18. ve 19. Yüzyıllarda sanayi devrimiyle beraber makineleşme ve bunun paralelinde kaynakların tüketilmi oldukça arttı. 20’inci yüzyılda seri üretimin yaygınlaşması, üretim ve tüketim ürünlerinin çeşitlenmesi, dünya nüfusundaki hızlı artış, barınma ihtiyacı, kentleşme vb. aktörler, beraberinde doğal kaynakların aşırı tüketimini getirdi.
Dünyada yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları vardır. Yenilenemeyen enerjiler kategorisinde yer alan petrol, doğalgaz, kömür vb. yer altı kaynakları enerji konusunda daha verimli olduğu için hoyratça bu kaynaklara saldırdık. Son yüzyılda dünya tarihi boyunca kullanılmayan enerjiyi tükettik.
Sadece kendi hakkımızı değil gelecek nesillerin hakkını da tükettik.
Günümüz şartlarında enerji sadece belli ulusların değil tüm dünyanın sorunu. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüş sağlanmalı.
Küresel ısınmaya sebep olan başlıca seragazı CO2 salınımının %40’ı bina kaynaklıdır. Aynı zamanda suyun yaklaşık %12’si, elektriğin yüzde 71’i binalarda tüketilmektedir. Atıkların %65’i de binalardan çıkmaktadır.
Dünyanın büyük şehirlerinde ‘Akıllı şehir’ projesi yaygınlaştırılması, binaların tüketen değil üreten konumuna geçmesi lazım. Binaların kendi suyunu, kendi elektriğini, kendi ısıtmasını üretmesi gerekiyor. İyi bir izolasyon yapılarak da enerji kaybı önlenmeli.
Yeşil bina konusunda ülkemizde son 1-2 haftada güzel gelişmeler oldu. Çevre Şehircililik bakanımız geçtiğimiz günlerde binalarda yağmur suyunun arıtılmasına yönelik bir yönetmeliğin meclise sunulacağını söylemişti. Cumartesi günü de Yeşil Bina Sertifika yönetmeliği resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Bu yönetmelikle, binalarda yenilenebilir enerjinin verimli kullanılması, çevreye zararın minimum seviyeye düşürülmesi hedefleniyor. Umarım yeni bina üretenler bu yönetmelik çerçevesinde çevreye duyarlı binalar üretir.
Tüm bu enerji tüketimini ve çevreye olan zararı önlemek veya en asgari düzeye indirmek bizlerin elinde. Geleceği aydınlatabiliriz. Temiz ve sağlıklı bir dünya bırakabiliriz ardımızda…
Dünyayı kirletmek yerine, dünyayı tüketmek yerine, dünyayı daha yaşanılabilir yapmak için çaba harcayabiliriz.