Ticaret Siyasetin Merkezinde!

Niyazi Gültekin

Bu pazar günü sandık başına gidiyoruz. Bu seçim sadece ülkemizin siyasal gidişatı açısından değil ekonomisi açısından da önemli bir seçim. Sandıktan hangi parti/cumhurbaşkanı adayı birinci olarak çıkar bilemiyoruz ama sandıktan güçlü bir ekonominin çıkmasını temenni ediyoruz.

Ülkemizde ekonomi ve siyaset hep aynı paralelde ilerlemiştir. İstikrarlı bir siyasi irade, istikrarlı bir ekonomiyi meydana getirirken; istikrarlı bir ekonomi de iktidara güç katmıştır. Hal böyle olunca ekonomi seçim dönemlerinde kendini beklemeye alır. Ekonomik yatırımlar seçim sonrasına ötelenir ve para akışı büyük oranda durur. Enflasyon ve döviz yükselişe geçer.

İnşaat sektöründe de şu anda tam olarak bunu yaşıyoruz. Şu anda yatırımcıların çok büyük bir kısmı ev almayı seçim sonrasına öteledi. Hükümetin KDV, Tapu harcı ve faiz indirimi bile seçim faktöründen dolayı beklenen ilgiyi görmedi.

***

Ben; güçlü bir ekonomiyi güçlü bir iktidara değil, güçlü bir sisteme bağlamamız gerektiği kanısındayım. Her iktidar değişikliğinde ‘acaba şimdi ne olacak’ kaygısından kurtulmayız.

İktidar değişikliğinde, başa geçen kişi ne kadar başarılı olursa olsun ekonominin güven duyması zaman ister.

Şirketlerin büyük kısmının kredi kullandığı gerçeğini göz önünde bulundurursak uzun süreli bir güven sorunu yerel veya ulusal çapta birçok şirketin iflası ile sonuçlanabilir

Bu yüzden ekonominin güçlü bir iktidara değil, güçlü bir sistemle yürümesi lazım. Avrupa ve Amerika bunu başardı. Almanya’da, İngiltere’de ve ABD gibi ülkelerde iktidarın değişmesi iş adamlarını ilgilendirmez. Çünkü onlar iktidar ile değil, ülkedeki ekonomik sistemle hareket ederler.

İktidarın ekonomiye etkisi sıfırdır diyemeyiz ama iktidar değişti diye kimse ‘iflas eder miyiz’ endişesi taşımaz.

***

Biz ise, olası bir iktidar değişikliğinde nasıl bir senaryo ile karşı karşıya kalırız diye düşünmek zorunda kalıyoruz.

Benim bu yazıdaki amacım iktidar değişsin veya değişmesin demek değil. Ya da hangi partinin ekonomiyi iyi yönetip yönetmeyeceğini de tartışmıyorum. Bunun kararını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 59 milyon 391 bin 328 seçmen verecektir.

Ben sık sık seçime giden ülkemizde ekonominin daha çok yıpranmaması üretime dayalı özerk bir ekonomik sistemin kurulmasının gerekliliğini anlatmaya çalışıyorum.

***

İkinci Yarıyı Kurtardık!

İnşaat sektörünü olumsuz etkilemesine rağmen seçimin 24 Haziranda yapılması  zararı minimuma indirmiştir. Razaman ayı, bayram ve mevsimsellik etkisiyle zaten inşaat sektörü bu dönemlerde biraz durgunlaşacaktı. Seçimin etkisiyle bu durgunluğu çok daha fazla hissettik ama eğer erken seçim sonbaharda gerçekleşseydi çok daha olumsuz etkilenirdik. İlla seçim olacağı için en doğru tercih 24 haziran oldu. En azından ikinci yarıyı kurtardık.

Pazar günkü seçimden ne sonuç çıkarsa çıksın ülkemiz, ekonomimiz ve inşaat sektörümüz açısından hayırlı olacağını inanıyor; tüm siyasi partilerimize ve cumhurbaşkanı adaylarımıza başarılar diliyorum.