Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ), Karabağlar’ın Uzundere Mahallesi sınırlarında ve imar planı bulunmayan alanda gerçekleştirmek istediği konut ve üniversite projesinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planın iptali için TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tarafından dava açılmıştı.

Şehir Plancıları dava dilekçesinde planların hukuka aykırı olduğunu, bakanlığın daha öncesinde onanmış planlara ilişkin mahkeme kararlarını dikkate almadan mükerrer plan hazırladığını, üst ölçekli planlara aykırı olduğunu, doğal alanlar üzerindeki yapılaşmayı arttıracağını, İzmir kenti için mutlak korunası gereken alanların yok edeceğini, kamu yararı içermediğini, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı olduğunu ve konut ihtiyacı bulunmadığını belirtmişti.

BAKANLIĞIN İTİRAZLARI KARARI DEĞİŞTİRMEDİ

Odanın itirazlarını, hazırlanan bilirkişi raporunu, dosyadaki bilgileri ve İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin daha önce bölge için vermiş olduğu kararı inceleyen İzmir 3. İdare Mahkemesi ara kararını açıkladı. Dava konusu planların uygulanması halinde telafisi güç zarar doğurabileceğini belirten mahkeme heyeti oy birliği ile planlar hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bakanlık avukatlarının yaptığı itirazlar ise kararı değiştirmedi.

‘HUKUKA UYARLIK BULUNMADI’

Kararda “Dava dosyasında bulunan bilgi belge, bilirkişi raporu ve İzmir 4. İdare Mahkemesinin 11.11.2021 tarih, E:2021/207 ve K:2021/1875 sayılı kararının birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planınındaki kullanım kararlarına temel teşkil eden 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğinin yukarıda anılan Mahkeme kararıyla iptal edildiğinin görülmesi, yukarıda özetlenen bilirkişi raporundan dava konusu planların şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olarak hazırlanmadığının anlaşılması karşısında dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan, dava konusu işlemlerin uygulanması halinde telafisi güç zarar doğurabilecek nitelikte bulunduğu açıktır” ifadeleri yer aldı.