Yerli Marka Olduğu İçin Türk Müteahhite Teklif Veremedi, Dünyanın En Pahalı Projesinde Yer Aldı

Yerli Marka Olduğu İçin Türk Müteahhite Teklif Veremedi, Dünyanın En Pahalı Projesinde Yer Aldı

Beymetal Alüminyum kurucu ortaklarından Naci Gül, Linea RossA markasının teknik olarak ithal markalardan daha iyi olmasına rağmen yerli olduğu için bazı projelere teklif dahi veremediğini, Türk sanayicilere Türklerin ambargo uyguladığını ifade etti.

A+A-

Naci Gül,

Mimarlık fakültesini bitirdikten sonra kardeşi Mustafa Gül ile beraber babasından aldığı küçük bir sermayeyle ticarete atıldı.

Ailesi gıda işi ile uğraşırken o farklı bir sektörde var olmayı tercih etti.

Dünyada inşaat sektörünün gelişimine ve yüksek katlı binalara talebin artmasına paralel olarak Türkiye’de inşaat sektörünün büyüyeceğini öngördü.

Sektörde alüminyuma olan talep artacaktı ve pazarda büyük bir boşluk vardı.

1997 yılında Beymetal Alüminyum şirketini kurarak alüminyum sektörüne girdi.

Sektörü ve ürünleri tanımak için 2 yıl Türkiye’deki iyi markaların satış bayiliğini yaptı.

2001 krizinde ilk üretim tesisini kurdu.

2006 yılında Nano teknoloji renklendirme sistemine sahip eloksal üretim tesisini kurdu. Dünyada bu teknolojiyi kullanan 2 firmadan biri.

2013 yılında İtalyan tasarım markası Linea RossA’yı satın alarak küresel bir marka olma yolunda ilk adımı attı.

2018 sonunda ihracatta büyük bir atılım yaparak ihracat payını yüzde 50’ye çıkardı.

2021’de 14 milyon milyon dolarlık yatırımla yeni bir tesis yatırımı yapacak.

***

Tüm bu başarı hikayesinin ardında karşılaştığı zorluklar da var tabi.

Sırf yerli bir marka olduğu için çok sayıda yerli müteahhit tarafından reddedildi. Teknik olarak ithal markalardan daha kaliteli olduğumu ispat edebilirim dediği halde ithal algısına yenik düştü ve bazı projelere teklif bile veremedi.

Üstelik ithal bir marka olmadığı için teklif veremediği projelerden birini hammaddeyi satın aldığı şirket yapıyordu.

Türkiye’de üretim yapmanın dezavantajlı olduğunu, Türk tüketicilerin Türk sanayicilere ambargo uyguladığını acı bir şekilde ifade ediyor.

Tabi kendisini destekleyen yerli müteahhitlerin sayısının çok daha fazla olduğunu belirtmeyi de ihmal etmiyor.

‘Allah’ım bana dünyanın en iyi projelerini nasip et’ diye geçiriyor içinden.

Kısa süre sonra Amerika’da hiç tanımadığı 60 katlı bir projeden teklif geliyor. Alüminyum ile ilgili çok zor bir detayı çözmeleri isteniyor ve başarılı bir şekilde çözüyor. Daha sonra ABD’de çok sayıda projede yer alıyor. ABD’de dünyanın en pahalı rezidans projesi olarak satışı yapılan Acqualina Resort dahil 10 projede çalışmaları devam ediyor.

***

Mimar Naci Gül, alüminyum sektörüne giriş hikayesini, firmanın gelişimini, üretim, tasarım ve markalaşma sürecini insaatderyasi.com okurları için anlattı…

2001 KRİZİNDE İLK ÜRETİM TESİSİNİ KURDU

İnşaat sektöründeki büyüme ve tasarıma açık olması nedeniyle alüminyum işine girmeye karar verdim. Piyasada kalitesiz ve ucuz ürünler vardı. Diğer ülkelerdeki inşaat sektörünün gelişimine bakınca yüksek katlı binaların artması ile cephe çözümlerine olan ihtiyacın artacağını öngördük. Türkiye bu konuda çok yetersizdi. Öncelikle işi öğrenmek için iyi firmaların temsilciliğini alarak bir satış mağazası açtık. Amacımız işin içine girmek ve öğrenmekti. Kısa süre sonra yatırım yaparak üretime başlama kararı aldık. 2001 krizinde ilk tesisimizi açtık. 2003 yılında ilk ahşap görünümlü vakkumlu alüminyum tesisini kurduk. 2006 yılında şu anda bile dünyada sadece 2 firmanın yapabildiği nano teknoloji renklendirme sistemine sahip eloksal tesisini kurduk. İtalyan bir firma ile birlikte bu tesisi kurduk. Türkiye’de bizim bu teknolojimizi kullanan başka firma yok. Dünyada bizim dışımızda bir firma var. Bu teknoloji sayesinde dünyanın birçok ülkesine açıldık. Renklendirme sistemimizin en önemli özelliği korozyona ve ultraviyole dayanıklığının çok yüksek olması. Alüminyumun kristal yapısını değiştirerek renklendirme yapıyoruz.

İTALYAN TASARIM TÜRKİYE ÜRETİM

2010 yılında alüminyum profili de kendi üretmeye kararı aldık. Bunun için yatırımlarımızı başlattık ve 2011 yılında profil üretmeye başladık. Asıl hedefimiz bir marka oluşturmaktı. Bu marka uluslararası tanınan bir endüstriyel tasarım markası olsun dedik. Birçok farklı ürünü tasarlayan bir marka olmasını istedik. Öncelikle İtalya’da bir endüstriyel tasarım şirketi oluşturalım, bu tasarımcılarla beraber markamızı güçlendirip üretimi Türkiye’de yapma kararı aldık. İtalyan tasarım ve Türkiye’de üretim yaptık.

LİNEA ROSSA MARKASIYLA DÜNYAYA AÇILDI

Hem iç piyasa hem de hem de ihracat hedeflerimizi belirledik. İtalya’daki Linea RossA Dizayn şirketinin tamamını satın aldık. Linea RossA markasının da kullanım hakkına sahip olduk. Bu marka Prada’nın da kreasyon markası. Onlarla bir sözleşme yaptık. Endüstriyel ürünlerde marka ismi bize ait. Moda ve tekstil sektöründe marka Prada’ya ait. Bu isimle bitmiyor. 2013 yılında tasarım çalışmalarımız başladı. 2014 yılında ilk ürünlerimiz çıktı. 2015 ve 2016 yılında marka çok güçlü bir şekilde pazara girdi. Yapı sektöründe cephe denildiğinde Linea RossA herkesin bildiği bir marka oldu.

BAYİLERİMİZ BİZDEN DAHA ÇOK MARKAYA SAHİP ÇIKIYOR

Markanın oluşumunda en büyük destekçilerimiz uygulamacı bayilerimiz. Bayilerimiz bizden daha çok markayı sahipleniyorlar. Emeğin yarısı onlara ait. Terzi örneğini vermeyi seviyorum. Biz kumaş ve aksesuarı veriyoruz. Elbiseyi onlar dikiyorlar. Birbirine inanan, güvenen bir ekip oluşturduk. Linea RossA bayileri finansman olarak da, iş olarak da mutlu.

İTHAL MARKA OLMADIĞIM İÇİN PROJEYE TEKLİF DAHİ VEREMEDİM

İzmir’de bir projeye gittik. Ürünümüzü satmak için her türlü teknik bilgiyi verdik. İthal olan rakiplerimizden daha iyi olduğumuzu teknik olarak ispatlarız dedik. Buna rağmen bize kusura bakmayın biz ithal ürün kullanacağız dediler. İsmim Naci ve fabrikam da İzmir’de olduğu için projeye teklif dahi veremedim. Eğer yabancı bir marka olsaydım ürün satabilecektim. İç piyasadaki en büyük problemimiz ithal ön yargısını kıramamak. Türkiye’de üretim yapmak şu anda dezavantaj. Türk sanayicisine Türk tüketicisi ambargo uyguluyor. Çok acı bir durum ama ne yazık ki bu böyle. Müteahhit firmaya gidiyorum, projeye talip olduğumu söylüyorum bana söyledikleri kelime ithal ürün istiyoruz. Gittiğim projeyi üreten firma ile hammadde satın aldığım firma aynı. Yerli diye bizim ülkemizde üretilen hammaddeyi satın alıyorum, hammaddeyi üreten firmaya gidiyorum proje müdürü ben ithal ürün kullanacağım diyor. Fethiye’de otel projesinde yerli marka olduğum için teklif veremedim. Yunan firması tercih edildi. Benim ürünüm onlardan daha kaliteli. Bunu teknik olarak da ispatlayabilirim. Ben yerli olduğum için beni kabul etmediler. Allah’ım bana dünyanın en iyi projelerinde yer almayı bana nasip et diye içimden geçirdim. Çok kısa süre sonra hiç tanımadığımız halde ABD’de Armani/Casa Miami Rezidans projesinden talep geldi. Bizden çok zor bir detayı çözmemizi istediler. Okyanusun kenarında bulunan 60 katlı bu projeyi büyük bir başarıyla tamamladık.

linea-rossa.jpg

Armani Casa Rezidans

DÜNYANIN EN PAHALI REZİDANS PROJESİNDE YER ALDI

Dünyanın en pahalı rezidans projesi olarak satışı yapılan Miami’deki Acqualina Resort projesini kendi tasarımımız ve markamızla yapıyoruz. Miami’de çok büyük bir plaza projesi yapıyoruz. Bahamalar’da bir proje yapıyoruz. Florida’da ofis binası yapıyoruz. Otel projesi yapıyoruz. Hem dış cephe hem de iç mekanda da ürünlerimiz kullanılıyor. Özel tasarımlar yaptık. ABD’de 10 projede çalışmamız devam ediyor. Dünyanın en zor coğrafyasında yapıyoruz bu işi. Korozyonun ve rüzgar yükünün en fazla olduğu, ultraviyole ışınlarının en etkili olduğu bölgede İzmir’de üretilen ürünleri kullanıyoruz.

agualina-resort.jpg

Acqualina Resort

İHRACAT PAYI YÜZDE 50’YE ÇIKTI

2016 ve 2017 yılında ihracat payımız yüzde 10-15 civarındaydı. Yurt dışında iş yapan Türk müteahhitlere satış yapıyorduk daha çok. 2018 yılı sonu itibariyle ihracatımız arttı. 20’nin üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Belarus’ta, Rusya’da, Afrika ve Orta Asya ülkelerine ihracat yapıyoruz. Şu anda ihracat kapasitemiz yüzde 50 civarına ulaştı. İç piyasayı ihmal etmemek için ithalatı çok fazla artırmayı düşünmüyoruz.

BİZE DESTEK OLAN MÜTEAHHİTLERİN SAYISI DAHA FAZLA

İzmir’de de çok iyiyiz. Bizi destekleyen, bizim yanımızda olan çok fazla müteahhit arkadaşımız var. Onların sayısı diğerlerinden daha fazla. En başta Miray İnşaat’ın sahibi Haydar bey geliyor. Büyük bir risk alarak Mistral projesini bize verdi. İthal firmalar bile çok zor bir proje olduğunu belirtirken biz kendi tasarımlarımızla, mühendsilerimizle karşılarına çıktık. Bize inandılar. Projeyi bize verdiler. Yüzde 100 başarı ile projeden çıktık. Bugüne kadar Mistral projesinden hiç şikayet almadık. Türk olmaktan, İzmir’de üretim yapmaktan dolayı dezavantajlıyız ama bunun yanında bizim yanımızda olan, bizi destekleyen çok oldu. Ürünümüzü bir kez kullanan bizi tercih etmeye devam ediyor. İzmir’deki birçok projede yer aldık. Ürünümüzün prestiji çok yüksek. İç piyasada da çok iyi durumdayız.

EN İDDİALI OLDUĞUMUZ ÜRÜN SÜRME DOĞRAMALAR

Dış cephede kullanılan tüm yapı elemanlarını üretiyoruz. En iddialı olduğumuz ürün sürme doğramalar. 13-14 farklı sürme sistemimiz var. Elektronik sürme sisteminin patentini aldık. Menteşeli sistemlerde ve gölgelendirme sistemlerinde çok iyiyiz. Panel cephe ve klasik cephe ürünlerimiz var. Balkon korkuluğunda çok değişik tasarımlarımız var. İç mekanda ofis bölme sistemleri, iç mekan kapıları hatta mobilya çözümlerimiz var. 160 kişilik bir ekiple üretim yapıyoruz.

HEM ÜRETİMİ HEM TASARIMI ÇOK İYİ BİLİYORUZ

Alüminyum şekillendirilmesi çok kolay bir metal. Hem korozyon dayanıklılığı çok yüksek. Hem renklendirme seçenekleri çok fazla. Ürün tasarlamak, dizayn yapmak çok kolay. Biz bunu yeni ürün geliştirme ve tasarım yapma noktasında avantaja çevirdik. Tasarım ve alüminyum yan yana geldiğinde çok güzel şeyler ortaya çıkıyor. Tasarladığımız bir ürünü 10 gün sonra elimize alabiliyoruz. Alüminyumla yapabileceğimizin şeylerin sınırı yok. Tasarladığımız bir ürünü çok iyi tanımak zorundayız. Hem üretimi çok iyi biliyoruz, hem de tasarımı çok iyi biliyoruz. İkisini bir araya getirdiğimizde ayakları yere basan ürünler ortaya çıkıyor. Bu sayede çok ciddi bir aksesuar üretim kabiliyeti oluştu.

14 MİLYON DOLAR YATIRIMLA YENİ TESİS KURULUYOR

Ülkemizin geleceğine, ekonomisine, bize sağladığı imkanlara güveniyoruz. Hiçbir zaman kötümser olmadık. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için bize düşen ne görev varsa gerçekleştirmek için çabalıyoruz. Yatırımlarımıza devam edeceğiz. 2021 yılında 14 milyon dolarlık yatırımla yeni bir tesis kuracağız. Büyük bir cesaretle yatırım yapmaya ve büyümeye devam edeceğiz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum