Toplu Konut İdaresi Başkanlığı(TOKİ) tarafından, 23 Haziran 2020 tarihinde yayımlanan ilanda, 9 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak müzayedede 26 ilde 191 arsa için satış ve kira ihalesine çıkılacağı duyuruldu. İzmir‘de satışa çıkarılarn arsalara ilişkin Mimarlar Odası İzmir Şubesi ile Şehir Plancıları Odası İzmir şubesi ortak açıklama yaptı.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve Şehir Plancıları İzmir Şubesi'nin ortak açıklaması şu şekilde;
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı(TOKİ) tarafından, 23 Haziran 2020 tarihinde yayımlanan ilanda, 9 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak müzayedede 26 ilde 191 arsa için satış ve kira ihalesine çıkılacağı duyuruldu
İlandaki slogan dikkat çekiciydi: “Yatırımcıya Fırsat”. Yani TOKİ’nin iddiasına göre, taşınmazları alanlar kazançlı çıkacak… Peki kim kaybedecek? İşte bu sorunun yanıtı, arsaların niteliğinde yatıyor.
Satılan arsaların içinde, “rekreasyon alanı”, “açık spor tesisi”, “dini tesis / cami”, “sağlık ocağı ve ilk yardım merkezi”, “kentsel hizmet alanı ve yol”, “sosyal kültürel tesis alanı”, “park alanı”, “pazar”, “belediye hizmet alanı” ve “resmi kurum alanı” var. Her biri kamusal alan ya da kamu hizmet alanı olan, mülkiyeti kamuda olması gereken ya da mülkiyetsiz bırakılması gereken alanlar bunlar. Şehir planlamanın ilke ve esasları da bunu söylüyor, yasalar da.
Oysa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı ve “Kamu Tüzel Kişiliği” taşıyan bir kuruluş olan TOKİ, kamuya ait taşınmazları, şahıslara satıyor. Mülkiyeti özelleştiriyor. Ya, o mülkiyet üzerindeki kullanım kararları ne olacak? Tüm kente açık olması gereken rekreasyon alanının etrafına çit çevrilecek, sadece parası olanlar mı içeri girecek? İlk basamak sağlık hizmetlerinin verildiği sağlık ocağına gitmek için, mülk sahibinden izin mi alınacak?
Yoksa, bu alanlarda bir süre sonra plan değişiklikleri gerçekleştirilecek ve kamusal alanlar, konuta ve ticarete mi dönüştürülecek? “Buraları eskiden dutluk”tu şakasını, “yatırımcılar” gerçeğe dönüştürecek; “eskiden buraları kamusal alanlardı, bastık parayı, üzerine nasıl da diktik binayı” mı diyecekler?
Uygulanmasını keyfe bağlı sandıkları mevzuat diyor ki; imar planlarında kamusal kullanıma ayrılmış alanlar, ya imar uygulamaları ya da kamulaştırmalar ile kamu mülkiyetine geçirilmeli. Fakat, satışa çıkarılan alanlar içerisinde, imar planlarına göre uygulaması yapılmamış alanlar var. Sormak gerekiyor: İmar planlarına göre yeni imar adaları oluşturulduktan sonra, kamulaştırma ihtiyacı çıkarsa ne olacak? Kamu satmış olduğu parselleri, yeniden satın mı alacak? Yoksa, ücretsiz geri alabilmek için, inşaat alanlarını brüt alanlar üzerinden hesaplayacak ve imar planlarındaki inşaat alanlarını mı arttıracak? Belli ki, TOKİ, “yatırımcı”sına, bir taşla, birden çok kuş vurdurmak istiyor.
Somut örneklerle devam edelim, satışa çıkarılan İzmir’deki taşınmazlara bakalım:
- Karşıyaka İlçesindeki 25697 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, imar planına göre “Rekreasyon Alanı”nda kalıyor. Halkın kullanımına açık olması gereken, herkesin rahatça ve serbest gezebilmesi gereken bir alanda… Ve bu alanın bir bölümü, denizin içinde kalıyor. Denizde nasıl mülkiyet olur diye sormayın… Gediz Nehri’nin denize açıldığı bölgede yer aldığı, zaman içerisinde su seviyesi yükseldiği ve taşınmazın eskiden su üzerinde kalan bölümü aşındığı için, artık bir bölümü sular altında. Ama, imar planında kıyı kenar çizgisi yok, güncel bir tespit de yapılmamış. Öyle olunca, kimse fark etmez denilip, satışa çıkarılmaktan da imtina edilmiyor. Belli ki, TOKİ, “yatırımcı”sının portföyüne müşteri olarak balıkları, kuşları ve deniz yosunlarını da ekliyor.
- Karşıyaka İlçesindeki 25699 ada 1 parsel ise, özellikle çocukların ve gençlerin kullanımı açısından kritik bir rol üstlenen, sağlıklı bir kent yaşamı için önemli bir rol tutan “Açık Spor Tesisleri Alanı”nda kalıyor. TOKİ, salonsuz ve parasız spor yapılamayacağını düşünüyor olmalı ki, burayı da satışa çıkarıyor.
- Aliağa İlçesindeki 804 ada 1 parsel ise, “Pazar Alanı”nda kalıyor. Yasalar, pazar alanlarının, yerel yönetimler denetiminde olmasını öngörüyor, özel şirketler tarafından işletilmesine izin vermiyor. Ötesinde, TOKİ’nin verdiği bilgiye göre, 804 ada 1 parselin tapu kaydında, “Kamu hizmetlerine ayrılan yerler ile Maliye Bakanlığınca değişik ihtiyaçlarla talep edilen taşınmazlar bedelsiz olarak Hazineye iade edilir.” şerhi bulunuyor. Yani, TOKİ diyor ki, kamu tarafından kullanılması ve bedelsiz olarak Hazineye terk edilmesi zorunlu olan bir alanı, satışa çıkarıyorum.
- Narlıdere İlçesindeki 156 ada 1962 parselde ise… Açık açık yazmışlar. “Planlamaya ilişkin İzmir Bölge İdare Mahkemesinde dava süreci bulunmakta ve devam etmektedir. Söz konusu davanın olumsuz sonuçlanması halinde alıcı tarafından İdare’den herhangi bir hal ve alacak talebinde bulunulmayacaktır.” Alandaki plan için, önce yürütmenin durdurulması kararı alınmış, ardından da planlar kamu yararına aykırı olduğu için iptal edilmiş. O halde, TOKİ neden bu alanı satışa çıkarıyor? Yargı kararını mı tanımıyor yoksa yargıyı etkileyebilecek güçte bir “yatırımcı” mı arıyor?
Yukarıda ifade ettiğimiz kamusal kullanıma ayrılmış ve satışa sunulacak söz konusu parsellerin sonrasında plan değişikliği yoluyla kamusal kullanımdan çıkarma girişimlerine kamusal kullanımda kalmasında ısrar etmekle birlikte başta hukuki yol olmak üzere her türlü girişimde bulunacağımızı ifade etmek isteriz. Kamuculuğu, toplumculuğu, hakkaniyeti, planlama ilkelerini geçtik… Utanması olan, bu taşınmazları satışa çıkarmaz. Satışa çıkarılan bütün kamusal alanların, yine kamu kurumları tarafından satın alınacak olması ihtimali bile bu gerçeği değiştirmez. Yapılması gereken açıktır. Gerek taşınmazların satışından, gerekse kamusal donatıların ve alanların özel mülkiyet eline geçirilmesinden vazgeçilmeli, bütün kamusal alanlar, ilgili kamu kurumlarına ve kamu kullanımına devredilmelidir. Söz konusu satış işlemlerine başta İzmir Halkı olmak üzere ilgili bütün meslek odaları, dernek ve yerel yönetimleri tutum almaya davet ediyoruz.