İmar affı mı, imar barışı mı, vatandaşın devletiyle helalleşmesi mi diyeceğiz bilmem ama hepsi aynı yola çıkıyor.
Türkiye’de 25 milyon bağımsız birimin 13 milyon civarı kaçak. İmar Barışı ile bu kaçak yapılara devlet tarafından yapı kayıt belgesi verilecek.
İmar barışı konuşulmaya başlandığından beri birçok kesimden de tepkiler geliyor. Binasını hakkı ile yapan ile kaçak yapan bir mi tutulacak? Mantıken baktığımızda haklı bir tepki ama diğer taraftan bakarsanız ülkedeki bağımsız birimlerin yüzde 50’sinden fazlası kaçak. Her iki kişiden biri kaçak binada yaşıyor. Herkesin mutlaka bir yakın akrabası, arkadaşı, komşusu kaçak bir binada yaşıyor.
İş, içerisinden çıkılmaz bir hal almış. İmar affı getirirseniz evini kanunların belirttiği şekidle yapan, harcını, vergisini tam olarak yatıran adama haksızlık, imar affı getirmezseniz ülkenin yüzde 60’ı mağdur. Ne yapacağız ülkenin yarısını evinden mi atacağız? Ülkenin yarısını yıkacak mıyız?
İki şekilde de doğru bir yol bulunmuyor. Kendi halinde bırakmaya devam edelim deseniz ilerde daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bu sorun önümüze hep hortlak gibi dikilecek.
Kaçak yapılarla ilgili rahmetli Ethem Gürbüz ağabeyimin çok güzel tespitleri vardı. Tapu ve kadastro müdürlüğünden emekli olan, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Ethem Gürbüz 1970’lerde büyükşehirlere başlayan göç dalgası çarpık kentin temellerini attığını söylüyordu. 1970 yılından 1980’lere kadar hisse parsellerinin satıldığını, muhtarların da imar planlarının olmamasından dolayı köy usulü, devlet arazisini çevirerek kendi arazisiymiş gibi memleketlerinden göç eden kişilere sattığını söylüyordu. Sorunun kaynağı da buradan geliyor. 1980’lerden sonra teknik ekipler durumun ehemmiyetini görüp yetkililere bildirdi ve 1985’te hisse parsellerinin satışı durduruldu. Tabi iş işten geçmişti.
Ülkedeki yapıların yarısından fazlasının kaçak olmasında yerel-merkezi tüm yöneticilerinin suçu var. Ancak bu saatten sonra kim az suçlu, kim fazla suçlu tartışmasına girmek anlamsız olur. Eğer merkezi hükümet ağır ve anında uygulanabilir cezalar getirseydi, yerel yönetimler kaçak yapılaşmalara anında müdahale edebilseydi bu noktaya gelmezdik.
Yeniden, sıfırdan bir sayfa açmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Alınacak bir imar affı kararının da, alınmayacak bir imar affı kararının da sonuçları çok zor ama, uygulamada kaçak yapıların tamamı zaten yasal gibi. Sayın Çevre Şehircilik Bakanımız Mehmet Özhakesi’nin dediği gibi “kaçak yapılar Sözde elektrik, su bağlayamıyor ama siz bir tane bile elektriksiz, susuz ev gördünüz mü?” Bu yüzden buna bir isim koymak lazım.
Çevre Şehircilik bakanı Mehmet Özhaseki ve Başbakan Binali Yıldırım’ın imar barışından sonra, kaçak yapılara hapis cezasına kadar varan tedbirler getirileceğini açıklaması çok sevindirici. Belediyelerin de imar barışından sonra kaçak yapılara hiçbir şekilde müsamaha göstermemeleri ve hemen yıkmaları gerekiyor.
Aksi taktirde 50 yıl önceki imar parsellerinin satışıyla başlayan ve günümüze kadar kartopu gibi büyüyen bir sorunu bizde 50 yıl sonrakilere bırakmış olacağız.