İzmir’de meydana gelen depremin ardından 114 insanımızı kaybettik.
Yıkılan tüm binalar 1999’dan önce yapılmış, dönüştürülmesi gereken binalar.
İzmir’deki yapı envanterine baktığımızda yüzde 60-70'inin riskli yapı sınıfında olduğunu görüyoruz.
Halihazırda dönüşmeyi bekleyen binlerce riskli bina var.
Ama binalar bir türlü dönüşmüyor/dönüştürülemiyor.
Peki dönüşümün önünün tıkanmasında en büyük suçlu kim?
Projede zamandan kısan mühendis mi, daha çok kar elde etmek isteyen müteahhit mi, yoksa 3-5 metrekarenin, klima markasının hesabını yapan mülk sahipleri mi?
Kentsel dönüşüme yıllarını vermiş, hem akademik hem de özel sektör tarafında bulunmuş, yüzlerce mülk sahibiyle, müteahhitle masaya oturmuş, bu işin merkezinde bir isme; İnşaat yüksek mühendisi ve kentsel dönüşüm uzmanı Necmi Okumuş’a sorduk.
‘İçim acıyor’, ‘Yıllardır anlatmaya çalışıyorum’, ‘söyleyecek çok sözüm var’ diyor iç çekerek.
Klima markasının, ankastre setinin, 3-5 metrekare büyük dairenin HAYATTA KALMAKTAN daha önemli olmadığını anlatmaya çalışıyor...
Vatandaş önceliği metrekareye, ankastreye, mobilyaya, klimaya veriyor. O ise demiri ve betonu anlatmaya çalışıyor.
İnşaatın süslü tarafını değil, sağlam tarafını göstermeye çalışıyor.
Ve şu sözleri dile getiriyor…
KLİMANIN MARKASINI BEĞENMEYELER AZ DAHA CANLARINDAN OLUYORDU
Riskli yapı ilan edilen binalarda 3-5 metrekarenin, 3-5 bin liranın hesabını sorgulayan ya da klimasının markasını beğenmeyen insanlar az daha canlarından oluyordu. Riskli binada oturan vatandaşlarımız bu işe artık maddi değer olarak bakıp 3-5 metrekarenin hesabına girmemeli. Bugün net olarak gördük ki kentsel dönüşüm İzmir için büyük bir ihtiyaç, asla ve asla tercih değil. Her şeyden önce hayatta kalmak için riskli binaları bir an önce yenilemeliyiz.
PARAYI DEMİR VE BETONA DEĞİL AKSESUARA HARCIYORUZ
İnşaatların metrekare birim maliyeti bugün 2.000 - 3.000 bin liraysa bunun 1000 - 1.200 lirasını binanın taşıyıcı sistemine harcıyoruz. Maliyetin 3’te ikisini binayı güzel göstermek için, 3’te birini temelin ve iskeletin sağlam olması için kullanıyoruz. Şekilciliğin dışına çıkıp sağlam bina yapmamız gerekiyor. 100 liralık fayans yerine 30 liralık fayans kullanalım. Doğramanın, mobilyanın kalitesi bizim önceliğimiz olmamalı. Binanın sağlamlığına önem göstermeliyiz. Riskli yapılarımızın tamamını dönüştürdükten sonra doğramanın, mobilyanın kalitesini konuşalım. İzmir’in yapı stoğunun yüzde 60-70’i riskli yapı sınıfındayken gösteriş yarışına girmek mantıklı değil. Bugün demiri ve betonu sağlam binalar yapmamız gerekiyor.
VATANDAŞ SÜSLÜ BİNA İSTİYOR, MÜTEAHHİT VE MÜHENDİS BİRŞEYLERDEN KISIYOR
Müteahhitlerden süslü bina, mühendisten az maliyetli bir bina istenirse, müteahhit ve mühendis bazı yerlerden kısmaya başlayacaktır. Ve kıstıkları şey hepimiz için ağır sonuçlar doğuracaktır. Ne yazık ki piyasa gerçekleri bunlar. Gerçekleri görmemezlikten gelemeyiz. Deprem sonrasında riskli bina tespiti için başvuruyorlar. 1999 öncesi yapılan binalar yaklaşık yüzde 51 olarak riskli diyorum, hala riskli olmadığını ispatlamaya çalışıyorlar. Ben değil bilim, teknik bilgi söylüyor bunu. Benden değil İzmir'deki tüm literatür çalışmalardan değerlendirebilirsiniz. Bizim hep beraber kentsel dönüşüme dönüp bakıp canlarımızı kurtarmamız lazım.