Türkiye gayrimenkul sektörü, yabancı yatırımcının güvenli limanı olmaya devam ediyor. Gerek yatırım amaçlı gerekse ikamet etmek üzere yabancıların yüksek miktarlarda konut aldıkları Türkiye, son günlerde Rus ve Ukraynalı vatandaşların da yoğun ilgisiyle karşı karşıya kaldı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş sürecinde, Avrupa’nın ambargo uyguladığı Rusya’nın üst gelir grubunun Türkiye’den konut edinme girişimlerinde bulunduğu bilgisini veren Bahaş Holding CEO’su Abdüssamet Bahadır, bu kesimin özellikle Antalya ve İstanbul’daki lüks ve markalı konut projeleriyle yatırım için görüştüklerini söyledi. Bahadır, zengin Ruslar’ın, para transferi sorunu çözülür çözülmez birikimlerini Türkiye’de gayrimenkule çevirmek üzere beklediklerini kaydetti.
Yüksek ve orta gelir grubunun göçü söz konusu
Türkiye’nin en çok gayrimenkul sattığı ülkeler arasında Rusya’nın, İran ve Irak'ın ardından 3’üncü sırada geldiğini ve Ukrayna’nın da talebi artan pazarlar arasında yer aldığını belirten Abdüssamet Bahadır “Öncelikli olarak günümüzde böyle savaşların olmamasını ve mevcut savaşın bir an önce sona ermesini temenni ediyoruz.
Ancak diğer yandan da direkt acentelerden aldığımız bilgilerden Rus ve Ukraynalılar’ın ülkemize ilgisinin ciddi şekilde arttığını öğrenmiş bulunuyoruz. Savaş sonrasında sadece Ruslar’ın değil, Ukraynalılar’ın da Türkiye’den ciddi miktarda gayrimenkul satın almak üzere harekete geçeceklerini öngörüyoruz. Güvenli bir yaşam için vatandaşlık almak istiyorlar. Bu konuda ciddi talep var. Savaş bittikten sonra ülkelerin yüksek gelir gruplarının yanı sıra orta gelir grubunun da göçüyle karşılaşabiliriz.
Şu anda bankalar üzerinden işlem yapılamıyor. Dolayısıyla onlar da para transferi sorununun çözülmesini bekliyorlar. Sonrasında o bölgeden gelen yatırımcı sayısında iki kat artış bekliyoruz” diye konuştu.
Bölgeden kaçmaya çalışanların aileleri ile birlikte güvenli şekilde yaşayabilecekleri, işlerini kurabilecekleri, paralarını aktarabilecekleri ve hatta vatandaşlık alabilecekleri yerler aradığının altını çizen Abdüssamet Bahadır, Türkiye’nin de bu konuda en önemli alternafif olduğunu hatırlattı.