Ülkeyi Yüksek Döviz Batırmaz Ama Yüksek Faiz Batırır
Türkiye’de 2018 yılında başlayan döviz kriziyle beraber ‘döviz ekonomik gelişmişliğin göstergesidir’ şeklinde yanlış bir oluştu.
Eğer döviz kuru gelişmişlik göstergesi olsaydı Çin bugün dünyanın en büyük ekonomisi olmazdı. 1 ABD doları 6,46 Çin Yuan’ına eşit. Dolar kurunun düşük olması Çin’in dünya pazarında daha rekabetçi olmasını sağladı. Bu fırsatı da iyi değerlendirdiler ve 15.67 trilyon dolar Gayri Safi Milli Hasıla ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldular.
Eğer Döviz kuru gelişmişlik seviyesi olsaydı Ürdün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olurdu. 1 Ürdün Dinarı 1.41 ABD dolarına eşit. Ürdün’ün Gayri Safi Milli Hasıla’sı sadece 44.5 milyar dolar. Milli Hasılası da kişi başına düşen milli geliri de Türkiye’den çok daha düşük.
Öncelikle şunu anlamalıyız ki döviz kuru ekonomik gelişmişlik ile ilgili değildir. Döviz kurunu belirleyen farklı parametreler vardır.
***
Merkez Bankası’nın geçtiğimiz haftalarda politika faizlerinde 1 puan indirime gitmesinin ardından 8.50 düzeyinde olan dolar 8.90 seviyesine çıktı. Faiz indirimi kararı çok doğru bir karar ancak 1 puan için değmedi. Merkez Bankası 4-5 puanlık bir faiz indirimi kararı uygulasaydı da doların tepkisi en fazla bu kadar olurdu.
Reel piyasalar faiz indirimini yeterli bulmasa da indirim kararını olumlu karşılıyor.
Doların yükselmesini ‘batmanın alameti’ olarak gören akademik bir kesim de var. Reel ekonomiden tamamen uzak, üretime, istihdama hiçbir katkısı olmayan kağıt üzerinde hesaplar yapan bir kesim. Faizlerin yüksek tutularak, döviz kurunun düşürülmesi savunurlar. Piyasalardan bihaberdirler.
Yüksek dövizden dolayı yatırımlarını öteleyen veya askıya alan çok azdır. Ama yüksek faiz bütün yatırımcıları korkutur. İnşaatta, sanayide, turizmde, tarımda yatırımların askıya alınmasının nedeni yüksek faizdir. Yüksek faiz yüzünden üretim azaldı ve işsizlik arttı.
Yüksek dövizin kısa vadede çok fazla dezavantajı vardır. Girdi maliyetleri artar, enflasyon oluşur, alım gücü düşer. Ama uzun vadede bir fırsattır. İhracatta rekabet gücünü artırır. Yerel markaların iç piyasada ithal markalarla fiyat rekabetini güçlendirir. Sanayiciyi daha çok yatırıma teşvik eder.
Yüksek dövizden dolayı son 2 yılda ihracat sürekli yükselirken ithalat sürekli düşüyor ve dış ticaret açığımız azalıyor.
İnşaat malzemelerinde, iç piyasadaki daralmaya rağmen üretim 2021 yılının ilk yarısında yüzde 47 arttı. Döviz artışından önce 17 milyar dolar olan yıllık inşaat malzemeleri ihracatı 25 milyar dolar seviyesine ulaştı ve sürekli artış eğiliminde
Birçok üretici tam kapasite çalışıyor. Buna rağmen ihracat talebini karşılayamayan üreticiler kapasite artışı için ilave yatırımlara başladı.
Diğer sektörlerde de durum aynı şekilde.
***
Dövizi düşürmek yerine enerjimizi faizleri düşürmek, üretimimizi ve ihracatımızı artırmak için harcarsak refah seviyemizi yükseltebiliriz. Döviz artışının kısa vadede hepimiz için ağır sonuçları olsa da uzun vadede çok daha güçlü bir ekonomi için fırsattır.
Sonsöz: Sırf döviz yükselecek diye yatırım amaçlı döviz satın almak kendi vatanına ihanet etmektir. Bunların 2018 ve 2019 yılında Türkiye üzerinde kur manipülasyonu düzenleyen Citibank, BNP Paribas gibi bankalar ve diğer yatırımcı şirketlerden bir farkı yoktur. Aldığı döviz kendisine ve 84 milyon vatandaşına enflasyon olarak geri döner.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.