Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının gerçekleştirilebilmesi amacıyla 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ya da yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 15.06.2019 tarihine kadar başvurulması ve yönetmelikle belirtilen diğer koşullarla birlikte bedelin en az yüzde 25’ini 31.07.2019, bakiye kalan bedeli ise 31.12.2019 tarihine kadar taksitlerle ya da peşin olarak yatıran kişilere, imar mevzuatına aykırı olarak inşa edilen yapıların kayıt altına alınabilmesi için verilmiş olan belgeye yapı kayıt belgesi denilmektedir.
Yapı kayıt belgesinin müracaatı usulü 06.06.2018 tarihli 30443 resmi gazete sayılı Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasların düzenlendiği tebliğde belirtilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere yapı kayıt belgesinin verilmesi yapı sahibinin beyanına dayalı ve e-devlet sistemi üzerinden girmiş olduğu bilgilere dayanılarak oluşturulmuş olan bir belgedir. Yapı kayıt belgesinin kanuni dayanağı ise 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesinde yer almaktadır. Dolayısıyla 3194 sayılı kanun kapsamında yapı kayıt belgesi verilmesi mümkün olmayan yerler için de başvuru yapılıp yapılmadığı yahut başvuruların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının denetlemesinin gerçekleştirilmesi de kanun hükümlerine aykırılık oluşturmamak için hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
İmar barışının gündeme gelmesi ile birlikte yapı kayıt belgesinin alınması için çok sayıda başvuru gerçekleştirilmiştir. Ruhsata aykırı yapı sahipleri böylelikle kendi beyanları ile kaçak yapıların ruhsatlı yapı haline geldiğini düşünmektedir. Ancak işin esasında yapı kayıt belgesinin verilemeyeceği, imar barışından yararlanamayacak yapılar bulunmaktadır ve 3194 sayılı kanunun geçici 16. Maddesinde bu yapılarak tek tek belirtilmiştir. İmar barışına girmeyen yapılar için yapı kayıt belgesine başvurulduğunda, yapı kayıt bedelinin süresinde ödenmesi halinde yapı kayıt belgesi başvuru sahiplerine verilmiş, ancak sonrasında gerçekleştirilen denetimler neticesinde yapı kayıt belgesi verilmesi işleminde kanuna aykırılık bulunduğu tespit edilen taşınmazların yapı kayıt belgeleri iptal edilmeye başlanmıştır.
Mevcut durumda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen denetimlerle imar barışı kapsamına girmeyen yapılar için başvuruda bulunulan yapıların yapı kayıt belgeleri iptal edilmekte ve sonrasında hukuki, idari ve cezai sürecin başlaması için ilgili prosedür işletilmeye başlanmaktadır. Bu nedenle yapı kayıt belgesi iptal edilen vatandaşın, sahip olduğu hukuki imkanlarını düzgün bir şekilde kullanabilmesi gerekmektedir.
Yapı kayıt belgesi, niteliği itibariyle bir idari işlemdir. İdare tarafından ne şekilde olursa olsun bir idari işlem tesis edilirken, işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarına uygun bir şekilde tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu noktada yapı kayıt belgesi iptal edilen kişinin öncelikle idarenin bu işlemi gerçekleştirirken vermiş olduğu idari işleminde bu beş idari unsurun bulunup bulunmadığını kontrol etmesi ve idari işlemin bu beş unsurdan birinde dahi aykırılık olduğunu tespit etmesi halinde idare mahkemesinde iptal davası açması gerekmektedir. Bu davada idari yargı görevli bulup, taşınmazın bulunduğu yerdeki idare mahkemesi ya da bağlı bulunduğu idare mahkemesinde idari işlemin iptali davası açılmalıdır. İdari davalarda hak düşürücü süreler bulunmakta olup, yapı kayıt belgesinin iptali kararının kendisine tebliğinden itibaren ilgili kişinin idareye başvurarak iptal davasını açması, hak kayıplarının önlenmesi için büyük önem arz etmektedir.
Yapı kayıt belgesi iptal edilen kişiler bu iptal kararına karşı süresi içerisinde iptal davası açmadığı takdirde ise bu karar kesinleşecek ve vatandaş aleyhine idari, hukuki ve cezai yaptırımların bulunduğu sıkıntılı bir süreç başlatılacaktır.
Yapı kayıt belgesinin tanzim edilmesinde yalan beyanda bulunduğu anlaşılan kişi hakkında öncelikle Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Yapı kayıt belgesinin tanziminde gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu gerekçesiyle ilgili kişi hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 206. maddesinde yer alan “Resmi Belgelerin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu” ndan ve aynı zamanda imar barışına giren ve ruhsata aykırı bir yapılaşmada olmadığından 3194 sayılı İmar Kanuna aykırılıktan Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesi “İmar Kirliliğine Neden Olma” suçundan cezalandırılması amacıyla başvuruda bulunulur. Vatandaşın eylemi bu iki suç dışında olayın özelliğine göre başkaca suçların da doğmasına sebebiyet vermişse Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu suçlar tespit edilip iddianame düzenlenir ve kişi yargılanmaya başlar. Bu noktada yapı kayıt belgesinin itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olması, şüpheli ya da sanık olarak aleyhinde yargılama gerçekleştirilen kişinin savunmasında olumsuz bir etki oluşturacaktır. Yapı kayıt belgesinin iptali davasının açılması, ceza davasındaki savunmanın gerçekleştirilmesinde kişinin elini kuvvetlendirebilecektir.
İdari olarak ise, yapı kayıt belgesinin iptali kararı kesinleştikten sonra, imar mevzuatına aykırı konuma gelen yapılaşma için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce belediye ve il özel idaresine bildirim gerçekleştirilerek imar mevzuatına aykırılıktan işlem yapılması istenir. İlgili kurum tarafından öncelikle yapı mühürlenir ve İmar Kanunun 42. maddesine göre idari para cezası verilir. Bu süre içerisinde yapının yıkılmaması ya da aykırılığın giderilmemesi halinde yapı ilgili kurum tarafından yıkılır ve ikinci idari para cezası tesis edilir. Yapı hakkına verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatı varsa bunun iptali de gerçekleştirilir. İdari para cezalarının iptali, idari yıkım kararının iptali ya da işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali işlemleri için de idari yargıda iptal davası açılması mümkündür. Ancak işlemin temel dayanağını oluşturan yapı kayıt belgesinin iptali işlemine karşı süresi içerisinde iptal davasının açılmış olması da bu noktada ilgili kişinin elini kuvvetlendiren bir savunma olabilecektir.
İmar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi için başvuruda bulunulacak yapıların 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış olan yapılardan olması gerekmektedir. Yapının ne zaman yapıldığı kesin olarak belirlenemiyorsa bu durumun yapı sahibi lehine yorumlanması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu nedenle yapı kayıt belgesinin iptali idari işlemine karşı dava açılırken idari işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarının var olup olmadığı araştırılmalı ve devam eden süreçte yapı sahibi vatandaşın hukuki, idari ve cezai olarak daha fazla yıpranmaması için idari işlemin tesisinde belirttiğimiz beş unsurdan birinde dahi hukuka uygunluk bulunmuyorsa hak kayıplarına uğramaması için öncelikle idari yargıda iptal davası açmasının önemli olduğunu tekrar hatırlatırız.