu çözülür, politik ilişkiler pozitife dönerse işler biraz daha hareketlenir. Ancak turizm tam anlamıyla artışa geçerse işler düzelir. Para turizme bağlı. Turizmin de düzelmesi için güvenlik konusu çok önemli. Hükümetimiz bu konuyu ivedilikle çözerse, yabancılar ülkemize daha rahat gelir" diye konuşuyor.
Osman Ayık/TÜROFED Başkanı
"Müzakereler devam etmeli"
Türkiye geçen yıl 3.5 milyon Rus turist ağırlamıştı.
Uçak krizinden sonra Rusya'nın koyduğu yasaklar nedeniyle turizmde kayıp yüzde 80'leri buldu. Antalya'yı tercih eden Rus turistlerin sayısı bu yılın ilk yedi ayında 300 binlere kadar düştü. Ağustos ayında Rusya ile imzalanan mutabakat neticesinde charter seferleri yeniden başladı. Atılan adımları olumlu buluyoruz ama bütün bir yılın kayıplarının telafi edilmesi zaman alacak. Yine de geleceğe yönelik umutluyuz. Öte yandan maalesef vizeler kalkmadı. İşadamlarına yönelik vizelerin kalkması yönünde Rusya müzakereleri başlatmayı kabul etti ama vize rejiminde eskiye dönülmesi zor görünüyor. Bunun dışında turizm sektörünü etkileyecek birçok uygulamanın çözülmesi gerekiyor.
Örneğin Rusya'daki seyahat acentelerinde Türk uyruklu personel çalıştırılmasına izin verilmiyor. Oysa bu işin doğası gereği olması gerekiyor. Bizim dileğimiz iletişim kanalları açık kalıp müzakerelerin devam ettirilmesi. En azından 2017'de daha sağlıklı işleyen bir yapı kurulacağı ümidindeyiz.
"TİCARETTE ARTIŞ VAR"
Rusya ile yaşanan sorunların aşılmaya başlaması deri ve deri mamulleri sektöründe de geleceğe dair umutları artırmış durumda. Henüz rakamlarda olumlu bir gelişme görülmüyor ama sektör temsilcileri iyimser. Uçak krizinden en çok darbe alan sektörlerden biri olan deri ve deri mamullerinin Rusya'ya ihracatı bu yılın Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 61.19 azalarak 69 milyon 237 bin dolar olmuştu.
İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Burak Çelet, "Sektörümüzün Rusya'ya olan ticaretinde düzelme var. Ancak eski seviyelerine gelmesi zaman alacak. Kış siparişleri alındı. Sektör gelecek kışı programlamaya başladı" diyor. Çelet, Rusya'ya gidiş gelişlerde rahatlık yaşanmasının ve Rus turistlerin Türkiye'ye gelebiliyor olmasının sektörün işlerine olumlu katkı sağladığını da sözlerine ekliyor. Ayakkabı sektörü de Rusya ile altın çağını yaşadığı 2013 yılına dönmeyi istiyor. 2013 yılında Rusya'ya 129 milyon dolarlık ihracat yapan sektör, ülkedeki ekonomik daralma nedeniyle 2015'te ancak 70 milyon dolar ihracat yapabilmişti. Uçak krizinin ardından ise yüzde 50'ye yakın kayıp yaşamıştı.
RUSYA'DAN VAZGEÇMİYORLAR
Türk perakende sektörü için de Rusya vazgeçilmez bir pazar. Bu pazardaki sıkıntıların aşılması sektör temsilcilerini de gelecek yatırımları adına teşvik ediyor. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) verilerine göre 40 Türk markası 700 civarında mağaza ile Rusya'da faaliyet gösteriyor. Bu markalardan biri olan Koton'un halen sekizi Moskova'da olmak üzere Rusya Federasyo- vıtmaz nu'nda 34 mağazası bulunuyor. Koton kritik süreçte de Rusya planlarından vazgeçmedi ve yatırımlarını sürdürüyor.
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, 2016 yılı sonuna kadar üç ayrı şehirde açılacak beş yeni mağaza ile toplamda 21 şehirde 39 mağazaya ulaşacaklarını, 2020 yılında ise mağaza sayısını 100'e yükseltmeyi hedeflediklerini söylüyor. Koton'un toplam satışının yüzde 8'ini Rusya'da gerçekleştiıdiğiniO belirten Yılmaz, değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor: "Rusya Koton'un yatırım alanları içinde çok değerli ve stratejik bir öneme sahip. İki ülke araf sında yaşanan olumsuz süreçte dahi yol haritamızı uygulamaya devam ettik, büyüme adımlarını hiç durdurmadan sürdürdük. Koton olarak Rusya'ya inanıyoruz. Büyüyen bir pazar olduğunu biliyor, 143 milyon nüfusu ile perakende pazarı için değerli fırsatlar sunduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle yatırımlarımıza devam ediyoruz."
"YATIRIMLARA DEVAM"
Rusya'daki en büyük dört Türk yatırımcıdan biri olan Hayat Holding de yatırımlarını sürdürüyor. Holding şirketlerinden Kastamonu Entegre, Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Cumhuriyeti Alabuga Serbest Bölgesi'nde 460 milyon dolarlık yatırımla bir tesis kurdu.
Tesisin ikinci MDF hattı Nisan ayında faaliyete geçti. Türkiye ile Rusya arasındaki buzların eridiği St. Petersburg'daki zirveye de katılan Hayat Holding İcra Kurulu Üyesi ve Ağaç Grubu Başkan Yardımcısı Onur Güven, Ha- onur yat Kimya ve Kastamonu Entegre'nin 700 milyon dolara yakın yatırımla girdiği Rusya'da büyümeye devam edeceklerini belirtiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin 24 Kasım öncesine dönecek olmasından mutluluk duyduklarını söyleyen Güven şöyle konuşuyor:
"Hızlı tüketim ve ağaç ürünleri sektöründe 32 markamızla, beş kıtada 100'e yakın ülkede milyonlarca eve ulaşıyoruz. Kuzey, Orta Afrika ve Ortadoğu'daki bölgesel gücümüzü, Rusya ile Asya'ya genişleterek güçlendirmeyi hedefliyoruz. Hayat Holding olarak, son bir buçuk senede Kastamonu Entegre ve Hayat Kimya için yaklaşık 700 milyon dolarlık yatırımla giriş yaptığımız Rusya'da büyümeye devam edeceğiz. Hayat Kimya şirketimiz Rusya'da, 200 milyon dolara yakın yatırımla gerçekleştirdiğimiz dev temizlik kağıdı üretim tesisimizi 24 ay gibi kısa bir sürede faaliyete geçirmişti. Rusya pazarına girişinden sadece bir buçuk yıl içinde Papia ve Familia markalarıyla pazarın en büyük ikinci oyuncusu haline geldi."
"KAYIPLAR TELAFİ EDİLECEKTİR"
İnşaat ve enerji sektörü için de Rusya ile ilişkilerimizin rayına girmesi son derece önemli. KPMG Rusya ve CIS Ülkeleri Türk Masası Başkanı ve Sorumlu Ortak Murat Karakaş, ağustosta iki ülke liderinin St. Petersburg buluşmasıyla ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını düşünüyor. Yeni dönemin inşaat ve enerji sektörü için muhtemel getirilerini Karakaş şöyle özetliyor: "İnşaat, Türk şirketlerin rakiplerinden daha güçlü oldukları ve Rusya'nın da Türkleri tercih ettiği bir sektör. Ancak yaptırımlar nedeniyle Türk inşaat şirketlerinin yeni inşaat Murat yapması yasaklandı, sadece başladıkları inşaatları bitirmelerine izin verildi. Rusya'daki şirketlerde Türklerin çalışması yasaklandı. 2015 yılında Türk şirketlerinin gayrimenkul yatırım ve geliştirmeden Rusya'daki kazançları 773 milyon dolar oldu. Türkiye Müteahhitler Birliği'ne göre, yaptırımların başından beri Türk müteahhitlik şirketlerinin kayıplarının 5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Yaptırımların yakında kalkması bekleniyor. Türk inşaat şirketlerinin iş yapma yöntemleri ve kaliteleri genellikle rakiplerine göre daha sürdürülebilir. Dolayısıyla, hemen olmasa bile bu dönemdeki kayıplarını geri alacaklarını düşünüyorum." Rusya ile Türkiye arasında iki büyük enerji projesi olan Türk Akımı ile Akkuyu Nükleer Santrali inşasının maliyeti 35 milyar dolar. Karakaş, "İki ülke arasındaki ilişkilerinde enerji hem politik önemi hem de parasal hacmi nedeniyle ayrı bir yer tutuyor. İki ülke arasındaki iki proje de geçen yıl kasım ayından beri askıdaydı, Türk Akımı tamamen gündem dışıydı. Akkuyu Nükleer Santralı projesi aslında resmen bitirilmemişti ama pratikte hiç ilerlemiyordu, iki projeye de hızlı bir şekilde geri dönülmesi kararlaştırıldı" diyerek enerji projelerinde gelinen noktayı özetliyor.