Umart Mimarlık 300’den Fazla Eseri Restore Ederek Kente Kazandırdı
2007 yılından beri İzmir ve çevresindeki 300’ün üzerinde yapıyı restore eden Umart Mimarlık’ın kurucusu Mahir Kaplan, “Misyonumuz tarihi yapıları, kültür varlıklarını korumak ve onları yaşatarak geleceğe taşımaktır” dedi
1998 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü bitirme tezini "Tarihi Yapıların Güçlendirilmesi" üstüne yaparak mezun olan Mahir Kaplan ve eşi Mimar Burcu Kaplan 2007 yılında Umart Mimarlık'ı kurdu. Mahir Kaplan, Umart olarak sadece tarihi tescilli yapılar ve koruma alanlarıyla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek kendilerini resteratör olarak niteledi.
Kuruldukları günden itibaren hızlı bir şekilde büyüyen bir yapıda olduklarını ifade eden Mahir Kaplan, "Bu büyümeyi gerçekleştirirken evrensel restorasyon camiasını sürekli takip ettik. Her daim kendimizi geliştirmeye çalıştık. Her tarihi eser birbirinden farklılık gösterir, hepsinin ayrı bir dili vardır. O nedenle her bir tarihi yapıdan farklı bir şey öğreniyoruz. Bugüne kadar tarihi yapıları korumayı evrensel ilkelere uygun hale getirmeye çalıştık. Özellikle İzmir merkezinde ve çevresinde 300'e yakın bir eserin restorasyon çalışmasında bulunduk. Sadece İzmir ile sınırlı kalmadık ve kent dışında da çok sayıda tarihi yapıda görev aldık. Kurulduğumuz yıldan itibaren her 5 yılık periyodlarla kendimize bir hedef koyuyoruz. İlk kurulduğumuzda uygulama üzerine sonra proje daha sonra da müşavirlik ve denetim üzerine yoğunlaştık" dedi
Plansız yapılaşma dokuyu ve çevreyi bozuyor
Yarımada'nın 8.500 yıllık Ege tarihinin en önemli yaşam izlerini taşıyan bölgesi olduğunu vurgulayan Kaplan, bu bölgeye önem verdiklerini ve herkesin de buraya dikkat etmesi gerektiğini ifade etti. Yarımada'da yapılaşmanın yanı sıra şu an en büyük tehdidinin göç olduğuna dikkat Çeken Kaplan şunları dile getirdi: "Göç demek birçok farklı bölgelerden birçok farklı kültürdeki insanların bir yere toplanmasıdır. Bu sadece sayı arttı anlamına gelmiyor, aynı şekilde yaşam şeklini değiştiriyor. Urla çok sakin bir yer derken bir anda bir bakıyorsunuz farklı kültürler oranın yapısını değiştiriyor. Urla kendi kültürünü mü verecek gelenlere yoksa gelenler mi Urla'ya kendi kültürünü empoze edecek... Bunun yanında Yarımada için plansız yapılaşma dokuyu, çevreyi bozuyor. Bakıldığında Yarımada'nın en önemli unsuru bitki örtüsü ve tarihi yapı dokusu. Çok sayıda inşaat faaliyetlerine girişince Kuşadası ve Marmaris'in yaşadığı şeyleri yaşamaya başlayabiliriz. Çeşme, maalesef bunu yaşamaya başladı. İnşaat tabi ki de olacak ama bunu çok planlı ve zamana yayarak yapmak gerekir. Ama ne yazık ki planlama yapmayı unutmuş durumdayız."
Tarihi sahiplenme duygusunu çocuklarımıza aktarmalıyız
Kaplan, "Bizim koruma ve sahiplenme duygusunu çocuklarımıza, gençlerimize vermemiz lazım. Umart olarak bu bizim bir misyonumuz. Amacımız tarihi, kültür varlıklarını koruma ve onları yaşatma, geleceğe taşıma üzerine kurulu... Bu kentte yapılacak bu tarz çalışmalar için elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız" dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.